Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/875 E. 2022/229 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/11/2019 tarih ve 2018/312 E. – 2019/424 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile ….. Şti tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin İngiltere menşeli, endüstri, tarım ve inşaat sektöründe kullanılan iş makineleri üretimi konusunda uzman bir şirket olduğunu, müvekkiline ait … markasının tanınmış marka olarak kayıtlı bulunduğunu, ayrıca yalnızca şekilden ibaret tescilli markanın da olduğunu, davalı Şirketin ise 2017/17325 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce …, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olduğunu, marka kapsamlarındaki malların da aynı bulunduklarını, davalı Şirketin başvurusunun kötü niyetli olduğunu, zira başvuru sahibi Şirketin adresinde üç farklı aramada müvekkiline ait markalarını taşıyan taklit ürünlerin ele geçirildiğini, bu nedenle şirket yetkilisi İlyas …’ın 2 ayrı davada, … …’ın ise 1 davada cezalandırılmasına karar verildiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-4223 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilin 1990 yılında kurulduğunu, sektörün önde gelen yedek parça sağlayıcısı olduğunu, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında hiçbir benzerliğin bulunmadığını, markalarda yer alan kelime unsurlarının farklı olduğunu, davacı markasını oluşturan yamuk şeklinden ibaret markanın zayıf marka niteliğinde bulunduğunu, müvekkilinin ticaret unvanı nedeniyle dava konusu başvuru üzerinde kazanılmış hakkının olduğunu, müvekkili adına tescilli 2005/16194 sayılı markanın davacı markalarından önceki tarihli bulunduğunu, markalarda yer verilen sarı ve siyah renklerin tehlikeli iş alanlarında sıklıkla kullanıldıklarını, yine ambalaj üzerinde aynı markanın belli aralıklarla bir sıralı düzen halinde basılmasının ürünler üzerinde bile uygulanır olduğunu, marka kapsamlarında yer alan yalnızca 7.sınıf malların ortak bulunduğunu, ilgili tüketicinin profesyonellerden oluştuğunu ve markaları karıştırmayacaklarını, taraflar arasındaki mahkemeye yansıyan uyuşmazlıkların henüz kesinleşmiş bir kararla sonuçlanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… şekil” ibareli başvuru markasıyla davacının “…+şekil” ibareli tescilli markaları arasında görsel olarak ortalama (hedef) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu mallar/hizmetler açısından ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar olarak algılanabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında iltibas-benzerlik bulunduğundan SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2018-M-4223 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/17325 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, başvuruda yer verilen “…” ibaresinin ayırt ediciliği sağladığını, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da oluşmadığını, davacının kötü niyet iddiasının da yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusuna konu işaret ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin ticaret hayatının başından beri … marka ibaresini yamuk çerçeve içinde kullandığını, bu şekilde müvekkili adına tescilli 2005/16194 sayılı markanın bulunduğunu, taraf markalarında kullanılan rengin de aynı olmadığını, iş makineleri, inşaat vb. dikkat gerektiren tehlikeli sektörlerde sarı rengin kaçınılmaz olarak kullanıldığını ve hatta sarı siyah renk kombinasyonunun da dikkat ve tehlike işaretlerinin olmazsa olmazı olduğunu, ayrıca taraf markalarında ortak olan tek sınıfın 7. sınıf bulunduğunu, yerel mahkeme kararında taraf markalarının tescilli olduğu sınıf/alt sınıfların “…” karşılaştırması gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın sınıfların aynı/aynı tür olduğu şeklinde genel bir ifadeyle sınıf incelemesinin eksik yapıldığını, dava konusu markanın kapsadığı malların alıcısının genellikle tacir kimseler olacağını ve uzmanlıkları kapsamında alım ve seçim yapacaklarını, dolayısıyla malları yakından tanıdıklarını, daha dikkatli olmalarının bekleneceğini ve bu nedenlerle de karıştırma ihtimallerinin zayıf olduğunun dikkate alınması gerektiğini, markalar arasında bu nedenlerle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan heyete sektör bilirkişinin eklenmemesinin eksiklik olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “şekil” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira her ne kadar dava konusu başvuruda yer verilen kelime unsuru ile davacı markaları arasında bir benzerlik yoksa da, şekil, renk, genel görünüm yönünden markalar arasında yüksek dereceli görsel benzerlik olduğu, bu durumun genel izlenim üzerinde etkili bir rolünün bulunduğu, dolayısıyla marka işaretleri arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik olduğu, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan 7. sınıf mallarla, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 7. sınıf mallar ve bu malların satışına özgü 35. sınıf perakendecilik hizmetleri arasında da benzerlik bulunduğu, buna göre SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiği, öte yandan sarı ve siyah renklerin uyarı işaretlerinde veya inşaat araçlarında kullanılmasının da, dava konusu başvurunun davacı markaları ile benzerliğini ortadan kaldırmadığı, çünkü markalar arasında benzerliği yaratan tek unsurun renkler olmayıp, benzerliğin şekil ve genel görünümden de kaynaklandığı, dava konusu başvuruda davacı markalarına yanaşıldığından, davalı Şirket adına tescilli 2005/16194 sayılı markanın, davalı yararına müktesep hak sağlamayacağı anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … … Tic. Ltd Şti vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar … ile … … Tic. Ltd Şti! den ayrı ayrı alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile … … Tic. Ltd Şti tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2022