Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/847 E. 2022/172 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/12/2019 tarih ve 2018/286 E.- 2019/446 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişi tarafından 2017/50951 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, müvekkilince “…/…” esas unsurlu markalarına dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın, önce Markalar Dairesi Başkanlığı, sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa söz konusu markalar arasında görsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, başvurunun tescili halinde müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanabilineceğini, davaya konu başvurunun 05. sınıfta yer alan mallar için yapıldığını, müvekkilinin markalarının da bu sınıfta tescilli bulunduğunu, müvekkilinin … ibareli markalarının, herkes tarafından bilinen tanınmış markalar olduğunu, bu nedenlerle davaya konu olan başvurunun müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacağı gibi müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanarak haksız rekabet oluşturacağını, yine itiraza konu olan markanın tescil edilmesi halinde müvekkilinin markalarının ayırt edici karakterlerinin zedeleneceğini, itibarlarına zarar verileceğini, öte yandan müvekkilinin “http://…” adlı alan adının sahibi olduğunu ve SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca da başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, davalı gerçek kişinin, müvekkilinin markalarından haberdar olmasına rağmen bu markaların benzerini tescile konu etmesinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-4137 sayılı kararının iptaline, 2017/50951 sayılı … ibareli markanın tescil edilmiş olması durumunda hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… ” ibareli marka başvurusu ile davacının ” … ve … ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari veya ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, emtia benzerliği oluşmakla beraber taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4-5 maddesi şartlarının da gerçekleşmediği, davalı başvurusundaki ibare ile davacının ticaret unvanı aynı olmadığından SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulun da oluşmadığı, ayrıca davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili Şirkete ait …/… ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, “…” markasının bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici bakımından en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bırakmakta olup, söz konusu bu işaretler arasında iltibas bulunduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/6. maddesi tescil için başvurusu yapılmış bir markanın başkasına ait herhangi bir sınaî mülkiyet hakkını kapsaması halinde hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusunun reddedileceğini hükme bağladığını, “…” ibaresinin müvekkiline ait ticaret unvanının ve işletme adının esas unsuru olmasının yanı sıra müvekkiline ait … alan adının da esas unsuru olduğunu, yerel mahkeme kararının aksine müvekkil şirkete ait “…/…” ibareli markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazanmış ve tüketici nezdinde tanınmış markalar olup, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koyması gerektiğini, somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığını, sadece müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerektiği, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, aynı durumun, davacının işletme adı ve web sitesi yönünden de geçerli bulunduğu, çünkü davacının işletme adının ve web sitesinin asli unsurunu oluşturan “…/…” ibaresi ile dava konusu başvuruyu oluşturan “…” ibaresi arasında benzerlik olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2022