Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/811 E. 2022/151 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/03/2020 tarih ve 2018/234 E. – 2020/172 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacı şirketin, dava dışı …’nin bayilerine sevk edeceği ürünlerin depolama ve sevk organizasyonu yaptığını, dava dışı şirketin İstanbul ilindeki bayisine sevk edilmek üzere bir takım ürünlerin davalıya ait ….plakalı kamyon ile kamyon şoförü … tarafından teslim edilmek üzere 25/02/2018 tarihinde yola çıktığını, ancak şoförün ihmali sonucu bir kısım mal ve ürünlerin kimliği belirsiz kişiler tarafından çalındığını, bunun üzerine kamyon şoförünün polis merkezine giderek şikayetçi olduğunu ve çalınan ürünlerin polis merkezinde tutanak altına alındığını, çalınan ürünlerin tutarının 24.457,14 TL olduğunu, bu ürünlerin ücretlerinin dava dışı …’ye davacı tarafından ödendiğini, sonrasında ürünlerin bedelini ödemesi yönünde davalı ile görüşüldüğünü, davalının önce sözlü olarak ödemeyi kabul ettiğini beyan etse de sonrasında ürün bedellerini ödemediğini, bunun üzerine Eskişehir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2132 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibine davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve takibin ilamsız takip ana para alacak rakamının 24457,14 TL iken davalının taşıma ücreti olan 802,40 TL’nin ödenmesinden sonra bakiye kalan 23.654,74 TL üzerinden devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı araç sürücüsü dava dışı …’ın aracı kilitli vaziyette teslim noktasında kamera sisteminin de göreceği şekilde teslim yerinin açılmasını beklettiğini, aracın kilidinin kırılması suretiyle malzemelerin gasp edildiğini, araçtaki sarsıntı nedeniyle şoför …’ın araçtan inerek kimliği belirsiz kişilere bağırdığını, polisi aradığını ve olaydan haberdar ettiğini, aracın başından hiç ayrılmadığını, hırsızlık olayının davalı tarafından engellenmesinin beklenemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar her iki bilirkişi raporunda davalıya ait araç sürücüsü …’in aracını güvenli ve tedbir alınmış bir otoparka çekerek beklemesi gerekirken, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden meydana gelen hırsızlık olayında kusurlu olduğu bu nedenle çalınan mal bedelinden sorumlu olduğu belirtilmişse de dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerden davalı araç sürücüsü dava dışı …’ın aracı, kasası kapalı vaziyette teslim noktasında kamera sisteminin de göreceği şekilde teslim yerinin açılmasını beklettiği, aracın içerisinde kaldığı, aracı hiç terk etmediği, bu esnada gece yarısı hava aydınlanmadan önce aracın arkasına 3 kişinin aracın arkasına başka bir araç yaklaştırarak, aracın arka kapağını açarak içerisindeki ürünleri çalma girişiminde bulundukları, bu arada araçtaki sarsıntı nedeniyle şoför …’ın araçtan inerek kimliği belirsiz kişilere bağırdığı, … kayıtlarından ve kamera kayıtlarından tespit edildiği üzere hırsızlık işleminin devamı sırasında 155 polis imdatı aradığı ve olaydan haberdar ettiği, aracın başından hiç ayrılmadığı, davalıya ait kamyonun özelliği gereği hemen çalıştırılmayıp hava basıncının 8 … çıkmasının gerekmesi ve bunun 3-4 dakikalık süre gerektirmesi nedeniyle davalı araç sürücüsünün aracı çalıştırıp uzaklaştıramadığı, buna rağmen davalı araç sürücüsünün hırsızların kaçıp uzaklaşmasını sağlamak amacıyla aracı ileri geri hareket ettirdiği, hırsızlığın önlenmesi için park halinde gece yarısı içerisinde tek başına beklenilen bir durumda, bir şoförden hırsızlığı engelleyebilecek başka bir davranışın beklenmesinin mümkün görülmediği, yine ücretli bir park yerinde bekleme zorunluluğu ve yükümlülüğünün de istenemeyeceği, araç sürücüsünün hırsızlığın meydana gelmesinde herhangi bir kusur ve ihmalinin olmadığından çalınan eşya bedelinden davalı taşıyanın sorumlu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna, kamera kayıtlarına ve arama kayıtlarına rağmen davanın reddine karar verildiğini, kamera kayıtlarında olayın saat 06.04 ile 06.17 arasında gerçekleştiğinin, 15 dakika sürdüğünün ve dava dışı sürücünün neredeyse kasta yakın bir şekilde kusuru ile hırsızlık yapılmasına izin verdiğinin anlaşıldığını, sürücünün hırsızlık olayı bittikten sonra polise haber verdiğini, davalı tarafın tacir olduğunu, taşıdığı malların güvenliğini sağlamak adına her türlü tedbiri almak zorunluğu bulunduğunu, aracı güvenli bir otoparka çekmenin bu önlemlerin en basiti olduğunu, ilk derece mahkemesince aracı ücretli parka alanına çekilmesinin davalıdan bekleneyemeyeceği yönündeki gerekçesini yerinde bulunmadığını, sadece kamera olan bir yere aracın park edilmesinin tek başına kusuru ortadan kaldırmayacağını, davalı tarafın meydana gelen tüm zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacı tarafça İstanbul’da bulunan dava dışı alıcısına teslim edilmek üzere davalıya taşıttırılan emtianın bir kısımının, dava dışı araç sürücüsünün, dava dışı alıcının iş yerinin açılması için iş yerinin önünde beklerken hırsızlarca aracın kasa kilidinin kırılması suretiyle çalındığı anlaşılmaktadır.
