Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/865 E. 2022/214 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/06/2019 tarih ve 2018/53 E. – 2019/213 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, “… …” … markasının müvekkiline ait tanınmış “…” markasının asıl unsuru olduğunu, refleks olarak “…” markasını çağrıştıran bir ifade haline geldiğini, 50 yılı aşkın süredir kullanılan “… …” şeklinin, geniş çaplı reklam ve tanıtımlar ile gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında müvekkili ile özdeşleştiğini, davalının 2017/04912 numaralı “… …” ibareli marka tescil başvurusunun, müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğunu, davalı markasının, bu itibardan istifade edeceğini ve haksız bir yarar sağlayacağını, uygulamada da kavramsal benzerlik olarak bilinen bu benzerlik türünün, kelime veya … markalarının tekabül ettikleri anlam veya kavramlar bakımından ayniyet veya benzerlik durumunda ortaya çıktığını, taraf markalarının 37 ve 39. sınıfa aynı hizmetleri kapsadığını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının, YİDK’nin 04.12.2017 tarih ve 2017-M-10356 sayılı kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin Aydın Büyükşehir Belediyesinin bir iştiraki bulunduğunu, faaliyet alanının Aydın Büyükşehir Belediyesi sınırları dâhilinde toplu ulaşım ağının düzenlenmesi ve işletilmesi olduğunu, müvekkili şirketin işlettiği toplu taşıma araçlarının … renkte olduğundan, Aydın halkının bu araçlara “… …” adını yakıştırdığını ve idareciler tarafından hoşa giden bu yakıştırmanın tescillenmesi için müvekkil şirketçe dava konusu başvuruda bulunulduğunu, müvekkili firmanın tescil ettirmek istediği “… …” markasının, davacının markalarıyla çağrışım yapma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin marka talebinin … değil ibare içerikli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, her ne kadar davalı markasındaki görselin “… … resmini” belirtiyor ise de başvuru markasının büyük harf yazısı ile “… …” şeklinde olduğundan, görsel ve sesçil farklılığın da bulunduğu, kavramsal açıdan başvuru ile davacının görsel markası benzer olsa da, bu benzerliğin düşük düzeyde oluştuğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu hizmetler için ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davalının “… …” ibareli başvuru markasını gördüğünde, derhal ve hiç düşünmeden davacıya ait “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun da oluşmadığı, SMK 6/5 maddesindeki koşulların da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin taraf markaları arasında kavramsal benzerlik bulunduğunu kabul etmiş olmasına rağmen, bunun düşük bir benzerlik olduğuna yönelik kanaatinin marka hukukuna aykırı olduğunu, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurulabilmesinin, benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli kabul edildiğini, müvekkilinin markasının sıradan bir … markası olmayıp, yarım asırdan bu yana kullanılmakla ayırtedicilik kazanmış, tüketici zihninde yer edinmiş, refleksif olarak müvekkile ve müvekkilin tanınmış markasına işaret eden bir … (… …) markası olduğunu, bu haliyle taraf markalarının “…” ve “….” olarak aynı bulunduğunu, işletmesel bağlantı ihtimalinin, iltibas ihtimali içinde değerlendirilmesinin gerektiğinin mahkeme tarafından göz önünde bulundurulmadığını, kavramsal olarak aynı/benzer olan “kelime markası” ile “… markasının” iki ayrı işletme tarafından aynı hizmetler için kullanılması halinde, karıştırılmasının kaçınılmaz olacağını, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunun da mahkemece nazara alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların markalarını kullanmak istedikleri hizmetler 37 ve 39. sınıfta aynı ise de, taraf marka işaretleri benzemediğinden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşulunun da oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022