Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/912 E. 2022/265 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

……

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/03/2020 tarih ve 2019/80 E. – 2020/41 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/07584 sayılı “… … … …+şekil” ibareli marka tescil başvurusunun, davalı şirketin ….. sayılı ve “…” asıl unsurlu markalarına dayalı itirazı sonucunda, YİDK’nın 2019-M-4536 sayılı kararı ile 35 ve 38. sınıfta bulunan mal ve hizmetler yönünden reddine karar verildiğini, oysa müvekkiline ait başvuru markası ile redde mesnet alınan markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, marka başvurusunda yer alan “… …” ibaresinin tali unsur olmayıp, ayırt ediciliğin belirlenmesinde ve karıştırılma ihtimalinin tespitinde dikkate alınması gereken bir unsur olduğunu, müvekkilinin marka başvurusunda yer alan ibarenin işlettiği alışveriş merkezlerinden geldiğini, karşılaştırılan marka üreticilerinin farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin başvuruya konu marka üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin “…” markalarının, davacının markasıyla aynı esas unsurlu olduğunu, müvekkili şirketin markasının kapsadığı mal ve hizmetler ile davacının tescilini talep ettiği mal ve hizmetlerin aynı / benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markalarında hakim ve ortak “…” ibaresinin birebir aynı bulunduğu, taraf markalarının hizmet listelerinin de 6769 sayılı SMK kapsamında aynı ve benzer olduğu, davacı tarafın “… …” ibaresini barındıran önceki tarihli markaları olarak belirttiği …..numaralı markalarının bulunduğu, 2018/15689 numaralı marka başvurusunun, davaya konu marka başvurusundan sonra olduğu için müktesep hakka dayanak olamayacağı, 2012/103435 sayılı markanın “… … …” şeklinde standart yazı karakteri ile oluşturulduğu, markanın 35 ve 39. sınıflarda 27/12/2013 tarihinde tescil edildiği, gerek markayı oluşturan asli unsurunun muhafaza edilmeyerek eldeki davaya konu marka başvurusunun oluşturulması, gerekse mesnet markanın tescil tarihi ile davaya konu marka başvurusu arasında 5 yıllık sürenin henüz dolmaması nazara alındığında, mesnet markanın müktesep hakka dayanak marka olduğundan bahsedilemeyeceği, müktesep hakka dayanak gösterilen diğer markaların da gerek taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığından bahsedilecek kadar uzun süreli tescilli olmamaları, gerekse markayı oluşturan asli unsurun korunarak eldeki marka başvurusunun oluşturulmadığı anlaşıldığından, davacının müktesep hak iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markanın kullanımına dair sunduğu delillerin hiç değerlendirilmediğini, oysa bu deliller incelenseydi markaların kullanım alanlarının tamamen farklı olduğunun, müvekkilinin markayı yalnızca … … AVM içerisinde kullandığının, marka ile sağladığı hizmetlerin davalı markasından tamamen farklı olarak alışveriş gayesi içermeyip, müşteri memnuniyetini arttırmaya endeksli bulunduğunun, davalının markasının ise e-ticaret için kullanıldığının, hali ile herhangi bir tüketiciye değil, AVM içerisindeki tüketiye göre benzerlik karşılaştırılması yapılmasının gerektiğinin, bu durumda tüketicilerin eğitimli ve bilinçli tüketici olacağından, markalar arasında karıştırma ihtimalinden ya da iltibastan söz edilemeyeceğinin anlaşılacağını, tarafların markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olmadığını, mahkemece kazanılmış hak değerlendirmesi yapılmışsa da esasen müvekkilinin kazanılmış hak iddiasının da bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her iki taraf markasının da “…” asıl unsurundan oluştuğu, taraf markalarının hizmet listelerinin de başvuru kapsamından çıkarılan 35 ve 38. sınıfta aynı olduğu, dolayısıyla taraf markalarının reddedilen emtia yönünden 6769 sayılı SMK 6/1. maddesi anlamında benzer bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2022
…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.