Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/906 E. 2022/328 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2019
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşıma Sözleşmesinden
Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2019 tarih ve 2014/986 E. – 2019/1016 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalının …/…. isimli şirkete sattığı 3 adet … vincinin alıcı firmaya nakli işinin müvekkili şirket tarafından sağlanması hususunda tarafların anlaştıklarını, müvekkilinin bu nakliye işini gerçekleştirdiğini, anlaşmaya uygun olarak düzenlediği nakliye bedeline ilişkin 05/03/2014 tarihli faturanın davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin nakliye bedelinin bir kısmını ödemiş ise de bakiye 4.000,00 USD’yi ödemediğini, söz konusu faturaya dayalı icra takibinin, davalının yetkiye ve borca itirazı üzerine durduğunu, para borcunun yerine getirileceği yerin alacaklının ikametgahı olduğunu, bu sebeple Ankara icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili bulunduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin Konya’da vinç imalatı yaptığını, ihtilafın çözüm yerinin ve yetkili yer mahkemesinin, davalı şirketin adresi ve ihtilafa konu işin teslim edildiği Konya İli olduğunu, vinçlerin …’a nakliyesi için Gebze’de faaliyet gösteren … … … … ve … unvanlı şirket adına … ile anlaşma yapıldığını, karşılığında anılan firma tarafından 27/02/2014 tarihli 13.500,00 USD bedelli fatura kesildiğini, müvekkilinin bu fatura borcuna istinaden Türkiye … …. hesabına 7.000,00 USD EFT yolu ile ödediğini, 27/02/2014 tarihli taşıma taahhüdü imzalatılarak … ve … plakalı araçlara mal yüklemesinin yapıldığını, müvekkilinin … … ile anlaştığı malları … isimli şahsa teslim ettiğini, evraklarda … … … yazdığını, sonra hiç adını dahi duymadıkları … … şirketince kendilerinden para istendiğini, kesilen fatura bedeli 13.500,00 USD olmasına ve bunun 7.000,00 USD kısmı ödenip 6.500 USD kalmış olmasına rağmen, müvekkili şirketten 16.500,00 USD istendiğini, müvekkilinin itibarı ve malların nerede olduğunun bilinmemesi göz önüne alınarak, T. … … Bankası … Şubesinden 05/03/2014 tarihinde … … … hesabına 8.000,00 USD ödemek zorunda kaldıklarını, 13.500,00 USD anlaşma tutarı olmasına rağmen, müvekkilince 15.000,00 USD ödendiğini, davacı şirket ile müvekkili arasında yapılmış bir sözleşmenin bulunmadığını, şirket kayıtlarında böyle bir borç olmadığını, …’nın … Lojsitikin işinin kendilerine 9.500,00 USD bedelle yaptırıldığını belirterek, bu rakamı taşıma taahüdüne yazdığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, grafoloji uzmanı bilirkişi raporuna göre söz konusu Taşıma Taahhütü’nün “Ürünün Tipi Adedi” hanesinde siyah mürekkepli kalem ile yazılmış … aittir. (9.500USD)” yazılarının ve rakamlarının …’nın eli ürünü olmadığının anlaşıldığı, usulüne uygun tutulmuş davacı … davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına ve davacı tarafından dosyaya sunulan taşıma ve … evraklarına göre, davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğu ve davalının davacıya 8.000,00 USD ödeme yaptığı olguları birlikte değerlendirildiğinde, taralar arasında sözlü taşıma sözleşmesinin olduğu, bu sözleşme uyarınca davacının davalı şirkete ait 14 kap,10 ton ve 20 ton çift kriş iki adet vincin, davacıya ait … ve … plakalı araçlarıyla Konya’dan Azerbaycan …’ye taşındığının sabit bulunduğu, bilirkişilerce bu iki adet vincin taşınma işinin 14.065,92 USD bedelle yapılabileceğinin hesaplandığı, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği 12.500,00 USD bedelle anlaşıldığı iddiasının bu nedenle hayatın olağan akışına uygun olduğu, davalının kendi kayıtları ile de sabit olduğu üzere davacıya 8.000,00 USD ödeme yaptığı, davacının bakiye 4.000,00 USD tutarında alacaklı bulunduğu, dava konusu faturanın davacının kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın bu hususlara somut nitelikte bir itirazının bulunmadığı, tarafların kayıtlarının birbirini teyit ettiği, davalının temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin haklı olmadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının 4.000,00 USD asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacak yönünden devamına, 1.730,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin Azerbaycan’a vinç satışı gerçekleştirmiş olup, bu vinçlerin nakliyesi için … … & … ile 13.500 USD karşılığında anlaştığını, anlaşmaya ilişkin sözleşme örneğinin dosya içerisinde mevcut olduğunu, yapılan anlaşmaya binaen müvekkili tarafından 7.000 USD’nin… hesabına gönderildiğini, dekont örneklerinin de dosya içinde bulunduğunu, yapılan bu anlaşma ve ödemeden bir kaç gün sonra … isimli şahsın müvekkili şirkete geldiğini ve vinç taşıma işleminin kendileri (… … …) tarafından 9.500 USD bedel karşılığında yapılacağını belirtilmesi üzerine, gerekli