Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/834 E. 2022/155 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/12/2018 tarih ve 2018/30 E. – 2018/315 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli markaların bulunduğunu, markaların kapsamlarında 05. ve 29. sınıf malların yer aldığını, davalı gerçek kişinin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olduğunu, davalının, müvekkili markalarının tanınmışlığından, yaygın dağıtım, pazarlama ağı, reklam ve tanıtımlarından yararlanacağını, marka kapsamlarının da benzer bulunduğunu, başvurunun tescili halinde müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2017-M-9661 sayılı kararın iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, dava konusu marka başvurusunun akıbeti hakkında bilgisi olmadığını, 20/10/2017 tarihinde iş yerini kapattığını ve daha önce yaptığı kuru yemiş işiyle o tarihten beri iştigal etmediğini bu nedenle davanın konusuz kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait “…” ibareli markalar ile dava konusu “…” ibareli markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığı, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” kelimesinin günlük hayatta ve ticari hayatta herkesçe bilinen ve kullanılan bir marka olması nedeni ile zayıf marka konumunda olduğu, başvuru markasının … ibaresine eklenen “….” ibaresi ile davacı markalarından farklılaştığı, davacıya ait “…” ibareli markaların kapsamındaki mallar bakımından tanınmış olduğu ve kötüniyet iddialarının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, rapora karşı itirazlarının karşılanmadığını, taraf markaları arasında ayırt edilemeyecek ve iltibasa neden olacak şekilde benzerlik bulunduğunu, dava konu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkiline ait markaları oluşturan ibarelerin ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını, dava konusu markanın müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ve başvurunun kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin, 06/06/2016 tarihinde…..sayılı ve “… ” …. ibareli markalarına dayalı olarak yapılan itirazın nihai olarak YİDK’in 2017-M-9661 sayılı kararıyla reddedildiği, kararın 14/11/2017 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği ve iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 11/01/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda anılan ibareden başka bir kelime veya şekil unsuru yer almamaktadır. Davacının itirazına mesnet markaları “…” ….” ibarelidir. Görüldüğü üzere davacının itirazına mesnet markalarının asıl unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Zira davacı markalarında yer alan diğer unsurlar tanımlayıcı ya da ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsurlardır. Buna göre yapılan değerlendirmede, “…” ibareli başvuru ile davacının “…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar “…” ibaresinin ayırt ediciliği zayıf ise de taraf markalarının asli unsurlarının “…” ibaresinden değil, bu ibareden türetilen “…” ve “…” ibarelerinden oluştukları, davacının itirazına mesnet markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresindeki son harf olan “a” harfi yerine iki “e “harfi eklenmek suretiyle oluşturulan dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde görülmemiştir.
Taraf markalarının kapsamındaki emtiaların karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği gibi, dava konusu başvuru kapsamında 35. Sınıfta 1’den 34’e kadar olan tüm sınıflarda yer alan mallara özgü satış hizmetleri yer almaktadır. Davacının itirazına mesnet 2010/49516, 2015/81883 ,2016/09758, 2016/09766, 2016/09771 sayılı markaları da 29. sınıfta tescilli olup marka kapsamlarında “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.” malları yer almaktadır. Davacının 2006/0045 sayılı markası ise 29. Sınıfta yer alan mallar yanında, 5. Sınıfta yer alan “Tıbbi amaçlı olmayan ve tamamlayıcı gıda maddeleri niteliğindeki perhizle ilgili olan veya olmayan ürünler için bitkisel ve vitamin bazlı ürünler olarak kullanılan proteinler, karbonhidratlar, madensel maddeler, az miktarda bulunan kimyasal elementler, aminoasitler, yağ asitleri , polen müstahzarları” mallarında tescillidir. Bir malı üretenin onu satması da ticari hayatın olağan akışı içerisinde doğal olduğundan, bu malların satışına ilişkin perakendecilik hizmetleri de malın üretimi ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle davacı Şirketin söz konusu markaları kapsamındaki 5. ve 29. sınıf mallarla, bu malların satışına özgülenmiş perakendecilik hizmetleri arasında benzerlik mevcut olduğundan başvuru kapsamında 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği kabul edilmiştir. Buna karşılık başvuru kapsamında kalan diğer hizmetler yönünden ise böyle bir benzerlik söz konusu değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf, dava dilekçesinde tanımışlık ve kötüniyet iddiasında bulunmuşsa da YİDK’e sunduğu 25/07/2017 tarihli itiraz dilekçesinde sadece 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas iddiasını ileri sürmüş, açıkca tanınmışlık ve kötüniyet itirazında bulunmamıştır. Nitekim, …. tarafından da dava konusu kararda sadece 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca değerlnedirme yapılarak davacı itirazının reddine karar verilmiştir. O halde inceleme yetkisi, Markalar Dairesince verilen kararın kapsamı ve kendisine yapılan itirazla sınırlı olan ….. tarafından verilen kararın iptali istemiyle açılan davada, YİDK’e itiraz aşamasında ileri sürülmeyen itiraz sebeplerinin dinlenilmesi mümkün olmadığından davacının tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının YİDK kararının iptali istemi yönüden nazara alınması mümkün değildir. Ayrıca dava dilekçesinde ileri sürülen bu iddiaların davadaki hükümsüzlük talebi yönünden dikkate alınması gerekirse de dava konusu başvuru tescil edilmediğininden Dairemizce davacının tanınmışlık ve kötüniyet iddialarının değelendirlmesine gerek görümemiştir.
Bu itibarla ; dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında; başvuru kapsamında 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, sayılan hizmetler dışında dava konusu marka kapsamında yer alan diğer hizmetler bakımından ise iltibas koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 13/12/2018 gün ve 2018/30 E. – 2018/315 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, … YİDK’nın 8.11.2017 tarih ve 2017-M-9661 sayılı kararının 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri, Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetleri yönünden KISMEN İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı …….mendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı….. Kurumuna verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 bilirkişi ücreti, 205,00 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 120,50 TL tebligat masrafından oluşan toplam 1.825,50 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 912,75 TL.’ye, 35,90 TL başvurma harcı ile 35,90 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 984,55 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/01/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022

….
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.