Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/799 E. 2022/236 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2020 tarih ve 2018/12 E. – 2020/28 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1,5 ve 31. Sınıfta yer alan ürünler yönünden yaptığı “…” ibareli marka başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin anılan ibareli markalarının yurt dışında tescilli bulunduğu gibi ticaret ünvanın da asıl unsurunu oluşturduğunu, distribütörü aracılığıyla anılan markayı uzun yıllardır ülkemizde de kullandığını, başvurunun tescili istenen mallar bakımından ayırt ediciliğinin bulunduğunu ve tanımlayıcı olmadığını, marka başvurusunun insanlar için hiçbir ilaç veya tedavi amaçlı ürünü kapsamadığını, diğer yandan başvuru konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğini ileri sürerek YİDK’nın …sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru konusu “…” ibaresinin ayırt edici niteliği olmadığını ve üzerinde kullanılacak emtialar için cins, çeşit, vasıf ve diğer karakteristik özellikleri belirtir nitelikte bulunduğunu dolayısıyla söz konusu markanın, kaynak gösterme işlevini yerine getiremediğini, davacının markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı yönündeki iddialarına ilişkin dava aşamasında sunduğu delilleri, itiraz aşamasında sunmadığından, işlem dosyası bakımından bu iddialara itibar edilemeyeceğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2016/100146 sayılı markanın 556 s. KHK 7/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, anılan ibarenin tıp/sağlık biliminde sahip olduğu anlam itibariyle başvuru kapsamındaki 05. sınıfta yer alan “insanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” açısından 7/1-c maddesinde yer alan mutlak ret engeli kapsamında değerlendirilebileceği, ancak başvuru kapsamında yer alan 01. sınıf ve 31. sınıf emtiaların tamamı ile 05. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” emtiaları açısından ise anılan ibarenin 7/1-c maddesinde yer alan mutlak ret engeli kapsamında değerlendirilemeyeceği, başvuru konusu işaretin, YİDK karar tarihi itibariyle, işlem dosyasına sunulan delillerden ülkemizde, kullanım neticesinde ayırt edicilik kazandığı kanaatine varılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile … YİDK’nın 2017/M-8720 sayılı kararının 01. sınıf ve 31. sınıf emtiaların tamamı ile 05. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, başvuru konusu “…” ibaresinin “…, kan plakalarının içerisinde bulunan ve kanamayı durdurmak için kullanılan madde” , “… iyonlarının varlığında protrombini trombine dönüştüren enzim” anlamlarına geldiğini, dolayısıyla başvuruya konu ibarenin 556 sayılı KHK’nın 7/-a maddesi uyarınca marka olabilecek bir ibare olmadığını, öte yandan başvuruya konu “…” ibaresinin bir bütün olarak, mal veya hizmetin vasfını belirttiğini, anılan ibarenin marka olarak tescili halinde, herkesin kullandığı bir işaretin bir şahsın inhisarına bırakılmış olacağını, başvuruya konu markanın yeterli ölçüde ayırt edilebilir nitelikte bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddini istemiştir.

GEREKÇE :1- Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi uyarınca mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, 12.02.2020 tarihinde, saat 10.56’da yapılan duruşmada kısa karar “Davanın kısmen kabulüne ,… yidk nın 2017/M-8720 sayılı kararının 1. Sınıfın tamamı ve 5. Sınıfın “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline” şeklinde tefhim edilmiş, UYAP kaydına göre 12.02.2020 tarihinde saat 14.45’de oluşturulan tutanakta ise 12.02.2020 tarihli duruşmada kısa karar “Davanın kısmen kabulüne, … yidk nın 2017/M-8720 sayılı kararının 1. Sınıf ve 31. Sınıf emtiaların tamamı ile 5. Sınıfta yer alan “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline,” şeklinde tefhim edilmesine rağmen tapaj hatası sonucu “Davanın kısmen kabulüne ,… yidk nın 2017/M-8720 sayılı kararının 1. Sınıfın tamamı ve 5. Sınıfın “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline” şeklinde yazıldığı belirtilmiş ve gerekçeli kararda da davanın kısmen kabulü ile dava konusu YİDK’ nın 2017/M-8720 sayılı kararının 1. Sınıf ve 31. Sınıf emtiaların tamamı ile 5. Sınıfta yer alan “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline dair hüküm kurulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; HMK’nın 304. vd. maddeleri uyarınca koşulların oluşması halinde hükmün tashihi, tavzihi ve tamamlanması mümkün olup, somut olayda anılan madde koşulları bulunmadığından mahkemece tefhim edilen kısa kararın, tapaj hatası olduğu gerekçesiyle değiştirilmesi mümkün değildir. Buna göre, mahkemece kısa kararda davanın konusu YİDK kararının dava konusu başvuruda 1. Sınıfta yer alan malların tamamı ve 5. Sınıfta yer alan “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları yönünden kısmen iptaline karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda YİDK kararının dava konusu başvuruda 1.sınıfta ve 31. sınıfta yer alan malların tamamı ile 5. Sınıfta yer alan “hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri” emtiaları yönünden kısmen iptaline karar verilmiştir. Bu durum, az yukarıda açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması nedeniyle, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeni bir karar verilmesi için HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2020 gün ve 2018/12 E. – 2020/28 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2022