Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/868 E. 2022/212 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/11/2019 tarih ve 2018/261 E. – 2019/415 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin………. ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalarla iltibas yaratacak nitelikteki 2017/06691 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2018-M-4554 sayılı YİDK kararıyla reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu konuda emsal yargı kararlarının bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davacının itiraza mesnet markaları ile dava konusu müvekkili şirket markasının benzer olmadığını, iltibas tehlikesinin bulunmadığını, müvekkilinin başvurusunun kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” (2003/35144) ve “…” (2003/35145) ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunsa da somut olayda davaya konu markanın başvuru aşmasında davalı yayına itiraza cevaben sunduğu karşı görüş dilekçesinde, SMK 19/2 kapsamında kullanmama def’i talebinde bulunmuş olup, bu markaların itiraz ve dava konusu (2017/06691) sayılı başvurunun yapıldığı 25/01/2017 tarihi itibariyle beş yıldan uzun süredir tescilli durumda olduklarından, SMK 19/2. maddesine göre kullanmama def’i talebinin yerinde olduğu, ancak ispat yükü kendisine düşen ve yayına itiraz eden davacı tarafın, SMK’nın Uygulama Yönetmeliğinin 29’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında belirtilen süre içinde, ihtilaf konusu markanın kapsamı olan 32. sınıftaki malların Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebeplerinin bulunduğuna ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, bu durumda SMK 6/1 maddesi açısından YİDK iptali koşullarının oluşmadığı, hükümsüzlük yönünden ise davacı tarafın yargılama aşamasında bilirkişi ücretini yatırmadığından bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçtiği, dosyaya yansıtılan delillerden de 2003/35145, 2003/35144 sayılı mesnet markaların kapsamında yer alıp da aynı şekilde ihtilaf konusu markanın kapsamı olan 32. sınıftaki malların Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, SMK 6/1 ve 25/1. maddesi açısından hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalı marka başvurusu dolayısıyla davacının tanınmış olduğu iddia edilen markasından haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususlarının somut delillerle kanıtlanmadığı gibi davalı marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı firma tarafından tescil başvurusuna konu edilen marka ile müvekkil firma adına 2003 senesinden beri tescilli itiraza ve davaya mesnet markaların, ortalama seviyedeki tüketici tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunun, dolayısıyla iltibas tehlikesinin mevcut bulunduğunun açık olduğu, ilgili ibarenin müvekkili firmanın markalarından birisi olarak algılanacağını ve nihai tüketicinin yanılacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların markaları arasında gerek ibareler gerekse kapsamlarındaki 32. sınıf mallar yönünden, 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunsa da, davalı şirket tarafından davacının itirazına karşı görüş bildirme talebini içerir 22.01.2018 tarihli dilekçesinde, davacının itiraza mesnet markalarının kullanımının ispatı talebinde de bulunduğu, davacı tarafça gerek … nezdinde gerekse de işbu dava sırasında, itiraza mesnet markalarını, dava konusu 32. sınıf mallarda kullandığına ilişkin hiçbir delil sunulamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.