Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/889 E. 2022/321 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Maddi -Manevi Tazminat, Marka ve Tasarımın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/01/2020 tarih ve 2019/126 E. – 2020/4 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkilinin … sayılı “… “ibareli tescilli markası bulunduğunu, markalarını haksız olarak kullandığını tesbit ettikleri dava dışı … ….Tic.Ltd. Şti. aleyhine açılan ve Ankara 3. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi’nin 2018/192 nolu esasında görülen hukuk davasında, anılan şirketin marka kullanımlarının iş bu davada davalı … adına tescilli markalara dayandığını savunduğunu, davalı eyleminin … sayılı tescilli marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, her ne kadar dava konusu kullanımlar dava dışı şirket tarafından gerçekleştirilse de bu kullanıma katkıda bulunan davalının da markaya tecavüz ettiğinin kabulü gerektiğini, nitekim 6769 sayılı SMK’nın 30. maddesinde yetkisi olmadığı halde başkasına ait marka hakkı üzerinde lisans verenin cezalandırılacağının hüküm altına alındığını ileri sürerek müvekkilinin marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ile şimdilik 5000 TL. maddi (6769 saylı SMK 151/2-b) ve 5000 TL.manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini, ayrıca davalıya ait 2017/55271 numaralı “… ……… …” markalar ile müvekkiline ait … sayılı marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas bulunduğunu, yine davalıya ait 2018/01437 sayılı tasarım tescilinin 4. numaralı tasarımının ve 2018/02373 sayılı asarımın tümünün müvekkilinin ambalajı ile birebir aynı olacak şekilde tasarlandığını, müvekkili markasının anılan tasarımlarda aynen yer aldığını, davalının marka ve tasarım tescillerinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalı adına tescilli…. ve 2018/02373 sayılı tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak davacının markasını 09.10.1997 tarihinde tescil ettirmesine rağmen Türkiye’de ciddi şekilde kullanmadığını, müvekkili kullanımlarının tescilli markasına dayandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece,davacı tarafın şikayeti üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/24958 sayılı soruşturma dosyasına konu olan dava dışı … …. Tic. Ltd. Şti.’ye ait iş yerinde ele geçen “… …” markalı çok sayıda yemeklik yağ ürünlerine ait tespit tutanağı içeriği ve davalı savunmasına göre davalının 2017/55271, 2017/51750 sayılı markalarının kullanım haklarını … …… …. Ltd. Şti. unvanlı firmaya 15.03.2018 tarihli protokol ile bila bedelle 15.03.2018-16.07.2018 arasında devrettiği, buna istinaden sözü edilen dava dışı şirketin yine dava dışı … …. Tic. Ltd. Şti. ile 19.03.2018 tarihinde anılan markalı ürünlerin üretimi konusunda protokol yaptığı , Ankara 3 FSHHM.nin 2018/192 esasında görülen hukuk davasında dava dışı … …. Tic. Ltd. Şti’nin marka kullanımlarının davalı … adına tescilli 2017/55271, 2017/51750 nolu markaya dayandığını savunduğu hususlarının dosya kapsamına yansıtılan belgelerden anlaşıldığı, davacıya ait … sayılı marka kapsamında yer alan 29.sınıf “Nebati yağ, sadeyağ, tereyağ, mısırözü yağı.” malları ile davalının adına tescilli 2017/55271 sayılı marka kapsamında yer alan 29.sınıf “Hayvansal kaynaklı sütler; … kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)…. … …” malları ile 2017/51750 sayılı marka kapsamında bulunan 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hayvansal kaynaklı sütler; … kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). … … … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri arasında emtia benzerliğinin oluştuğu, taraf markaları arasındaki yüksek derecedeki benzerlik ve davalının anılan markalarında yer alan mal ve hizmetlerin de ayniyeti nedeni ile somut olayda markaya tecavüz koşullarının oluştuğu , SMK’nın 155. Maddesi gereğince davalı tarafın, iş bu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği, davalının tecavüzü nedeniyle davacı açısından maddi zarar oluştuğu, ancak bu zarar hesap edilemediğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50/2 