TTK.’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, sözleşmeye dayalı taşıma ilişkisinde, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından, teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimdeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Yargıtay uygulamasında taşıyıcının sorumluluğu hukuki nitelik olarak, kanıtlanması ters çevrilmiş kusur sorumluluğu olarak kabul edilmektedir (Gönen Eriş, Taşıma Hukuku, 1. Baskı, İstanbul 2015, s:494). Yine aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır. TTK.’nın 876. maddesi uyarınca da zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
Somut uyuşmazlıkta , davalılarca taşınan emtianın bir kısmının alıcısına teslim edilmediği davalıların da kabulündedir. Bunun sebebi olarak teslim edilemeyen malların gasp edildiği savunulmuşsa da davalı taraf bu savunmasını kanıtlayamamıştır. Zira, dosyada dava dışı sürücünün polis karakolunda verdiği ifadesinden başka malların gasp edildiğini ispata yarar delil bulunmamaktadır. Diğer taraftan bir an için malların gasp edildiği kabul edilse dahi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.03.2013 tarihli 2012/3690 E-2013/3901 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere taşıyıcı ancak kusurunun bulunmaması halinde gasp eyleminin varlığı nedeniyle sorumluluktan kurtulabilecektir. Somut olayda ise mahkemece görüşüne başvurulan her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava dışı sürücü aracı güvenli bir otoparka park etmeyerek gasp olayının meydana gelmesinde kusurlu olduğundan gasp eyleminin varlığı davalı taşıyıcı sorumluluktan kurtarmayacaktır. Bu itibarla davalının çalınan mallar nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğu Dairemizce kabul edilmiş, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kabulüne iştirak edilmemiştir.
TTK’nın 880. maddesi uyarınca, taşıyıcı, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanması gerekmektedir. Dosya kapsamından davacının, dava dışı şirketin teslim edilmeyen mal bedellerine ilişkin olarak düzenlediği 24.457,14 TL meblağlı faturayı dava dışı şirkete ödediği anlaşılmaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan 01/10/2018 bilirkişi raporunda da teslim edilemeyen malların teslim yerindeki piyasa değerinin 24.457,14 TL olduğu açıklandığından ve davacı tarafça davalının icra takibine itirazının, anılan miktardan taşıma ücreti düşüldükten sonra 23.654,74 TL asıl alacak üzerinden iptali talep edildiğinden Dairemizce de davalının bu miktardan sorumlu olduğu kabul edilmiştir.

Her ne kadar TTK’nın 882. maddesinde taşıyıcının sınırlı sorumluluğu öngörülmüş ise de aynı Kanun’un 886. maddesinde, pervasızca bir davranışla zarara sebebiyet verilmesi halinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda da aracı güvenli bir park alanına park etmeyen ve aracın park edildiği yerin güvenli olduğunu kanıtlayamayan davalı taşıyıcının , pervasızca hareketi ile zarara sebebiyet verdiği, bu nedenle sorumluluk sınırlandırmalarından faydalanamayacağı kabul edilmiştir.
Öte yandan, somut olayda davalının sorumlu olduğu gerçek zarar ancak yapılacak yargılama sonucu belirleneceğinden ve bu nedenle alacağın önceden belirlenebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit niteliği taşıdığından söz edilemeyeceğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 03/03/2020 gün ve 2018/234 E. – 2020/172 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, davalının Eskişehir 4 İcra Müdürlüğünün 2018/2132 sayılı icra takibine yönelik itirazının 23.654,74 TL asıl alacak için İPTALİNE, takibin 23.654,74 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki şartlarla DEVAMINA,
3-Davacının koşulları oluşmayan inkar tazminatı talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 820,00.TL bilirkişi ücreti, 131,90.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 48,50.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 1.000,40.TL yargılama gideri ve 35,90.TL başvurma harcı, 403,97.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.440,27.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/02/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/03/2022