Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/726 E. 2022/68 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/04/2019 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilin … markası ile işlettiği mağazalarında, kendi ürettiği ürünleri pek çok markanın yanısıra … ibareli seri markalar altında sattığını, bu kapsamda 2016/102139 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, davalı Şirketin ise “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, … tarafından davalı Şirket itirazının kabul edilerek başvurularının reddine karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, benzerlik incelemesinde sözcüklerin ilk hecelerine/ilk seslerine dikkat edilmesi gerektiğini, müvekkili markasının ana unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markalarının farklı geometrik biçim, yazım stili ve renk unsurları taşıdığını, “… …” ve “… …” biçiminde duyulacak olan markaların işitsel olarak da karıştırılmayacağını, tüketicilerin “…” ibaresinin bir peynir türü olduğunu düşüneceğini ve kavramsal olarak markaları karıştırmayacağını, “…” ibaresinin başlı başına ayırt ediciliğinin olmadığını, müvekkilinin 2016/10229 sayılı “… …” ibareli markanın da sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-9474 sayılı kararının iptaline, marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, 50 yıldır……reten müvekkili Şirketin 04.02.2015 tarihinden bu yana reklam ve yatırımlarla ürettiği küçük peynir topları biçimindeki peynir emtiası için “…” markasına bariz bir ayırt edicilik kazandırdığını, bu ibareyi baskın unsur olarak içeren davacı başvurusunun, müvekkili markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, “…” ibaresinin çatı/şemsiye marka olduğu için arka planda bırakılarak inceleme yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “… …” ibareli marka başvurusuyla davalının “…” ibareli markaları arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davalı markasındaki asli ayırt edici unsuru oluşturan “…” şeklindeki ibarenin, davacı markasında da ana unsurlardan biri olarak aynen yer aldığı, ortalama tüketici kesiminde başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağ olduğu algısının oluşabileceği, bu açılardan taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacının önceki markalarında “…” ibaresi geçmediği gibi 2016/10229 sayılı “… …” ibareli marka yönünden de çekişmesiz uzun süreli kullanım şartı kanıtlanmadığından davacının müktesep hak müessesesinden de yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, yerel mahkeme tarafından denetime elverişliliği bulunmayan bilirkişi raporu göz önünde bulundurularak karar verildiğini, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların da karşılanmadığını, müvekkilinin “…” ibareli seri markalarının bulunduğunu, dava konusu başvurunun asli unsurunun da bu ibareden oluştuğunu, müvekkili başvurusu ile davalı markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik olmadığını, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin başlı başına ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …+şekil” ibareli dava konusu başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin bulunduğu, zira davalı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanıldığı, bu ibarenin dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 29. sınıf mallar yönünden ayırt ediciliğe de sahip olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11 E., 2016/778 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi iltibas değerlendirmesi, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümleneceğinden, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.