Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/714 E. 2022/22 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/02/2020 tarih ve 2018/388 E. – 2020/25 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili tarafından …. sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, marka kapsamında 3. sınıftaki “…..” mallarının yer aldığını, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilerek 3. sınıftaki “…” emtiasının başvuru kapsamından çıkarıldığını, müvekkilinin bu karara yaptığı itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kısmen reddedilen markasının 25 yıldır kullanıldığını, bu markanın şimdi de “…” emtiası için tescilini istediklerini, asetonun, müvekkili markaların önceden beri tescilli olduğu malların bir yan ürünü olduğunu, müvekkili başvurusu ile davalının kısmi redde mesnet alınan markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, nitekim taraf markalarını taşıyan ürünlerin yıllardır karıştırılmadan piyasada var olduklarını, müvekkili markalarının “…..” ürünlerinde Türkiye çapında yüksek tanınmışlığa sahip bulunduklarını, marka başvurusunun kısmen reddedildiği … emtiasının, tırnaktaki ojelerin çıkartılması için pamukla birlikte kullanılan bir yan ürün olduğunu, … ve pamuk emtialarının ilişkisinin olmazsa olmaz seviyesinde bulunduğunu, pamuk üreten bir firmanın şimdi de … üretmeye başlamasının son derece doğal olduğunu, davalının kısmi redde mesnet alınan markalarının hiçbirinin emtia listesinde asetonun yer almadığını, … tüketicisi olan kadınların ortalama seviyenin üstünde dikkate sahip bir tüketici kitlesi olduğunu, davalının kısmi redde mesnet alınan markalarının, tescilli oldukları emtianın bir kısmında kullanılmadıklarını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-6283 sayılı kararının iptaline ve dava konusu başvurunun “…” emtiası açısından da tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” markasını 1925 yılından beri tüm dünyada kullandığını, bu markanın 1987 yılından beri de Türkiye’de tescil ile koruma altına alındığını, karşılaştırılan markaların baskın unsurunun aynı olduğunu, markalarda “…” ibaresinin baskın şekilde ve birebir olarak yer aldığını, bu nedenle de markaların hem görsel hem işitsel açıdan benzer bulunduğunu, ayrıca müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, bu nedenle de davacının markasını tescil edilmesi halinde tanınmış “…” markasının itibarından haksız olarak yararlanacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “… … güzellliği+şekil” ibareli marka başvurusuyla davalı firmanın “…” ibareli markaları arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki taraf markasında “…” ibaresinin baskın olarak öne çıktığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davalı firmanın markası arasında idari ve ekonomik anlamda birbirine bağlı işletmelere ait marka algısı oluşabileceği, bu nedenlerle taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu, müktesep hak iddiası açısından ise davacının 2004/18061 numaralı tescilli markasının kapsamında … emtiası bulunmadığı, dava konusu başvuruda ise asetonun yer aldığı, kapsam genişletildiğinden müktesep hak koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemenin çelişkiler içeren bilirkişi raporuna yönelik itirazlarını değerlendirmemesinin ve bu rapora itibar etmesinin hukuken hatalı olduğunu, müvekkilinin 25 yıldan uzun süredir kullandığı, tanınmışlık kazandırılmış pamuk ürünlerindeki “… … güzellliği+şekil” markasının, birlikte kullanılan ürün olarak kabul edilen … ürünü için tescil edilmek istenmesindeki makuliyet ve iyi niyetin mahkemece görülmemesinin anlaşılabilir olmadığı gibi hukuki de bulunmadığını, markanın sadece şekli incelemesi yahut sadece müktesep hak incelemesi değil tüm olaylar birlikte değerlendirildiğinde hiçbir şartta ve şekilde davalı firmanın sadece “…” ibareli, … ürününde kullanılmayan ve tescili de bulunmayan markasıyla