Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/890 E. 2022/238 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/01/2020 tarih ve 2018/448 E. – 2020/22 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 1991 yılından beri …’de faaliyet gösteren davacı şirketim 2,1 milyon dolar sermayesi ile ev ve tuvalet endüstrisinin öncü şirketleri arasında olduğunu, davacı şirketin 2010/28871 sayılı markasının 2011 yılından beri tescilli bulunduğunu, davacının kullanımlarının … … ibaresi ile gerçekleşmekte olduğunu, davalı tarafın davacı şirketin markasının ününden ve dünya piyasasında edindiği tanınmışlıktan haksız bir şekilde istifade etmeye yönelik kötüniyetli bir tavır içinde olduğunu; davacı şirket tarafından davalıya Ankara 25. Noterliği aracılığı ile 07.08.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderilerek davalının kullanımlarının durdurulması ve üretime son verilmesinin talep edildiğini, ancak davalının yanıt vermediği gibi faaliyetlerine devam ettiğini, davalı tarafın her ne kadar … ibaresini kullanmakta ise de kullanılan ambalaj ve marka görselinin davacının ürünleri ile iltibas yaratacak şekilde Türkiye’de üretildiğini, davalının kullanımının davacının markası ile aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer bir şekilde aynı/aynı tür mallarda olduğunu ileri sürerek müvekkiline ait 2010/288871 sayılı markasına vaki tecavüzün tespiti , men’i ve ref’ine, markaya tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca 5000 Tl maddi tazminatın ve 5000 TL manevi tazminatın tahsiline , müvekkiline ait ambalaj ve ürünlerinin benzer şekilde kullanılması, satılması dolayısıyla haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraf markalarının uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını, markaların paketlerinin dahi çok farklı olduğunu davacı tarafça gönderilen ihtarname sonrasında davalı tarafça ürün üretiminin yapılmadığını, davacı tarafın buna rağmen işbu davayı açtığın,; davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… …” ibareli markasal kullanımı ile davacının “…+şekil” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, tesçilli marka ve dava konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “… …” ibareli markalı ürününü (ıslak mendili) gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…+şekil” ibareli tesçilli markalı üründen farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…+şekil” ibareli tesçilli markalı ürünü (ıslak mendili) satın almak isterken davalının “… …” ibareli markalı ürünü (ıslak mendili) satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davalının “… …” ibareli markasal kullanımını ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden davalı eyleminin SMK anlamında iltibas oluşturmadığı gibi marka tecavüzü ile TTK anlamında haksız rekabet de oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda somut olayın ve iddiaların gerektiği gibi tartışılmadığı, yalnızca ibarelerin benzer olmadığından hareketle marka tecavüzü gibi, haksız rekabetin de mevcut olmadığının yalnızca bir cümle ile ifade edildiğini, davalı taraf her ne kadar, “…” ibaresini kullanmakta ise de, kullanılan ambalaj ve marka görseli ile müvekkil ürünleri ile iltibas yaratacak şekilde üretim gerçekleştirdiğini, davalı kullanımının tesadüfi olarak kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira, gerek markanın kullanım şekillerinden gerekse, ambalaj şeklinden, müvekkili ürünlerinin taklit edilmek istendiğinin açık bulunduğunu, müvekkilinin tescilli markasının siyah beyaz olmasının markanın istenilen renk ve kompozisyonda kullanılma hakkı tanıdığını, huzurdaki davanın yalnızca bir tecavüz davası olmadığı ve haksız rekabete ilişkin olarak da taleplerin de yer aldığı göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme yapıldığını, bu anlamda, yapılacak incelemenin aynı zamanda ürün ve hitap edilen tüketici de göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmesi gerektiğini, haksız rekabet yönünden incelenecek hususların marka hakkına tecavüz fiilinden bağımsız olarak da irdelenmesi gerekirken, taraflara ait ambalajların mahkemece incelenmediğini ve delillerin tartışılmadığını, bilirkişi raporunda, söz konusu iddiaların göz ardı edilmesi ile gerçekleştirilen eksik incelemenin hakkaniyete aykırı bulunduğunu, öte yandan davalı vekili tarafından süresinde cevap dilekçesi ibraz edilmediğini, ön inceleme duruşmasında da sadece davanın reddini talep ettiğini, savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak 16/07/2019 tarihli dilekçesinde yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını talep ettiğini, bu nedenle mahkemece davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, taleple bağlılık ilkesi gereğince süresinde yapılmayan taleplerle bağlı olmayan mahkemece resen 3 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usul hukukuna aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıya ait marka 2010/ 28871 sayılı “… “ibareli marka ile davalının dava konusu “… …” ibareli markasal kullanımları arasında iltibas olmadığı gibi davacının ürün ambalajları ile davalının kullandığı ürün ambajları arasında da herhangi bir benzerlik bulunmadığından ilk derece mahkemesinin davalının bahsi geçen dava konusu kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği yönündeki kabulünde bir isabetsizlik görülmediği, diğer taraftan HMK’nın 323. maddesinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderleri kapsamında sayıldığı, aynı Kanun’un 332. maddesinde de yargılama giderlerine mahkemece res’en hükmedileceğinin düzenlendiği, dosya kapsamında davalı tarafın vekalet ücreti talep etmediklerine dair bir beyanına da rastlanılmadığı hususları gözetildiğinde, davada vekille temsil olunan davalı taraf yararına, somut olayda objektif dava birleşmesi söz konusu olduğunda,n reddedilen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti , men’i, ref’i, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden 3 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

….