Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/725 E. 2022/122 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 04/12/2019 tarih ve 2018/223 E. – 2019/440 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili adına tescilli 2010/54501 ve 2015/72930 sayılı “… …+şekil” ibareli markaların bulunduğunu, davalının ise 2017/68505 sayılı “… … … …+şekil” ibareli markayı adına tescil ettirdiğini, müvekkili markaları ile davalı markası arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, her iki tarafın markalarının asli unsurlarının “… …” olduğunu, davalı markasının, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, emsal mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu ileri sürerek, 2017/68505 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili markasındaki “…” ibaresinin, sağlık hizmeti faaliyetinde bulunulan coğrafi bölgeyi ifade ettiğini, müvekkili markasının asli unsurunun “…” ibaresi ile birlikte kırmızı renkli kalp şeklinin içerisine yerleştirilen maki renkli “y” ve “h” haflerinden oluşturulan grafik olduğunu, müvekkili markasının davacı markalarını çağrıştırmadığını ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “şekil+… … … …” ibareli markası ile davacının “şekil+ … … … …” ve “şekil+… … …” ibareli markaları arasında hizmet benzerliği oluşsa da, davalının markasının asli unsurunun “…” ibaresi olması ve markadaki “…” ve “…” kelimelerinin, markanın tescil edildiği hizmetleri niteleyen tali/yardımcı unsur niteliği taşımaları ve yine “…” ibaresinin coğrafi ad veya tali unsur olarak markada yer alması dikkate alındığında, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde dava konusu markadaki işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulan markalar algısı oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden hükümsüzlük koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkiline ait markaların benzer işitsel ve görsel unsurlar barındırdıklarını, ayrıca aynı hizmet koluna ilişkin olduklarını, dolayısıyla markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin bir ilçe adı olmakla birlikte … ilçesinin sağlık hizmetleriyle meşhur bir ilçe olmadığından bu ibarenin ayırt edici nitelik taşıdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… … … …+şekil” ibareli dava konusu marka ile davacının “… … …+şekil” ibareli markaları arasında, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ve “…” ibarelerinin, sunulan hizmeti gösteren ibareler oldukları ve ayırt ediciliğe katkılarının bulunmadığı, yine markalarda ortak olarak bulunan “…” ibaresinin ise bir ilçenin adı olup, kimsenin tekeline verilemeyeceği, dava konusu markadaki “…” ibaresinin ayırt ediciliği sağladığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.12.2019 tarih, 2018/3170 E., 2019/7796 K. sayılı ilamında da, aynı gerekçelerle davacı markalarıyla “… …” ibareli marka arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığının açıklandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022