Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/919 E. 2022/295 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/03/2020 tarih ve 2019/1 E. – 2020/72 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirket adına “… …” ibarelerini taşıyan tanınmış pek çok marka tescilinin bulunduğunu, “… Türkiye’nin … …” ibareli markanın tanınmış marka olduğuna Türk Patent ve Marka Kurumunun 31.07.2013 tarihinde karar verdiğini, davalının 2017/27569 numaralı “… … …” ibareli başvurusunun müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, buna rağmen başvuruya itirazlarının YİDK’nun 2018-M-9290 sayılı kararı ile kısmen reddedildiğini, oysa tanınmış markaların farklı sınıflar için de korunmasının gerektiğini, davalı başvurusunun müvekkilinin 23 markasıyla iltibas oluşturduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilin markasını 20 yılı aşkın süredir aralıksız kullanmakta olduğunu, müvekkilinin markalarının 2006’dan beri tescilli bulunduğunu, dava konusu markanın, önceki markaların devamı niteliğinde olduğunu, davacının daha önce de müvekkiline karşı benzer davalar açtığını, ayn konuyla ilgili emsal yargı kararlarının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… … …” ibareli marka başvurusu ile davacının “… …” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil bir benzerlik bulunmakla beraber, davalının marka başvurusunda bırakılan, yani kapsamından çıkarılmayan mal ve hizmetler açısından, davacı markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzerlik göstermediği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun da oluşmadığı, davalı marka başvurusu dolayısıyla kapsamındaki mal/hizmetler de dikkate alınarak, davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hususlarının somut davada kanıtlanamadığı, diğer yönden davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin T/02446 tescil numaralı “…” ibareli markasının … nezdinde tanınmış marka olarak kayıtlı bulunduğunu, müvekkili adına tescilli “… Türkiye’nin … …” ibareli markanın “tanınmış” marka olduğuna Türkpatentin 31.07.2013 tarihinde karar verdiğini, müvekkilinin “… …” ibaresini taşıyan markasının piyasada tanınmış durumda olduğunu, bu sıfatla kendisine sağlanan korumadan faydalanmasının gerektiğini, davalının marka başvurusu yapmasında, “haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerin” gerçekleştiğini, itiraza konu marka kapsamında yer alan tüm malların, müvekkilinin markasının kapsamında yer alan mallar ile görsel, işitsel ve kavramsal yönden son derece benzer ve bağlantılı olduğunun ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun kabulünün gerektiğini, davalının tescil isteminde kötü niyetli bulunduğunu, müvekkilinin pekçok markasıyla piyasada oluşturduğu bilinirlikten haksız olarak yararlanma amacını taşıdığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin istinaf isteminin 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca süresinde olduğu, tarafların “… …” ortak asıl unsurlu markaları arasında ibareler yönünden, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil bir benzerlik bulunmakla beraber, davalının marka başvurusunda bırakılan, yani kapsamından çıkarılmayan mal ve hizmetler açısından, davacı markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzerlik göstermediği, bu açıdan 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun da oluşmadığı, aynı Yasanın 6/5. maddesinde belirtilen risklerin davacı yararına gerçekleştiği konusunda bir delil sunulmadığı gibi, davacı markasının dava konusu marka tescil başvurusu ve kapsamındaki mallar yönünden, tanınmışlığa dayalı tescil engeli oluşturmadığının, mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan uzman bilirkişi raporunda da belirtildiği, yine davacı tarafça davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.