Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/12/2019 tarih ve 2018/373 E. – 2019/470 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili adına “… … C” tonlu rengin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduklarını, 2017/102054 numarası verilen başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkili başvurusunun ayırt edici niteliği haiz olduğunu, öte yandan müvekkilinin uzun süreli kullanımı ile başvuru konusu markaya ayırt edicilik kazandırdığını, uzun süreli ayırt edici kullanım sonucu müvekkili ile özdeşleşmiş spesifik bir rengin marka olarak da tescilinin gerektiğini, başvuru konusu rengin marka olarak müvekkili adına tescilinin sektördeki diğer kimselerin hareket alanını da kısıtlamayacağını, bu tescilin diğer bankaların sektörde kırmızı bir renk kullanamayacakları anlamına gelmediğini, nitekim SMK’nın 4. maddesinde de renklerin marka olarak tescil edilebileceklerinin düzenlendiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7092 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun ayırt ediciliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurunun tek unsurunun kırmızı rengin bir tonu olduğu, kırmızı rengin, ülkemizde bankacılık sektöründe, canlılığı ve enerjiyi temsil etmesinden dolayı davacıdan başkaca işletmeler tarafından da yoğun bir biçimde, uzun yıllardır kesintisiz olarak kullanıldığı, dava konusu edilen başvurunun, belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanması ve o ticari kaynağın hizmetlerini diğer ticari kaynakların aynı/benzer mallarından/hizmetlerinden ayırması mümkün olmadığından, dava konusu edilen markanın ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, dolayısıyla 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b bendi uyarınca reddinin gerektiği, dava konusu başvuruya 6769 sayılı SMK 5/2 maddesindeki kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırıldığı iddiasının da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince 27.09.2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de bu rapora yönelik itirazlarının ek bilirkişi raporu ya da yeni bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karşılanmadığını, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme dayanak edilen bilirkişi raporunun haksız, yersiz, hukuki mesnetten yoksun olduğunu ve hüküm kurmaya elverişli bulunmadığını, müvekkilinin uzun yıllardır kullanmak suretiyle ayırt edici nitelik kazandırdığı ve tanıttığı dava konusu başvurunun tescilinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun yalnızca kırmızı rengin bir tonundan ibaret olduğu, her ne kadar 6769 sayılı SMK’nın 4. maddesi uyarınca renklerin de tek başına marka olmaları mümkün ise de bunun için bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin, diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlamaya elverişli olmalarının gerektiği, ayırt edici niteliği bulunmayan ve ilgili sektördeki diğer teşebbüsler tarafından da kullanılan renklerin, marka olarak bir işletmenin tekeline verilemeyeceği, dava konusu başvuruyu oluşturan rengin de ayırt edicilik kazanmadığı ve başvuru kapsamında yer alan bankacılık sektöründe, davacıdan başka teşebbüsler tarafından da yoğun biçimde kullanıldığı, dolayısıyla dava konusu başvurunun ayırt edici olmadığı ve başvurunun reddine ilişkin Kurum kararının yerinde bulunduğu, öte yandan bu renge kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığının da ispat edilemediği ve SMK’nın 5/2 maddesi koşullarının oluşmadığı, esasen dava konusu başvurunun marka olup olamayacağının hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek olması nedeniyle davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022
….