Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/844 E. 2022/102 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/01/2020 tarih ve 2018/328 E. – 2020/3 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilince… sayılı marka başvurusunda bulunulduğunu, davalı Şirketin yayına itirazı üzerine … Başkanlığının 23.03.2018 tarihli kararı ile marka başvurusunun kısmi olarak reddine karar verildiğini, konunun davacı tarafından YİDK’ya taşınması üzerine dava konusu kararın verilerek itirazın reddedildiğini, dava konusu kararın yerinde olmadığını, davacıya ait ….’nin 06.11.1995 tarihinde kurulduğunu ve … ….hizmetlerinde faaliyette bulunduğunu, cennetturizm.com.tr alan adının davacı tarafından kuruluşta alındığını, davalı Şirketin markaları ile davacının marka başvurusunun farklı olduğunu, markalar arasında yazı stili, grafik ve renk farklılıklarının bulunduğunu, davalı Şirketin faaliyet alanının … sektörü olduğunu, dava konusu kararın dayanağı olan davalı Şirket markalarından 2004/06341 ve 2001/15298 sayılı markaların 39, 40 ve 43.sınıflarda kullanımının ispatını talep ettiklerini, 6769 sayılı SMK’nın 19/2. maddesi gereğince itiraz gerekçesi markaların mal ve hizmetler yönünden Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanılmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğunu ispata yarar delil sunulması gerektiğini, davalı Kurum tarafından davacının kullanım ispatı için işaretlenmesi gereken kutucuğa işaretleme yapılmasına rağmen ilgili bölüme markanın tescil numaralarını yazmadığı için talebinin uygun görülmediğinin belirtildiğini, davalının markalarının kullanılmadığı sınıflarda SMK’nın 9. maddesi gereğince tescilinin iptalinin gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın benzerlik ihtimali bulunduğunu değerlendirdiği 2004/06341 ve 2001/15298 sayılı markaların 39, 40 ve 43. sınıflarda kullanımının ispatını, dava konusu YİDK’nın 29.06.2018 tarih ve 2018-M-4603 sayılı kararının iptali talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, … ibaresini ilk olarak 03.08.2001 tarihinde 2001/15298 sayısı ile tescil ettirdiğini, 1981 yılında faaliyetine İstanbul’da başlayan şirket ortaklarının ortak ve yetkililerinin soyadı da olması nedeniyle ilk günden itibaren fiilen kullanılmakta olduğunu ve gerek ticaret unvanı gerekse markaları ile tescil çerçevesinde de kullandığını, davalının markalarının bilinen ve tanınmış markalar olduğunu, davalının markaları ile davacının marka başvurusu arasında iltibas tehlikesinin oluştuğunu ve bu durumun dava konusu kararda da tespit edildiğini, davacının temel amacının davalının müşteri çevresini ve kazanımlarını haksız olarak elde etmeye yönelik olduğunu, davacının şahıs olarak marka başvurusu yaptığını, bu nedenle şirket unvanına dayanarak da bir hak talebinde bulunamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının “şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davalının “şekil+…” ve “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davacının başvuruda yer alan şekil unsurlu tasarımı ve turizm ibaresi yanında “Hayalleriniz Adresi” şeklindeki sloganlar … ibaresini bütünsel olarak davalı markalarından uzaklaştırıp yeni bir marka yaratıldığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, diğer yönden ise davacı aynı zamanda YİDK’nın kullanım ispatı değerlendirmesinin hatalı olduğunu ileri sürüp bu kısım açısında da YİDK kararının iptali talep etmiş ise de 6769 sayılı SMK’nın Uygulanması Yönetmeliği 29/2 maddede”Kullanımın ispatı talebi açık, net ve koşulsuz olarak yapılacağı, bu talepte, kullanımın ispatının istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtilmesinin zorunlu olduğu, aksi halde talebin yapılmamış sayıldığı bu yönde yapılan YİDK değerlendirme doğru olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, dava konusu 2018-M-4603 sayılı YİDK kararının iltibas değerlendirilmesi açısından iptaline, (bu açıdan açılan davanın kabulüne), dava konusu 2018-M-4603 sayılı YİDK kararının kullanım ispatı değerlendirilmesi açısından iptal istemli kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kullanım ispatına dair açıklamaların hukuken kabul edilebilir açıklamalar olmadığını, YİDK’nın huzurdaki davanın esas konusu (Markaların benzerliği/iltibas tehlikesi) hakkında hukuka aykırı karar verdiği tespit edilirken, benzerliğin tespitine yönelik kullanılan “kullanım ispatı” hakkında YİDK’nın verdiği