Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/884 E. 2022/216 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2019 tarih ve 2018/251 E. – 2019/348 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin mağazacılık, perakende sektöründe faaliyet gösteren herkes tarafından bilinen, ağırlıklı olarak mutfak eşyalarını kapsayan ürünlerin satışını yaptığını, “…” markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin “… …” ve … …” vb. birçok tescilli markalarının sahibi bulunduğunu, buna ilişkin yaptığı tanıtımlar, reklamlar, sponsorluklar, dünya üzerindeki yaptığı tescil başvuruları ile özellikle “… …” markasının ayırt edici hale geldiğini, müvekkilinin 21. sınıfta yer alan mallarda şekil ibaresi için marka başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun ilanına davalının itirazı sonucunda reddedildiğini, taraf markaların benzer olmadığını, markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, davaya ve redde mesnet gösterilen 2000/10838 sayılı markanın iptali için … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2018/56 E. sayı ile dava açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 17.04.2018 tarih ve 2018-M-2975 sayılı kararın iptalini, 2017/113196 sayılı “ŞEKİL” ibareli markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, mükkilinin … … ibareli üzere yüzlerce markanın yaratıcısı ve hak sahibi olduğunu, müvekkilinin 1991 senesinden beri tescil olan …/… ibareli markalar ile iltibas yatacak derecede benzer olduğunu, markaların görsel olarak da sınıflarının da birebir aynı olduğunu, bu nedenle markaların karıştırılma ve iltibas yaratacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “şekil” (2017/13196) başvuru markasıyla davalının “şekil+…” (2000/10838) ibareli tescilli markası arasında görsel olarak ortalama (hedef) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu Mallar açısından ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar olarak algılanabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu müvekkilinin markası ile redde mesnet gösterilen davalı Şirkete ait markanın görsel, işitsel, anlamsal açıdan birbirinden farklı olduğunu, davalının itirazına mesnet markasında kelime de bulunduğunu, şekillerin biririnden çok farklı olduğunu, konumlandırmalarının farklı bulunduğunu, oranlarının aynı olmadığını, farklı renkleri içerdiğini, her iki marka gerek kullanılan grafik ve çizim metotları, gerekse de renk ve şekil çalışmaları neticesinde birbirinden tamamen farklı bulunduğunu, müvekkili Şirket tarafından tescil edilmek istenen marka ile davalı tarafa ait markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları da birbirinden farklı bulunduğunu, uyuşmazlık konusu şekil markasına bizzat müvekkili Şirket tarafından ayırt edicilik kazandırıldığını, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/56 esas sayılı dosyasının huzurdaki davaya etkisi görmezden gelinemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacının “şekil” marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davalı Şirketin “… +Şekil” markasını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, itirazının kabul edildiği ve davacının başvurusunun reddine karar verildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davacının başvurusuna konu şekil ile davalının itirazına mesnet gösterdiği markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı, davacının başvurusunun kötüniyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Diğer taraftan, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde markanın ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekmektedir. Ayırt ediciliği zayıf olan markalar bakımından karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti daha az olacaktır …, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.247).
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının itirazına mesnet markasında kelime bulunurken başvuru konusu markanın sadece şekilden ibaret olduğu, taraf markalarının her ikisinde bulunan şekillerin de birbirinden çok farklı bulunduğu, zira konumlandırmalarının, şekil büyüklüklerinin aynı olmadığı, her iki şeklin farklı renkleri içerdiğini, tarafların markalarında bulunan şekillerin çizim şekillerinin birbirinden tamamen farklı bulunduğu, bu itibarla da markalar arasında, markaların biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma sırasında işaretlerin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, iltibas incelemesinin sadece işaretlere bakılarak değil, onların kapsamında bulunan ürünler ile onların niteliğini gözeterek ve her ikisinin birbirine etkisi nazara alınarak yapılmasının gerektiği, ortalama tüketicilerin davacının başvurusuna konu işareti davalının itirazına mesnet markaları ile ilişkilendirmeyeceği, markalar arasında belirgin biçimde farklılık bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, başvuru konusu markayı gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davalının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olmadığı ve iltibas riski taşımadığı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunmadığı için mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi doğru bulunmamıştır.
Dosya kapsamındaki delillere göre davacının başvurusunun kötüniyetle yapıldığı hususu da ispatlanamadığına göre davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken aksi kanaat ile hüküm kurulması doğru bulunmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilihnin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 14/10/2019 gün ve 2018/251 E. – 2019/348 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, …nun 2018-M-2975 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 155,70 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 88,00 TL olmak üzere toplam 2.043,70 TL yargılama gideri ve 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.115,50 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022
….