Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/899 E. 2022/259 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/03/2020 tarih ve 2018/470 E. – 2020/80 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “… / …” ibareli seri markalarının bulunduğunu, davalının bu markalarla benzer nitelikteki 2017/88184 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusuna müvekkilinin itirazlarının, 2018-M-8334 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, kararın haksız olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “… ve …” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak “…” sözcüğü üzerinden hareketle benzerlik oluşmakla beraber benimsenen bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi “Davacının 2010/60282 sayılı markası dışındaki tüm markaların farklı mal ve hizmetler içerdiği, bu nedenle bu marka dışındaki tüm markalar ile dava konusu marka arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığı, davacının 2010/60282 sayılı markası kapsamındaki hizmetlerle dava konusu hizmetlerin aynı / aynı tür olduğu, ancak taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı, bu nedenle bu marka ile dava konusu marka arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığı” görüşü benimsenerek, davalının kapsamında bırakılan hizmetler açısından, taraf markaları arasında SMK 6/1 maddesi anlamında iltibas ihtimalinin oluşmadığı, SMK’nın 6/4-5-6 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, ayrıca davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli seri markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli seri markaların tanınmış olduğunu, davalının dava konusu markasının seçilmesinin haklı bir nedeninin olmadığını, sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini, dolayısıyla davalının kötü niyetli olarak kabul edilmesinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve dava konusu “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesinin gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının da sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2022

….