Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/12/2019 tarih ve 2018/705 E. – 2019/788 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında muhtelif tarihlerde 49 adet sigorta poliçesi akdedildiğini, bu poliçeler sebebiyle davalı şirketin dava dilekçesinde numaraları bildirilen poliçelerin bakiye primlerini ödemediğinin tespit edildiğini, bu hususun davalı yana 27/04/2018 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, söz konusu ihtarnamenin davalıya 02/05/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen bakiye prim borçlarını ödemeyen davalı şirket aleyhinde 19.159,34 TL asıl alacak, 235,42 TL işlemiş faiz alacağı, toplam 19.394,76 TL üzerinden girişilen icra takibinin, davalı şirketin borca ve ferilerine itiraz etmesi sebebiyle durdurulduğunu, alacağın likit olduğunu ileri sürerek, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde bu durumun anlaşılacağını, uyuşmazlığa konu alacağın likit olmadığını, davacının somut olayda kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş; asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2017 yılına ait 49 adet sigorta poliçesinin, bu sigorta poliçeleri ile ilgili davacı tarafından düzenlenen iptal zeyilnamelerinin birer örneğinin dava dosyasında bulunmadığı, davacının incelenen ticari defterlerinde davalıya ait bir hesap veya kayıt olmadığı, davacı tarafın düzenlenen sigorta poliçelerinin tek tek yevmiye ve büyük deftere kaydedilmesinin sigorta sektöründeki işlem sayısının çokluğu nedeniyle güç olduğundan, sigorta poliçeleri ile ilgili borç ve alacak kayıtlarının broker/acenteler adına hesaplara toplu olarak yapıldığı, bu hesaplara yapılan toplu kayıtlarda sigortalı adı ya da poliçe bilgilerinin yer almadığı, düzenlenen sigorta poliçeleri ile ilgili sigortalıların hesabının… ile takip edildiği, davacı tarafından davalı adına sigorta poliçelerinin düzenlenmesine aracılık eden … …. adına ticari defterlerde hesap açıldığı ve hesabın davacının beyanında açıkladığı şekilde tutulduğu, ticari defterlerde sigortalı (davalı şirket) adına hesap açılmadığı ve kayıt bulunmadığı için dava konusu sigorta poliçelerinden dolayı davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne kadar olduğu hususlarının ticari defterlerden tespit edilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirketin 2017 ve 2018 yılına ait ticari defterlerinde, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş 49 adet sigorta poliçesine ilişkin herhangi bir borcun gözükmediği, davacı yanın icra takibinde alacağın dayanağı olarak gösterdiği…. tek taraflı düzenlenmiş bir belge olduğu ve bu belgedeki alacağın ne davacının ne de davalının usulüne uygun olarak tutuldukları belirlenen ticari defter kayıtlarıyla teyit edilmediği, hal böyle olunca davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğunu geçerli delillerle ispatlayamadığı, davacının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu ve itirazın iptali davası açtığı yönünde bir kanaatin de oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen sigorta poliçelerinin sigorta sektöründeki işlem sayısının çokluğu sebebiyle tek tek yevmiye ve büyük deftere kaydedilmesinin mümkün olmadığını, bu sebepten dolayı sigorta poliçeleri ile ilgili olarak sigortalılar adına ticari defterlerde hesap açılmamakta olup, sigorta poliçelerinin düzenlenmesine aracılık eden acente/broker adına ticari defterlerde hesap açıldığını ve düzenlenen poliçelerden kaynaklı borç ve alacak kayıtlarının broker/acente hesaplarına işlendiğini, sigorta poliçesi ile ilgili sigortalı hesaplarının ise… ile takip edildiğini, tüm bu sürece ilişkin açıklamalarının bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davalı yana ait poliçelerin düzenlenmesine aracılık eden …… adına açılan hesabın mevcut olup, işbu hesapların incelenmesinin gerektiğini, dava öncesi müvekkili şirket tarafından tanzim olunan poliçeler kapsamındaki prim borcu için 27.04.2018 tarihli ihtarname ile ödenmeyen bakiye poliçe limitlerinin ödenmesi gerektiğinin davalı yana ihtar edildiğini, bu ihtarnamenin 02.05.2018 tarihinde davalı yana tebliğ edildiğini, davalı tarafından 24.05.2018 tarihli, kaşeli ve imzalı olarak müvekkil şirkete gönderilen cevabi yazıda, ilgili prim borcu kapsamında 31.05.2018 tarihine kadar ödeme yapılacağının açıkça belirtilmiş olmasına rağmen, herhangi bir ödemenin yapılmadığı gibi bu hususa ilişkin herhangi bir açıklamanın da yapılmadığını, tüm bu açıklamalar kapsamında davalı yanın muhtelif poliçelerden kaynaklı müvekkili şirkete borçlu olduğunun sabit bulunmasına rağmen mahkemece verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, sigorta prim alacağının tahsili amacıyla girişiler icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı tarafça dava konusu prim alacağının dayanağı olarak davalı adına düzenlenen sigorta sözleşmelerinin sunulamadığı gibi, davacının incelenen ticari defterlerinde de davalıya ait bir hesap veya kaydın olmadığı, davalı şirketin 2017 ve 2018 yılına ait ticari defterlerinde de davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş 49 adet sigorta poliçesine ilişkin herhangi bir borcun gözükmediği, bu durum karşısında davacının dava konusu prim alacağının, sadece brokerinin ticari defterlerine alacak olarak kaydedilmesinin de, alacağının varlığını ispat için yeterli olmayacağı, dolayısıyla mahkemece dava dışı … … defterlerinin incelenmemesinin bir eksiklik oluşturmayacağı, davacı yanın icra takibinde alacağın dayanağı olarak gösterdiği Kaynak Tahsilat Kontrol Raporunun da tek taraflı düzenlenmiş bir belge olduğundan, bu sonucu değiştirmeyeceği, her ne kadar davacı vekilince istinaf dilekçesinin ekinde, dava konusu prim alacağı için davalıya keşide ettiği 27.04.2018 tarihli ihtarnameye, davalı tarafından verilen 24.05.2018 tarihli, kaşeli ve imzalı cevabi yazısında, ilgili prim borcu kapsamında 31.05.2018 tarihine kadar ödeme yapılacağının açıkça belirtilmiş olduğu ileri sürülmüş ve bu kapsamda anılan beyanı içeren bir yazı örneği sunulmuşsa da, bu yazının açık bir kabul beyanını içermediği, nitekim anılan yazıdan sonra davalı tarafça işbu davaya verilen cevapta, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının bildirildiği, ayrıca davacı tarafça bu belgeden yargılama boyunca hiç bahsedilmediği gibi, anılan belgenin ilk defa istinaf aşamasında sunulduğu, 6100 sayılı HMK’nın 357/1. maddesi hükmü uyarınca, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağı belirtildiğinden ve yukarıda açıklandığı üzere anılan belgenin de resen nazara alınacak belgelerden olmadığından, Dairemizce anılan belgenin istinaf aşamasında incelenmesinin de mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
…