maddesi uyarınca 5.000,00 TL maddi tazminatın uygun görüldüğü, davalı eylemi nedeniyle davacının müşteri potansiyel kitlesi üzerinde olumsuz etkilenme görüleceği, marka itibarının sarsılabileceği bu nedenle davacı tarafça talep edilen 5.000,00 TL manevi tazminatın uygun bulunduğu, davacıya ait “…+ şekil ” ibareli marka ile davalının 2017/55271, 2017/51750 sayılı ” … …”ibareli markaları arasında , 2017/55271 sayılı markasındaki 29.sınıf “Hayvansal kaynaklı sütler; … kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). … … …” malları, 2017/51750 sayılı markada ise 35/son “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hayvansal kaynaklı sütler; … kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). … … … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden iltibas koşullarının oluştuğu, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı, dava konusu edilen tasarımların, 09.10.1997 tarihinde tescil edilen davacı markasının esaslı unsurunun aynen kullanılması nedeniyle yeni olduğunu kabul etmenin mümkün bulunmadığı gibi bu hali ile ayırt edici niteliğini de haiz olmadığı gerekçesiyle marka hükümsüzlüğü ve tasarım hükümsüzlüğü istemli açılan davanın kısmen kabulü ile dava konusu 2017/55271 sayılı markanın 29. Sınıfında yer alan “Hayvansal kaynaklı sütler, … kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağı dahil). … … …” malları yönünden, dava konusu 2017/51750 sayılı markanın 35/son’da yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için hayvansal kaynaklı sütler, … kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağı dahil). … … … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine, marka hükümsüzlüğü yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, dava konusu 2018/01437 sayı 4 sıra nolu tasarım ile 2018/02373 sayılı tasarımların ayrı ayrı hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine, markaya tecavüz istemi yönünden davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafın “Hayvansal kaynaklı sütler, … kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağı dahil). … … …” malları ile “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için hayvansal kaynaklı sütler, … kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağı dahil). … … … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetleri açısından davacının marka hakkına yönelik marka tecavüzü oluşturduğunun tespitine, tecavüzün men’ine ve ref’ine, 5000 TL maddi, 5000 TL manevi tazminatın tahsiline, belirtilen mal/hizmetler dışında kalanlar açısından açılan ise markaya tecavüz isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının marka tescilleri kötü niyetli olduğundan dava konusu markaların tescilli bulunduğu tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüz kılınması gerektiğini, zira gerçekleşen kullanımların doğrudan müvekkili kullanımları ile aynı olduğu nazara alındığında davalının müvekkili markasından haberdar olmadığının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, davadaki markaya tecavüz isteminin, dava konusu markaların tescilli bulunduğu farklı mal ve hizmetler yönünden reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, tecavüz iddiasının hükümsüzlük iddiası gibi incelenip değerlendirilemeyeceğini, markaya tecavüz iddiasının değerlendirilmesinde müvekkilinin markasının tescil kapsamının dikkate alınması gerektiğini, davadaki bu yöndeki iddialarının davalının fiillerinin marka hakkına tecavüzü gerçekleştirdiğine yönelik bulunduğunu, davalı kullanımlarının yağ emtiasında olduğunu, müvekkili markasının da anılan emtiada tescilli bulunduğunu, dolayısıyla markaya tecavüz istemlerinin tam olarak kabulü gerektiğini, öte yandan davada 3 ayrı talebin bulunduğunu, davadaki maddi ve manevi tazminat için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği nazara alındığında 4 ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın kısmen kabulü nedeniyle masrafların yarı oranında takdir edilmesinin de yerinde bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak istinaf edilen hususlar yönünden yeniden hüküm tesisini talep etmiştir.
