Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/841 E. 2022/170 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/12/2019 tarih ve 2018/188 E. – 2019/485 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 01.04.2016 tarihinde 2016/29450 numaralı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirket tarafından “…” ibareli markasına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 16,41 ve 44. sınıf mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bu karara da müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itirazı inceleyen YİDK’in de müvekkili itirazını kısmen yerinde gördüğünü ve 16. sınıf mallar ile 41. sınıf hizmetleri başvuruya iade ettiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kendilerinin kanunla kurulmuş bir üniversite olarak kanunla belirlenmiş ismi kullanmaya haklarının bulunduğunu, zira üniversitenin kurulmasına dair kanun hükmünün 556 sayılı KHK karşısında özel hüküm niteliğinde olduğunu, kanunla kurulan özel eğitim kurumlarının tescilsiz marka kullanımının kanuna aykırı olmadığı yönünde Yargıtay’ın emsal kararları bulunduğunu, müvekkilinin markasını tescil ettirmek istediği 44. sınıfa giren hizmetlerinin, 41. sınıfa giren eğitim hizmetlerinin devamı niteliğinde olduğunu, davalının teşhis veya önleyici tedaviye yönelik tıbbi bir faaliyetinin de olmadığını, halbuki müvekkilinin “…” markasını yoğun olarak kullandığını ve piyasada ciddi anlamda tanıttığını, yaptığı büyük yatırım, harcadığı sermaye ve emek ile markasına ayırt edicilik kazandırdığını, taraf markalarının bir bütün olarak değerlendirildiklerinde görsel, işitsel ve okunuş bakımından birbirlerini çağrıştırmadığını, tarafların iştigal ettiği alanların ve hitap ettiği müşteri kitlesinin farklılığı dikkate alındığında markaların karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davalının markasını sadece laboratuvar hizmetlerinde kullandığını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-1567 sayılı kararının 44. sınıfa giren kısmı itibariyle kısmen iptaline ve 2016/29450 sayılı markanın reddedilen emtia açısından da tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının ” … ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “şekil+… … ” ibareli markası arasında başvuru markasından çıkarılan 44. sınıftaki hizmetler açısından görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde davacıya ait başvuru markası ile davalı firmanın “şekil+… … ” ibareli markası arasında idari ve ekonomik anlamda birbirine bağlı işletmelere ait marka algısı oluşabileceği, bu açılardan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibasın bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğu gibi hatalı değerlendirmeler içerdiğini, müvekkilinin kanunla kurulduğunu ve isminin de kanunla belirlendiğini, bu nedenle dava konusu başvurunun tescilinin gerektiğini, müvekkili başvurusu ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, tarafların faaliyet alanlarının da farklı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “… …” ibareli marka arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 44. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markanın asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, davacının kanunla kurulmuş olmasının doğrudan üniversite isminin marka olarak tesciline imkan vermeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı üniversite harçtan muaf olduğundan istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2022