Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/879 E. 2022/176 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Kullanmama nedeniyle marka iptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/02/2020 tarih ve 2019/64 E.- 2020/49 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının 1906 yılında İspanya’da kurulduğunu, dünyanın sayılı bira üreticileri arasında bulunduğunu, “…” markası altında dünyanın dört kıtasında satış ve dağıtımı olduğunu, davalı taraf adına …. numara ile tescilli “… …” markasının davalı tarafından tescilli olduğu hiçbir ürün üzerinde kullanılmadığının tespit edildiğini, davacının 2010/75553 numara tahtında yaptığı “… Şekil” marka başvurusunun davalının 2007 39672 numaralı markasının mevcudiyeti nedeniyle reddedildiğini, bu kararın iptali için açılan davanın da reddedildiğini, dolayısıyla davacının huzurdaki davayı ikame etme konusunda hukuki yararı olduğunu, davacının davalının bu markasının mevcudiyeti nedeniyle Türkiye’de yatırım yapamadığını ve ticari faaliyette bulunamadığını, zarar gördüğünü, tescilli markaların tescilli olduğu tüm mal ve hizmetlerde kullanılmasının gerekli olduğunu, bu kullanımın da süreklilik arz eden, ciddi ve markaya özgü fiili kullanım şeklinde olması gerektiğini, SMK’ya dayalı kullanmama nedeniyle markanın iptali davalarının 10.01.2022’den itibaren açılabileceği yolundaki davalının usuli itirazlarının yerinde olmadığını ileri sürerek 2007 39672 numara ile tescilli markanın iptalini ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davalının 1876 yılından beri İspanya menşeli bir firma olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, yaptığı sponsorluk anlaşmalarıyla ününe ün kattığını, İspanya’nın en eski bira markası olarak bilindiğini, dünyanın pekçok ülkesinde markasını uzun bir süredir kullanageldiğini, davacının dava açma hakkını kötüye kullandığını, taraflar arasındaki önceki ihtilafların varlığına rağmen haksız yatırım yapmayı hedeflediğini, ayrıca huzurdaki davanın usulen reddinin gerektiğini, zira SMK’ya dayalı markanın kullanılmaması nedeniyle iptali davalarının ancak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl sonra, yani 10.01.2022 tarihinden sonra açılabileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait 2007/39672 tescil sayılı markanın davanın açıldığı 08/02/2019 tarihinden geriye yönelik son 5 yıl içerisinde (08/02/2014 – 08/02/2019 tarihleri arasında) kullanılmadığı iddiasına bağlı açılan davada, 08/02/2014 – 08/02/2019 tarihleri arasında dava konusu markanın tescilli olduğu emtia sınıfı kapsamında Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanımı olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, rapora yönelik itirazlar yapılmış olmasına rağmen, ilk derece mahkemesince itirazlarıın dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, müvekkili firmanın İspanya’da köklü bir tarihe tanıklık etmiş, günümüzde halen konumunu koruyan, 1876 yılından bu yana kurucusu … … …’nın ortaya koyduğu çizgide faaliyetlerine devam eden bir firma olduğunu, kurulduğu günden günümüze kadar faaliyetlerine ara vermediğini, “… …” markasının birçok ülkede bulunduğunu, markanın dünyanın pek çok ülkesinde yoğun bir şekilde kullanıldığını, davacının kötüniyetli haraket ettiğini, bilirkişinin de zaten bu markanın dünyanın pek çok ülkesinde yoğun kullanıldığının anlaşıldığını belirttiğini, bunun Türkiye’ de de markanın aslında bilinen olduğunun kabulünü gerektirdiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, kullanmama nedeniyle marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava tarihi nazara alındığında yürürlükte olan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun markanın kullanılmaması nedeniyle iptaline ilişkin hükümlerinin somut uyuşmazlığa uygulanması gerektiği, 6769 sayılı SMK’nın 9. maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verileceği, kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için herhangi bir hak düşürücü bir süre bulunmamakta olup, önemli olanın, dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar beş yıllık sürenin dolmuş olması olduğu, davalı adına 2007 39672 sayı ile tescilli marka yönünden dava tarihi itibariyle tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin dolmuş bulunduğu ve dolayısıyla süre yönünden iptal koşulunun oluştuğu, SMK’nın 9. maddesi uyarınca markasını kullanma külfeti altında bulunan davalının somut uyuşmazlık açısından kullanımını ispat etmesi gerektiği, buna rağmen 08/02/2014 – 08/02/2019 tarihleri arasında dava konusu markanın tescilli olduğu emtia sınıfı kapsamında Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanımı olduğunun kanıtlanmadığı, diğer yandan davalı tarafça SMK’nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle 5 yıllık sürenin 10/01/2022 olarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, markanın iptali ile ilgili hükmün mülga 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinde de bulunduğu, markanın tescil edildiği tarihte de yürürlükte olduğu, bu nedenle 6769 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten 5 yıl daha bir hak süresi alacağı-alması gerektiği iddiasının Sınai Mülkiyet Kanunun 1. maddesinde belirtilen kanunun amaç ve ruhuna aykırı bulunduğu, çünkü kanun koyucunun iradesinin kullanılmayan markaların korunmaması yönünde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren bir ay içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2022

….