Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/887 E. 2022/174 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2018 tarih ve 2017/352 E. – 2018/427 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava konusu markanın yayınına itiraz ettiklerini, itirazın reddi üzerine karara yapılan itirazın dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, müvekkilinin markası ile dava konusu markanın aynı olduğunu ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, … ibaresinin ayırt ediciliği olmadığını, Yargıtay’ın emsal kararları bulunduğunu, dava konusu marka ile davacı markalarının aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılacağını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarından olduğunun sanılacağını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2017-M-6358 YİDK kararının iptaline ve 2016/44682 başvuru sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibasın bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki tanınmışlık iddiası açısından ise taraf marka işaretleri benzemediği gibi davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceğinin kanıtlanmadığı, başvuru ibaresinin davalı tarafça kötü niyetli yapıldığı da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, … markasının zayıf ve tanımlayıcı olmadığını, yoğun kullanım sonucunda ayırt ediciliğinin sağlandığını, bu yönde birçok karar bulunduğunu, müvekkilinin markasının tescilli olması nedeniyle kanunun kendisine tanıdığı yasal korumadan yararlanması gerektiğini, iş bu davada müvekkilinin markasının jenerik olduğu yargısına varılamayacağını, … kelimesinin hızlı anlamına gelmesi nedeniyle esas unsur olarak belirlenemeyeceğini, ayıdedici unsurun … olduğunu, dava konusu markanın … markalarından farklılaşmadığını, ayırt edilemeyecek benzerlik olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelere göre, “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacı Şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, davacı itirazının nihai olarak dava konusu YİDK kararı ile reddedildiği, kararın 04/08/2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmış olup, dosya kapsamındaki uyuşmazlığın tarafların markaları arasında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “..” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Açıklananlar çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusuna konu ibarenin “…” olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının esas unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markasının davalının başvurusunda aynen yer aldığı, tüketicilerin bu markayı “…” ve “…” olarak okuyacağı, davalının başvuru markasındaki esaslı unsurlardan birinin de “…” ibaresi olduğu, bu ibarenin başına eklenen “…” ibaresinin başvuru markasına yeterli düzeyde ayırt edicilik katmadığı, SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca davalı başvurusuna konu markasının davacı markaları ile iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzer olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince “…” ibaresinin özellikle üzerinde kullanıldığı ürünlerin diyet ürünler olduğunu işaret etmek üzere gıda sektöründe yaygın kullanımı bulunan bu ibare niteliğinde bulunduğu ve bu itibarla ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve 2018/4202 E.- 2019/5804 K. sayılı kararında, “”…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği” belirtilmiş, yine Yüksek Dairenin 2019/3833 E.- 2020/2305 K. sayılı kararında “…” ibareli, 2020/6329 E-2021/5023 K. sayılı kararında “…” ibareli, 2020/1488 E.-2021/596 K. sayılı kararında “…” ibareli marka tescil başvuruları, davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunduğundan, istikrar kazanan bu kararlar karşısında ilk derece mahkemesinin “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönündeki kabulüne itibar edilmemiştir.
6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa tatbik edilebilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, piyasanın anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme veya rekabet etme olanaklarının bulunup bulunmadığı, birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, kullanım yöntemleri, amaçları, hedeflenen halk kesiminin aynı olup olmadığı kriterleri esas alınarak yapılan irdelemede, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, davalının başvurusunun 5., 29. ve 30. Sınıfı kapsadığı, davacının itirazına mesnet markalarının kapsamında da başvuru kapsamında bulunan emtiadan 29. ve 30. Sınıfların bulunduğu anlaşıldığından, SMK’nın 6/1. maddesindeki emtia benzerliği koşulunun 29. ve 30. Sınıf için sağlandığı, ancak 5. Sınıf için sınıf benzerliği koşulunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacının … ibareli markalarının tanınmış olduğu ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun da ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 28/11/2018 gün ve 2017/352 E. – 2018/427 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, …nun … sayılı YİDK Kararının 29. ve 30. Sınıflar yönünden İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Davalılar … ile … adına tescil edilen 2016/44682 sayılı “…” ibareli markanın 29. ve 30. Sınıflar yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 bilirkişi ücreti, 296,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 137,50 TL tebligat masrafından oluşan toplam 1.933,50 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 966,75 TL.’ye, 31,40 TL peşin harç ile 31,40 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.029,55 TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022