Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/71 E. 2021/1165 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/09/2019 tarih ve… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin … markasıyla 73 yıl önce başlayan ticari faaliyetlerinin bugün yurt içinde ve dışında tescilli yaklaşık 10.000 markası ile gıda sektöründe sürdüğünü, bu tescilli markaları arasında bulunan “…” markasının da 29, 30 ve 32. sınıflarda yer alan mallar için tescilli olduğunu, davalı gerçek kişinin ise … ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce…, sonrasında ise … tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak yüksek düzeyli benzerlik bulunduğunu, markaların aynı mallar üzerinde kullanılacağını, “…” markasının tanınmış bir marka olduğunu, taraf markalarının gıda sektöründe kullanılacağını ve gıda sektöründeki pek çok alıcının markaları ayırt edebilme kabiliyetinin zayıf bulunduğunu, bu sektörde bir işaret ile karşılaşan tüketicinin bu işaretin tanınmış markanın sadece bir unsurunu içermesi halinde dahi markalar arasında düşünsel bir bağlantı kuracağını, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ….. sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “…..” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeler tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısının da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediği gibi davacının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususları da kanıtlanmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, görsel, işitsel ve genel görünüm itibariyle ayırt edilemeyecek derecede benzer olan markaların, tüketicilerce karıştırılacağını, marka kapsamlarındaki 29,30. ve 32. malların da aynı/benzer olduklarını, dava konusu başvurunun, müvekkili markalarının yeni bir versiyonu izlenimi yarattığını, öte yandan müvekkili markasının tanınmış olması nedeniyle bu kapsamda da korunmasının gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, parça, tane anlamlarına geldiği ve bu anlamı itibariyle ayırt ediciliğinin düşük olduğu, bu kelime dışında markalarda yer alan “…” ve “…” ibareleri arasında bir benzerlik bulunmadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/09/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2021
Başkan

Üye

Üye

Katip