Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/758 E. 2022/219 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2020 tarih ve 2019/269 E. – 2020/120 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin…. ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2018/40435 kod numarasını alan başvurunun, …… ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimali bulunduğunu, itiraz konusu “…” markasının, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarıyla görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya neden olacağını, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının bu tescilinin, haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek…sayılı kararın iptali ile dava konusu 2018/40435 başvuru numaralı “…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili Şirketin 24.03.2016 tarihli Türkiye … … Gazetesinde yayınlanan ana sözleşme ile “…” … unvanı ile kurulduğunu, davacının markalarındaki “…-…” ibarelerinin zayıf marka olduğunu, tanınmış marka olmadığını, davaya konu “…” markasının özgün bir logo ihtiva ettiğini, taraf markaları arasında çoğu mal ve hizmetler bakımından da benzerlik bulunmadığını, davaya konu markanın kapsadığı 44. Sınıftaki hizmetlerin müşteri çevresinin mamul içeriği de dahil, fiyat ve kalite bilici gelişmiş seçici, özenli ve daha ziyade insan ve hayvan sağlığı için bilimsel araştırma yapmış, gerekli eğitimi almış, profesyonel tüketicilerden oluştuğunu, davacı markalarının besin ve market zincirinde kullanılırken müvekkilinin başvurusunun insan ve hayvan sağlığı, veterinerlik, hayvanların üremesi ve beslenmesi ile ilgili olduğunda taraf markalarının farklı sektörlerde kullanıldığını, aynı tüketici kitlesine hitap etmediğini, aynı dağıtım kanallarını kullanmadığını ve kötü niyet kriterlerinin de mevcut olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki 35, 44. sınıftaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, İngilizcede …anlamına gelen başvurunun çekişmeli ortak unsuru olan “…” sözcüğünün dilimize batı dillerinden geçtiği ve çokluk, büyüklük, en üst ve üstünlük anlamı itibariyle yüksek bir ayırt ediciliğe sahip olduğundan söz edilemeyeceği, davacı kullanımlarının da market hizmetinde bulunduğu, davacının itiraza mesnet markaları ile davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, bu nedenle ortalama tüketicinin karıştırma riskinin bulunmadığı, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, davalı Şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili Şirkete ait …/… ibareli seri markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik olduğunu, itiraz konusu “…” ibareli marka başvurusunun, müvekkile ait esas unsuru “…” ve “…” ibareleri olan markalar ile görsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerliğin de olduğunu, “…” markası bu haliyle, orta düzeydeki bir tüketici bakımından en azından aynı ve/veya kardeş ve/veya birbiri ile bağlantılı işletmelere ait olduğu kanaatini bırakmaktığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da SMK 6/4 ve 6/5 koşullarının mevcut olduğunun isabetli olarak belirtildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının itiraza mesnet “…” esas ibareli markaları ile davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin de bulunmadığı, davalı Şirketin kötüniyetli olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022