Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/790 E. 2022/77 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 tarih ve 2018/334 E. – 2020/94 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin “… …..” ibareli marka başvurusuna müvekkiline ait “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu ibare arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunduğunu, SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının gerçekleştiğini, müvekkili markalarının tanınmış olup aynı Kanunun’nun 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, dava konusu marka tescilinin TTK hükümleri gereğince haksız rekabet oluşturacağını ileri sürerek 2018/M-5359 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davadaki marka hükümsüzlüğü talebi yönünden müvekkili Kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, taraf markalarının benzer bulunmadığını, kötü niyet iddialarının yerinde olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait marka ile davacı markları arasında benzerlik bulunmadığını,emtia sınıflarının da farklı olduğunu, “…” ibareli tescilli markaları bulunduğu gibi aynı ibarenin ticaret ünvanın da esaslı unsurunu oluşturduğunu, müvekkili şirketin kötü niyetli bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/354022 sayılı “… … …” ibareli başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde bulunduğu, davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının iltibasa neden olacak düzeyde benzer olduğunu, dava konusu başvuruda yer alan esas unsurun tertip edilirken kullanılan yazı stili, punto ve renklerin müvekkili markaları ile aynı olacak şekilde tercih edildiğini, hatta dava konusu başvuruda tali unsur olarak yer alan ibarelerde kullanılan renklerinde müvekkili markalarında kullanılan yeşil ve kırmızı renklerden tercih edildiğini, dava konusu markanın asıl unsurunu “…” müvekkili markalarının asıl unsurunu ise “…” ibarelerinin oluşturduğunu, her iki ibarenin de “….” anlamlarında kullanıldığını, ilk derece mahkemesince müvekkili markalarında yer alan “,,,,” ibaresinin alış veriş merkezi olarak kullanıldığı kabul edilmişse de müvekkilinin itirazına mesnet “…” ibareli markanın avm ismini temsil eder bir işlevi bulunmadığını, taraf markalarının asıl unsurlarının birebir aynı olduğunu, emtia benzerliği şartının da gerçekleştiğini, müvekkiline ait markalar kapsamında yer alan 35. Sınıf hizmetlerin tüm malların satışını kapsadığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile karşılaştırmaya esas işaret arasında karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre dava konusu “… … …” ibareli marka başvurusu ile uyuşmazlık konusu hizmetler bakımından kısmen emtia benzerliği şartının gerçekleştiği 2009/28856, 2009/45966 ve 2009/28861 sayılı “…”, “…” ve “…” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun bir bütün olarak “… ” ibaresinden oluştuğu, “…” ve “alış veriş merkezi ” anlamında kullanıldığı yaygın olarak bilinen “…” ibaresi ile bu ibarenin Türkçe okunuşu olan ” …” ibarelerinden oluşan davacı markalarında ise “…” ibaresinin esas unsuru olarak yer aldığı, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer alsa da hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere anılan ibarenin “en uygun ” anlamına gelen “… ” ibaresi yerine yaygın olarak kullanılması ve esasen dava konusu markanın “…” ibaresi öne çıkarılmadan bir bütün olarak “…” ibaresinden oluşması karşısında bu durumun iltibasa neden olmayacağı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/02/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.