evrakların hazırlanıp, sözleşmeye konu malların yüklenmesi ile Azerbaycan’a götürülmek üzere yola çıktığını, birkaç gün sonra müvekkili şirketin aranarak, Azerbaycan’a gönderilen malların taşıma işinin … … tarafından kendilerine yaptırıldığının, ancak … … tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığının, kamyonculara ödeme yapılmasının gerektiğinin, aksi halde malın nakliyesine devam edilemeyeceğinin, bu bağlamda 16.500 USD ödeme yapması gerektiğinin bildirildiğini, fakat davacının dava dışı … … ile anlaşma sağlamış olup, taraflar arasında var olan sözleşmenin müvekkili şirketi bağlamadığı için müvekkili şirket tarafından ödemenin yapılmadığını, birkaç gün sonra müvekkili şirketin yeniden aranarak, … olduğunu ifade eden kişi tarafından Türkiye sınırları içinde olduklarını, ancak ceplerinde mazot parası olmadığını, para gönderilmezse yola devam edemeyeceklerini söylediğini, telefonda … olduğunu ifade eden kişinin davacı şirketin IBAN’ına ödeme yapılmasını isteyip, bulundukları yeri, malın nerede olduğunu söylememesi, ödeme yapılmazsa malı götürmeyecekleri şeklinde tehdit etmesi üzerine, Azerbaycan’a satılan malın teslim süresinin dolmak üzere olduğu ve geç teslimden dolayı cezai müeyyide ile karşılaşılma ihtimali de nazara alınarak, müvekkili şirketçe 05.03.2014 tarihinde Türkiye … … Şubesinden davacı şirket hesabına 8.000 USD ödeme yapıldığını, böylece dava konusu malın taşınması hususunda … … ile 13.500 USD bedele anlaşılmasına rağmen, müvekkili şirket tarafından toplam 15.000 USD ödenmek zorunda kalındığını, davacı tarafından 4.000 USD talep edilmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira kabul anlamına gelmemek şartıyla bir an için müvekkilinin, dava dışı … … ile anlaşma yapmadığı, doğrudan davacı ile anlaşmalı olduğu farz edilse bile 9.500 USD’nin 8.000 USD’sinin ödenmiş olması dolayısıyla 1.500 USD bakiye borcun kalabileceğini, buna rağmen 4.000 USD talep edilmesinin kötüniyeti açıkça gösterdiğini, davacının taleplerini yönelteceği tarafın müvekkili şirket olmayıp, taşıma işinden bir alacağı olduğunu düşünüyorsa husumetini, malların taşınması konusunda sözleşme yaptığı ve işi aldığı dava dışı … …’e yöneltmesinin gerektiğini, nitekim davacı tarafın da dilekçesinde, müvekkilinin … … ile 12.000 USD ile anlaştığını belirttiğini, kaldı ki dava dışı … … vekilinin de 19.01.2016 tarihli beyanı ile taşıma işinin müvekkili ile davacı tarafından ifa edildiğini beyan ettiğini, böylelikle iki tarafın da (… … … – … …) aralarında anlaşma yaptıklarını kabul ettiklerini, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında bir sözleşmenin olmadığını, dava konusu belgede yer alan “Azerbaycan’a taşıma işinin … … tarafından kendilerine verildiğini, nakliyesi yapılacak olan eşyaları yüklemeye geldiğini, Sayın Mahkemenize delil olarak aslı sunulan 27/02/2014 tarihli Taşıma Taahhüdü imzalandığını ve malların … ve … plaka sayılı araçlara yüklemesinin yapıldığı” beyanlarının davacı şirket temsilcisi … tarafından yazıldığının aşikar olduğunu, bu hususta 11.01.2016 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporu arasında çelişkinin oluştuğunu, mahkemece her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan mütalaa aldırılması gerekirken, çelişki giderilmeden Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporunun esas alınmasının hatalı olduğunu, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığını (Hukuk Genel Kurulunun 7.10.2009 tarih ve 2009/12-282 Sayılı kararı), mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, zira alacağın likit ve belirlenebilir olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, bakiye taşıma ücreti alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve taraflar arasında dava konusu taşımaya ilişkin 27.02.2014 tarihli … senedinin ve aynı tarihli taşıma taahhüdünün imzalanmış olduğu, davalının yine dava konusu taşımaya ilişkin olarak davacıya 8.000,00 USD tutarında ödemede bulunduğu, buna karşılık taşıma taahhüdünde geçen …… (9.500USD)” ibarelerinin …’nın eli ürünü olmadığının anlaşıldığı, yine dava dışı … firmasının … … firmasına düzenlediği 25.02.2014 tarihli ve 16.500,00 USD bedelli faturanın vergi dairesine bildirilmediği gibi … … firmasının davalıya düzenlediği 27.02.2014 fatura tarihinde de vergi kaydı re’sen kapatılmış bulunduğu, anılan faturanın bu nedenle sahte olduğunun, mahkemece görüşüne başvurulan 09.07.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda bildirildiği, dolayısıyla mahkemece taraflar arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğunun ve bu sözleşmeye konu alacağın likit olduğunun kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 590,96.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 147,60.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 443,36.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

….