Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/791 E. 2022/76 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19/02/2020 tarih ve 2018/418 E. – 2020/46 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1999 yılından itibaren “…” ibaresini düzenli bir şekilde marka olarak kullandığını, “… …” markası altında sunduğu hizmet kalitesi ile sağlık sektöründe bilindiğini ve tanındığını, alanında uzman doktorları ve tecrübeli personeliyle vermiş olduğu kaliteli sağlık hizmetleri sayesinde Ümraniye ve çevresinde özellikle tercih edilen bir … … olduğunu, yıllarca tescilsiz olarak kullanmış olduğu … esas unsurlu markasını “… …” şeklinde 2016/49234 numara ile 07.02.2017 tarihinde tescil ettirdiğini, tescilli … … markasından dolayı … ibaresi üzerinde hak sahibi olduğunu, tescilli … … ibareli markasına dayanarak seri markalar oluşturmak için dava konusu “… … … …” ibareli marka başvurusunu yaptıklarını, ancak başvurularının davalı … itirazı üzerine Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarında YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin “…” ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu, önceki tescilli markası nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu, davalı … redde mesnet markayı ne tescilinden önce ne de tescilinden sonra kullanmadığını ve kötü niyetli olduğunu, öte yandan redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2017/620 Esasında kayıtlı davayı açtıklarını , o davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek YİDK’ın 2018/M-7632 sayılı kararının iptali ile, 2017/38472 sayılı marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzerlik olduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının yerinde bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu 2017/38472 sayılı başvuru ile redde mesnet markanın aynı/benzer hizmetleri kapsadığı, taraf markaları arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, müktesep hak koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, YİDK tarafından başvuru tarihindeki duruma göre karar verildiğinden davacının açtığı hükümsüzlük davasını beklemeden karar verebileceği dolayısıyla karar verildiği tarih itibariyle YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle açtıkları davanın kabul edilerek markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, ilk derece mahkemesince hükümsüzlük kararının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda da müvekkilinin dava konusu ibare üzerinde öncelik hakkının bulunduğunun ve bu nedenle dava konusu YİDK kararının iptali gerektiğinin belirtildiğini, davalı … redde mesnet markayı sağlık sektöründe kullanmadığını, müvekkilinin seri marka yaratmak amacıyla dava konusu başvuruyu yaptığını, davalı tarafın müvekkilinin yaklaşık yirmi yıldır “…” ibaresini kullanmasına ses çıkarmadığını, bu nedenle hak kaybına uğradığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının “… … … …” ibareli marka başvurusu ile davalı … “şekil+… …” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerlik bulunduğu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. Maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu, davacının 2016/49234 sayılı önceki markasının müktesep hak koşullarını sağlamadığı, YİDK kararının iptali davasının, YİDK karar tarihindeki mevcut şartlara göre inceleneceği, dava konusu YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet marka hakkında verilmiş bir hükümsüzlük kararının bulunmaması nedeniyle davacı tarafça redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle açılan davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının, marka başvurusunun reddine ilişkin Kurum kararının iptaline ilişkin işbu davada tartışılmasının mümkün bulunmadığı, diğer taraftan davalı … dava konusu marka başvurusuna, 2014/81907 sayılı markasına dayalı olarak, SMK.’nın 6/1. maddesi uyarınca yaptığı itiraza karşı davacı tarafından , aynı Kanun’un 19/2. maddesine dayanılarak kullanımın ispatı def’inde bulunulduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın davacının marka başvurusu ile davalı … itirazına mesnet markası arasında iltibas bulunduğu gerekesiyle başvurunun reddine dair kararınında davacının kullanım ispatı talebinin redde mesnet markanın, dava konusu başvuru tarihi itibariyle en az beş yıldır tescilli olmadığı gerekçesiyle dikkate alınmadığının belirtildiği, başvuru sahibi davacı tarafça Markalar Dairesi Başkanlığı’nın başvurunun reddi kararına, kullanım ispatı defi ile ilgili değerlendirmesi yönünden itirazda bulunulmadığı, nitekim dava konusu YİDK kararında da bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, bu itibarla YİDK kararında tartışılmayan hususların, YİDK kararının iptali istemli davalarda tartışılmasının mümkün bulunmadığından ilk derece mahkemesince bu hususta bir inceleme ve irdeleme yapılmamasında isabetsizlik görülmediği gibi esasen redde mesnet markanın, dava konusu başvuru tarihi itibariyle 5 yıllık kullanım süresinin de dolmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2022