kararın yerinde olduğu şeklinde kurulan hüküm hukuka uygun olmadığını, çünkü YİDK kararı benzerlik açısından iptal edilirken, ayakta kalan kısmı yani kullanım ispatı açısından YİDK kararının hiçbir anlam ve ehemmiyet taşımadığını, Kurum tarafından dahi markalar arasındaki benzerlik/karıştırılma ihtimali sonrasında değerlendirilen kullanım ispatı talebinin “esastan sonra değerlendirilmesi gerekirken” yerel mahkeme kararında ulaşılan sonuçta bahse konu “…” esasın önüne geçmiş ve asıl dava konusu gibi değerlendirildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen redde ilişkin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karara esas alınan raporun müvekkilinin markası ile davacı markasının karşılaştırmasında, görsel ve sözel dilleri yanında, farklı hedef kitlelere sahip olduklarına dair kanaatlerinin somut olaya açıkça aykırı, soyut ve kişisel yorumlardan ibaret olduğunu, benzerliğe ilişkin hiçbir açıklama getirmeden görsel inceleme üzerinden markaların benzemezliği kanaatlerine katılmanın mümkün olmadığını, “…” ve “… … …..…” ifadelerinin tüketicide birbirinin devamı niteliğinde olan seri marka intibaı bırakmasının kaçınılmaz bulunduğunu, 36 yılı aşkın süredir fiilen, … ve … ismiyle sektörde faaliyet gösteren müvekkilinin mevcut ünvanlarıyla geniş bir müşteri portföyüne sahip olduğunu, bilinen ve tanınmış marka olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili Kurum kararının yerinde olduğunu, tarafların markaları arasındaki benzerlikten dolayı iltibasın bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, YİDK kararının iptali ve marka tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı …’nun 2017/502589 sayılı “şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davalı Şirketin “…” esas unsurlu ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın olmadığı anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Mahkemece, dava konusu … Kurumunun 2018-M-4603 sayılı YİDK kararının kullanım ispatı değerlendirilmesi açısından, 6769 sayılı SMK’nın Uygulanması Yönetmeliği’nin 29/2. maddesine göre, kullanımın ispatı talebinin açık, net ve koşulsuz olarak yapılacağı, bu talepte, kullanımın ispatının istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtilmesinin zorunlu olduğu, aksi halde talebin yapılmamış sayıldığı bu yönde yapılan YİDK değerlendirme doğru olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/7 ve 29/2 maddelerinin yollamasıyla aynı Kanun’un 19/2. maddesine göre; markanın nispi sebeplerle hükümsüzlüğü istemiyle açılan davalar ile marka hakkına tecavüz iddiasıyla açılan davalarda davacıya karşı, dayanılan markanın ilgili mal ve hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi olarak kullanılmadığı def’i ileri sürebilir. Bu durumda Mahkemece tecavüz edildiği ileri sürülen markanın Türkiye’de ciddi biçimde kullanılıp kullanılmadığı bir ön sorun olarak incelenerek hasıl olacak sonuca göre hükümsüzlük ve tecavüz davaları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/03/2021 Tarih ve 2020/1412 E., 2021/2516 K. Sayılı Kararı).
Yargıtay kararında da değinildiği üzere, kullanmama defi, dava içerisinde çözülmesi gereken bir ön sorun olup, bu defi hakkında esas hükümle birlikte ayrı bir hüküm kurulmasını gerektiren bir talep veya dava değildir. Bu itibarla mahkemece az önce açıklandığı üzere, davacı …’nun 2017/502589 sayılı “şekil+… ” ibareli marka başvurusu ile davalı Şirketin “…” esas unsurlu ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, 6769 sayılı SMK 6/1 maddesindeki iltibasın olmadığı belirlendikten sonra, ön sorun nitelinde bulunan kullanım ispatı talebinin usulüne uygun yapılmadığının belirlenmesi ve davanın bu nedenle kısmen ret edilmesi yerinde olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 13/01/2020 gün ve 2018/328 E. – 2020/3 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, … Kurumunun 2018-M-4603 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL. harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 129,50 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı 71,00 TL olmak üzere toplam 2.000,50 TL yargılama giderine, 35,90 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.072,30 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
8-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davalılar … ile … Kurumu’ndan alınması gereken 80,70’şer TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2022