Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/801 E. 2022/43 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ,Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/02/2020 tarih ve 2019/78 E. – 2020/32 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” asıl unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin ….” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, müvekkilinin tanınmış markaları ile ayırt edilmeyecek derecede benzer olduğunu, iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konu başvurunu n tescili haline itirazlarına mesnet markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek … YİDK’nın 31/12/2018 tarih ve 2018/M-11083 sayılı kararının iptaline, 2017/103432 sayılı ‘…’ ibareli markasının tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin tekstil sektöründe 13 yıldır faaliyet gösterdiğini, dava konusu edilen 2017/103432 sayılı başvurunun davacıdan farklı bir konsept olan daha ziyade abiye giyim üzerine yoğunlaştığını, müvekkili markası ile davaya mesnet gösterilen markaların benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, görsel açıdan markaların oldukça farklı olduğunu, anlamsal olarak birbirlerinden tamamen farklı bulunduğunu davacının davaya mesnet gösterdiği markaların tamamını ciddi olarak kullanmadığını, bazı markaların ise tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden ciddi olarak kullanmadığını ve bu nedenle kullanmama definde bulunduklarını, davacının davaya mesnet gösterdiği markaların tamamını tescilli oldukları sınıfta kullandığını ispatla mükellef olduğunu, aksi taktirde davacı markalarına bu dava kapsamında dayanamayacağını, tanınmışlığın her somut olayda tekrar araştırılması gerektiğini, bu nedenle tanınmış olup olmadığını ispata yarar belge sunulmadığından tanınmışlık iddiasının dikkate alınmaması gerektiğini,kötüniyet iddialarının da yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/103432 sayılı marka ile davacının itirazlarına dayanak yaptığı markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, dava konusu markaların kapsadığı mal ve hizmet sınıflarının aynı/benzer olduğu, ancak taraf markaları arasında 6769 s. SMK md.6/1 anlamında halk nezdinde karışıklığa neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığı ve markalar arasında iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, dosya kapsamında, davacıya ait “…” ibaresini haiz markanın … tanınmış markalar sicilinde yer aldığı, buna karşılık taraf markaları benzer görülmediğinden 6769 s. SMK’nın 6/5. maddesinin iş bu davada uygulanmasını gerektirecek şartların oluşmadığı,kötüniyet iddiasının da ispatlanamadığı , YİDK kararının yerinde bulunduğu, 2017/103432 sayılı davalı markasının hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas tehlikesinin bulunduğu, müvekkilinin itirazına mesnet markalarında asıl unsur olarak yer alan … ibaresinin dava konu başvuruda aynen yer aldığını, başvuruda yer alan diğer unsurların benzerliği ortadan kaldırmadığını, müvekkilinin … ibareli markalarının tanınmış olup ayırt ediciliğinin oldukça yüksek bulunduğunu, aynı kanunun 6/5. maddesindeki koşullarında oluştuğunu, davalı şirketin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını,istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile karşılaştırmaya esas işaret arasında karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre dava konusu 2017/103432 sayılı “…” ibareli marka ile davacıya ait “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu markanın asıl unsurunun bir bütün olarak “…” ibaresinden oluştuğu, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere anılan ibarenin…. anlamlarına geldiği, davacının itirazına mesnet markalarının asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresinin bir edebi yazım türünü veya çingene olarak da ifade edilen bir topluluğu ifade ettiği, taraf markaları arasındaki bu anlamsal farklılığın tüketiciler nezdinde de ayırt ediciliği sağlayacağı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olmasının sonuca etkili bulunmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/01/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/02/2022