Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/76 E. 2021/1115 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
……
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2019
NUMARASI …….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/09/2019 tarih ve ………. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin ise “…” ibaresinin tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, …. numarası verilen başvuruya, müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin de aynı olduğunu, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katılmadığını, her iki markanın telaffuzunun da “…” şeklinde olduğunu, davalı Şirketin, müvekkili bankanın sektördeki haklı şöhretinden ve güvenilirliğinden faydalanmak istediğini, ayrıca müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu ve bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini, “…” ibaresinin, müvekkilinin ticaret unvanının çekirdek kısmını oluşturduğunu, bu nedenle SMK’nın 6/6. maddesi kapsamında da başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, …… sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin Türkiye’de satışını yaptığı ürünün granit eviye olduğunu, “…” kelimesinin de granitten geldiğini, 2017 yılında kurulan müvekkili Şirketin, ticaret unvanı olarak da kullandığı “…” markası için büyük yatırımlar yaptığını, müvekkilinin davacı taraf ile tamamen farklı sektörlerde hizmet verdiğini, davacı tarafın müvekkili şirketin faaliyet alanı olan 11. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde faaliyet göstermediğini, davacı tarafın marka ve logosu ile müvekkili şirketin marka ve logosu arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusunun asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, İngilizce bir kelime olması ve özel isim olarak kullanılmasının, bütünsel olarak başvuru markasını davacı markasından uzaklaştırıp anlamsal, görsel ve sescil farklılık sağladığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısının da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasın bulunmadığı, aynı nedenle SMK’nın 6/4-5 maddesindeki koşulların ve yine davacının ticaret unvanı ile başvuru markası aynı/benzer olmadığından, SMK 6/6 maddesindeki koşulların da gerçekleşmediği, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının benzer olduklarını ve aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markaların benzer görülmeyerek tanınmışlık iddialarının değerlendirme dışı bırakılmasının hatalı olduğunu, SMK’nın 6/6 maddesi kapsamında yapılan değerlendirmenin de hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2021 tarih, ……. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, ayırt edicilik gücünün zayıf olduğu ve bu nedenle koruma düzeyinin düşük bulunduğu, aynı nedenle davacı vekilinin tanınmışlık ve ticaret unvanına dayalı istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.