Davalı vekili, hükümsüzlük taleplerini de içeren iş bu davada yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan Adana Mahkemeleri olduğunu, davacının dayanak markasını kullandığını ispatlaması gerektiğini, ancak davacının markasının tescil ettirdikten sonra ülkemizde kullandığına dair hiçbir delil sunmadığını, Türkiye pazarında hiçbir satışının olmadığını, yalnızca 2016 ve 2017 yıllarında transit geçişe konu edildiğini, transit geçen malların “markasal kullanma” sayılması yönündeki kararın hatalı bulunduğunu, davacı markasının kullanmama nedenine dayalı iptali talebine ilişkin olarak mahkemenin 2018/479 E 2019/365 K sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, bahsi geçen davada davacı markasının 2002 yılından geçerli olmak üzere iptali talep edilmiş olduğundan işbu davanın sonucunu etkileyeceğini, davacının iptali talep edilen … tescil numaralı “…+şekil” ibareli markanın tescil tarihinin 09.10.1997 olduğunu, 10.10.2002 tarihinden ileriye etkili olacak şekilde hüküm tesisinde hiçbir yasal ve yüksek yargı engeli bulunmadığını, maddi ve manevi tazminat yönünden yeterli araştırma yapılmadığını, davacının zenginleşmesine neden olacak şekilde tazminata hükmedildiğini, ilk derece mahkemesi kararının davacının tüm isteklerini karşılar mahiyette olduğundan kararı tüm yönleriyle istinaf ettiklerini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti ,men’i, ref’i, maddi -manevi tazminat ile davalı adına tescilli markaların ve tasarımların hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda özet kısmından da anlaşılacağı üzere; davacı taraf davalı eylemlerinin davacı adına tescilli … sayılı “… ” ibareli markaya tecavüz teşkil ettiğini, anılan markası ile davalı adına tescilli……. sayılı tasarımların da davacının ambalaj tasarımı ile aynı olduğunu ve anılan tasarımlarda … sayılı markasının aynen kullanıldığını, davalının dava konusu olan marka ve tasarım tescillerinin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün tespiti, men’i, ref’i, 6769 sayılı SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca şimdilik 5000 TL maddi ve 5000 TL manevi tazminatın tahsili ile davalı adına tescilli …… sayılı markalar ile …. sayılı tasarımların hükümsüzlüğünü talep etmiş, davalı taraf da davacının … sayılı markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmadığını, kullanımlarının tescilli markalarına dayalı bulunduğunu savunmuş ve ayrıca karşı davasında da davacının … sayılı markasının kullanmama nedenine dayalı olarak iptali ile manevi tazminatın tahsili isteminde bulunmuştur.
Dosya kapsamından ilk derece mahkemesince karşı davanın asıl davadan tefrik edilerek, mahkemenin (Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin) 2018/479 esasına kaydolunduğu, o davada yapılan yargılama sırasında davacının davasını ıslah ederek … sayılı markanın , tescil tarihinden 5 yıllık sürenin dolduğu 10/10/2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kullanılmama nedenine dayalı iptalini talep ettiği, mahkemenin 23/10/2019 tarih, 2018/479 E-2019/365K sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiği ancak kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2013 tarih, …. Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere kullanmama nedeniyle iptal kararı, iptal davasının açıldığı tarihten itibaren etkili olup talep edilmesi ve iptale yol açan sebebin daha önceki bir tarihte gerçekleştiğinin belirlenebilmesi halinde , iptal hükmünün geçmişe yönelik etkisinin tespit edilecek bu tarihten başlatılması da mümkündür. Somut olay bakımından da her ne kadar davacının … sayılı markasına dayalı olarak açtığı işbu dava tarihi, … sayılı markanın kullanılmama nedenine dayalı olarak açılan iptal davasından önce olsa da diğer deyişle … sayılı markanın kullanılmama nedenine dayalı iptal davası işbu dava tarihinden sonra açılmış ve kural olarak iptal kararı ,iptal davasının açıldığı tarihten itibaren etkisini doğuracaksa da yukarıda açıklandığı üzere kullanmama nedenine dayalı açılan iptal davasında ıslahla birlikte … sayılı markanın 10.10.2002 tarihinden itibaren iptali talep edilmiş olup anılan markanın bu tarihten etkili olacak şekilde iptaline karar verilmesi halinde iptal kararının, 25/07/2018 tarihinde 170036 sayılı markaya dayalı olarak açılan iş bu davanın sonucu etkileyeceği kuşkusuzdur. O halde, somut uyuşmazlığın çözümünde anılan dava dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesi gereklidir. Sonucunun beklenilmesi gereken kullanmama nedenine dayalı markanın iptali dosyası, ayrıca işbu dava yönünden esasa etkili bir delil niteliğindedir. Bu nedenlerle, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/479 Esas ve 2019/365 Karar sayılı dava dosyasının kesinleşmesinden sonra delillerin yeniden değerlendirilerek yeni bir karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülebilmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/01/2020 gün ve 2019/126 E. – 2020/4 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraflar tarafından ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/03/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.