Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/850 E. 2022/190 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI :….

ile davacı ve başkaca firmaların tasarımlarından belirgin olarak farklı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalıya ait 2018/01453 numaralı tasarımın, davacı tasarımı ve sunulan teknik çizimler karşısında yenilik ve ayırt edici nitelik koşullarını sağladığı, 2018/T-944 sayılı YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, bilirkişi raporundaki kimi sektörlerde bazı unsurlarda yapılan küçük değişikliklerin tasarımları farklılaştığı yönündeki tespitinin SMK’nın 65/4 maddesine aykırı bulunduğunu, dava konusu tasarımın yenilik vasfını haiz bulunmadığını, sektörde uzun yıllardır bilinen, kullanılan bir … olduğunu ve bu nedenle ayırt edici niteliğe sahip bulunmadığını, dava konusu tasarımın müvekkilinin “… 1020 ” tasarımı ile aynı olduğu gibi 2013 01852 sayılı tasarımı ile de ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, dava konusu tasarımı ayırt ediciliğine ilişkin bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında bir değerlendirme yer almadığını, öte yandan tasarım konusunun da anlaşılamadığını, dava konusu “…” tasarımında yeni sayılabilecek ve onu piyasadaki ürünlerden ayırt edici kılabilecek herhangi bir unsur bulunmadığını, dava konusu tasarımın, sektördeki tüm üreticiler, satıcılar, tasarımcılar, distribütörler, dağıtımcılar ve de hatta seyahat tecrübesine katılan yolcular tarafından bilindiğini ve uzun yıllardır kullanıldığını, arama motorundan yapılacak basit bir araştırma ile benzer tasarımların tespit edilebileceğini, bu kullanımlara ilişkin dava dilekçesinde yer verdikleri web linklerinin bilirkişilerce incelenmediğini, tasarımı gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmadığından ve davacı vekili bilirkişi raporuna karşı ciddi ve somut itirazlarda bulunmasına rağmen bu itirazları karşılanmadığından, Dairemizce, HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşma açılmasına karar verilmiş, dava konusu tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığının tespiti ve davacı vekilinin rapora karşı ciddi ve somut itirazlarının karşılanması için ek bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir.
Tasarım, 6769 sayılı SMK’nın 55. maddesinde tanımlanmış olup aynı Yasa’nın 56. maddesinde, yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımların anılan Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunacağı düzenlenmiş, aynı maddenin 4. bendinde de yenilik unsuru tanımlanmış ve bir tasarımın aynısı, başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarımın yeni kabul edileceği, sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteren tasarımların aynı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görüldüğü üzere anılan hüküm ile tasarımlar yönünden mutlak yenilik kriteri kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24.04.2017 tarih, 2015/13749 Esas, 2017/2336 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere bir tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığı resen gözetilmelidir. Bu nedenle dava konusu olan bir tasarımın, yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıyıp taşımadığı, davaya konu tasarım tescil belgesindeki ürün tasarımı ile söz konusu ürünün piyasada mevcut, bilinen tasarımlarla arasında belirgin bir farklılığın bulunup bulunmadığı, davaya konu tasarımın yeni mi, yoksa harcı alem bir tasarım mı olup olmadığı hususlarında tasarımın ilgili olduğu alanda uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle tespit edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, başvuru konusu tasarımların teknik zorunlulukları ile tasarımcının seçenek özgürlüğü değerlendirilmiş, davacının itirazına mesnet ürünler ile dava konusu tasarım karşılaştırılmış ve dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıdıkları yönünde kanaat bildirilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere dosyada mevcut bilirkişi raporunda, dava konusu tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadıkları yönünde bir değerlendirme bulunmadığından ve davacı tarafın bilirkişi raporuna ciddi ve somut itirazları karşılanmadığından bu hususlarda Dairemizce, ilk derece mahkemesince görüşüne başvurulan bilirkişi heyetinden ek bilirkişi raporu alınmıştır. Dosyaya sunulan 26/01/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacının bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazlarının yerinde olmadığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği internet sitelerinde yer alan görsellerin bir kısmında tarih bulunmadığı bu sebeple değerlendirmeye alınmadığı, tarih bulunanlar yönünden ise dava konusu tasarımın bu görsellerde yer alan tasarımlar karşısında yeni ve ayırt edici olduğu, yapılan araştırmalar sonucunda dava konusu tasarımlara ayniyet derecesinde benzer herhangi bir tasarıma rastlanmadığı açıklanmış olup, Dairemizce dosyaya sunulan ek rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli görülmüş, davacı vekilinin ek rapora karşı itirazları yerinde görülmemiştir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde davaya konu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıdıkları, YİDK kararının iptali ve davalı tasarımının hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizce duruşma açılarak inceleme yapıldığından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26.11.2019 gün ve 2019/21 Esas – 2019/523 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
9-Davalılar kendilerini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.550,00.TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Dair, davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, davacı tarafın yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 23.02.2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2022
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.