Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/785 E. 2022/240 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/02/2020 tarih ve 2019/192 E. – 2020/60 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı gerçek kişilerin “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin … şirketler grubunun ana şirketi olduğunu, … markası ile bir dünya şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkili markalarının şirket kurucusuna devlet tarafından verilmiş olan soyadından geldiğini ve tanınmış marka olduğunu, müvekkili şirketin 1942 yılından bu yana “…” esas unsurundan türeyen “…” markasını kullandığını, müvekkili markasının ayrıca 26.06.2009 tarih, 216875 sayılı dava Kurum kararı ile tanınmış marka belgesine haiz olduğunu, müvekkili ticaret unvanı ve tanınmış markası olan “…” ibaresinin asli unsurunun “…” olduğu, müvekkili markalarının toplum nezdinde kısaca “…” olarak tanındığını, müvekkilinin markasını 77 yıldır kullanmakta olduğunu, milyonlarca liralık yatırım ve uğraşları sonucu toplum nezdinde ciddi bir itibara ulaştığını, daha önce de müvekkilinin “…” ve “…” esas unsurlu sayısız markası ile haksız rekabet oluşturacak şekildeki kullanımlara karşı müdahalede bulunduğunu, dava konusu 2018/48298 sayılı markanın da müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, dava konusu YİDK kararının, dava Kurumun daha önce vermiş olduğu kararlar ile çeliştiğini ileri sürerek 2019/M-2466 sayılı YİDK kararının iptalini ve dava konusu markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, başvuru ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, “…” kelimesinin bir sağlık mesleğinin adı olduğunu, çekişmeli emtialar bakımından kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, yine belli bir meslek grubunu temsil ettiğinden kimsenin de tekeline bırakılamayacağını, başvuruda büyük puntolarla yazılmış “…” kelimesinin yer aldığını ve yine özgün bir şekil ibaresi ile markanın oluşturulduğunu, “…” şeklindeki kullanımın yeterli farklılık oluşturduğunu, davacı markalarını akla getirmesinin mümkün bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, “…” ifadesinin bir meslek örgütünün genel adı olduğunu, sadece davacı taraf ile özdeşleştirilmesinin mümkün olmadığını, böyle bir markanın yalnızca eczacıların meslek örgütü olan … … Birliği’ne ait olabileceğini, kaldı ki … … Odası tarafından davalının tüm sınıflarda tescilli “…” markasının iptali için İstanbul 1. FSHHM’nin 2018/276 esasında kayıtlı davanın açıldığını ve davacının markasının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, dolayısıyla bir meslek örgütüne ait unvanın davacının tekeline bırakılamayacağını, davacı tarafın tanınmışlığının tek başına “…” ibaresi üzerinde bulunmadığı, müvekkillerinin de bu mesleği icra eden eczacılar olduğunu, müvekkilinin markasının hem görsel hem de yazı karakteri ile davacının markası ile herhangi bir şekilde karıştırılamayacağını, müvekkilinin markasındaki baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/48298 sayılı marka ile davacının önceki tarihli markaları arasında başvuru kapsamında yer alan emtiaların tamamı yönünden emtia benzerliğinin bulunduğu, bununla birlikte, dava konusu markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğu, markada yer alan “…” ibaresinin ise davacının “…” markaları ile tüketici kitlesi nezdinde iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunmadığı, davacı markasının tanınmışlığının da bu durumu değiştirmeyeceği, somut olayda SMK’nın 6/1 maddesinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ve “…” ibareli seri markaların, müvekkili holding bünyesindeki şirketlerle özdeşletiğini, anılan ibarelerin müvekkili Şirket kurucusuna Devlet tarafından verilmiş bir ünvan , kurucu ailenin soyadı , şirketlerinin ticaret ünvanı ve toplum içinde tanındığı ad ve ünvan olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının asli unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğunu, dava konusu markanın müvekkilinin anılan markalarıyla benzer bulunup iltibasa neden olacağını, dava konusu markanın müvekkiline ait seri markalardan biri olarak algılanacağını ve tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, müvekkili markalarının tanınmışlığının iltibası arttıracağını, tescili istenen malların çoğunlukla marketlerde satılan ürünler olduğunu, bu ürünler, tüketicinin özel dikkatini gerektiren ürünler olmadığı için iltibas ihtimalinin açık bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesni istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacının “…” markalarının tanınmışlığının varılan sonucu değiştirmeyeceği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/05/2019 günlü 2017/4522 E-2019/3693 K sayılı ilamında da “… ” ibareli başvurunun davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları ile benzer olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 100,00.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 19,30.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.