karıştırma ihtimali bulunmadığının kolayca görülebileceğini, davalı firmanın … sayılı “…” ibareli markalarının tescil edildiği malların arasında “…” ürününün yer almıyor olmasına rağmen raporda hatalı yorumlarla sanki bu ürünü kapsıyor gibi kanaat oluşturulduğunu, markanın tescilli olduğu sınıfın içeriği yazmıyorsa bunun geniş değil dar yorumlanması ve o markanın kullanıldığı ürünlere bakılması gerektiğini, bu takdirde de davalı firmanın bu markasıyla sadece sabun ve sıvı sabun üretimi yaptığından markanın kullanılmadığı bir emtianın, dayanağı belirtilmeden tüm sınıfı kapsıyor yorumunun hakkaniyetli olmadığını, üstelik müvekkiline ait aynı renk ve şekille tescilli markaların bir kısmının 3. ve 5. sınıflarda tescilli olup davalı firma markalarıyla bugüne kadar sorunsuz yaşadıklarını, yine ….. sayılı davalı markasının tescilinde yer alan “tırnak cilaları” ile asetonun benzer kabul edilmesinin de anlaşılabilir olmadığını, zira tırnak cilasının, tırnağa sürülen ve kalıcı olarak tırnağı koruması için kullanılan kozmetik ürünüyken, asetonun tırnağa sürülen oje vb. makyaj malzemelerinin çıkarılmasında pamukla kullanılan temizleyici bir ürün olduğunu, kozmetik ürünlerinin bir yönüyle sağlığı ilgilendiren ürünler olması, çok fazla markanın bulunması ve tüketici kitlesinin özellikle kadınlardan oluşması gibi etkenler birlikte değerlendirildiğinde tüketici kitlesinin marketten herhangi bir ürün alan tüketici olmadığını, müvekkilinin önceki markaları nedeniyle … ürünü yönünden dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, zira … ve pamuk ikilisinin birbirini tamamlayıcı ve aynı ihtiyacı giderici olmadığının söylenemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının redde mesnet markalarını oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, bu itibarla marka işaretleri arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, markaların tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin ilişkilendirilebilecek olup olmadıklarının değerlendirilmesinde özellikle; her iki grup malların aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, aynı mağazada ve aynı raflarda satışa sunulup sunulmadıkları, ham madde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları hususlarının bir bütün olarak ve ortalama tüketici kitlesinin özellikleri ve genel bakış açısı dikkate alınarak belirlenmesinin gerektiği (Yargıtay 11. HD’nin 2017/759 E., 2018/6323 K. sayılı ilamı), buna göre davalı Şirketin redde mesnet markalarının kapsamında yer alan mallarla, dava konusu başvurunun kapsamından çıkarılan … malı arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerliğin bulunduğu, zira davalı markalarının kapsamında yer alan “makyaj ve makyaj temizleme ürünleri, kozmetik ürünleri” ile dava konusu başvurudan çıkarılan asetonun, aynı tüketici kitlesine hitap eden, aynı dağıtım yollarına sahip, aynı mağazada ve aynı raflarda satışa sunulan birbirlerini tamamlayıcı ürünler oldukları, bu nedenle emtia benzerliğine ilişkin koşulun da gerçekleştiği, dava konusu başvurunun yapıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK hükümleri kapsamında kullanmama definin bulunmadığı, buna ilişkin davacı istinafının yerinde olmadığı, her ne kadar davacı tarafça, önceki markalarından kaynaklı olarak dava konusu başvuru üzerinde müktesep haklarının bulunduğu ileri sürülmüş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.11.2008 tarih, 2008/11505 E.-12839 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek, markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulünün mümkün olduğu, davacının önceki markalarının kapsamında ise … ürününün bulunmadığı, davacının pamuk mallarında tescilli markasının ise … ürünü yönünden davacıya müktesep hak sağlamayacağı, dolayısıyla davacının müktesep hakka ilişkin istinafının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/01/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022