Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2019
NUMARASI ……
DAVA : YİDK Marka Kararı İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/12/2019 tarih ve 2018/384 E. – 2019/596 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı asıl ve birleşen davalarda, müvekkilinin 2017/6162 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin……. ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın, 2018-M-6162 sayılı YİDK kararı ile kabul edilerek, başvurunun reddine karar verildiğini, oysa “…” başvurusunun bileşke marka olduğunu, redde mesnet markalar ile arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “…” ve “… …..” ibareli markaların geniş halk kitlesi nezdinde bilinirliğinin olmadığını, tüketici nezdinde bilinirliği olmayan bir markanın, başka bir markayla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, davalı … …. kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili markaları ile davacı başvurusunun karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzer olduğunu, mal ve hizmet sınıflarınında aynı/aynı tür/benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 25 ve 35. sınıftaki malların ve hizmetlerin, redde dayanak marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer oldukları, tarafların markalarının şekil unsurunu içermediği, markalarda “…” ibaresinin ortak unsur olarak yer aldığı, bu ibarenin İngilizce’de “… familyasından olup büyük sahra’da yaşayan bir antilop” olduğu ve nesli tükenme riskiyle karşı karşıyla bulunduğu, çok yaygın bilmen bir hayvan türü olmadığı, dolayısıyla tüketicinin algısının markalarda ortak unsur olan “…” ibaresi üzerinde olacağı, markalar arasında, marka işaretleri bakımından görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece davalıların ikinci cevap dilekçesi vermesi ile ilgili süreç dahi başlatılmaksızın, usulüne uygun şekilde ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama duruşmaları yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tarafların markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen davalar, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 137. maddesi uyarınca, “(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. (2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.”
Mahkemece ön inceleme aşamasından sonra, başkaca bir tahkikat yapılmasına gerek olmadığı görülürse, yani mevcut dosya içeriği ile usul ya da esas bakımından bir karar vermek mümkünse, nihai bir kararla davayı sona erdirebilir. (HMK. 138, 142. maddeler). Esasen ön inceleme aşamasında karar verilebilen usulü sorunların tahkikata bırakılmaması ve ön inceleme aşamasında karara bağlanması gerekir. Ayrıca maddi hukuka ilişkin olmakla birlikte süreler bakımından da karar verilebilen durumlarda, kural olarak kararın tahkikata başlanmadan verilmesi gerekir. Yine taraflar ön inceleme aşamasında sulh ya da arabuluculuk yoluyla anlaşmışlarsa da yine tahkikat yapılamayacaktır. Ancak her halükarda mahkemece ön inceleme aşaması tamamlanmalı, uyuşmazlık noktaları tespit edilmeli, taraflar sulh olmuyorsa hakim işin esasına girip karar vermelidir. Ön inceleme duruşması yapılmadan bir dava yürütülemez, ancak ihtiyaç yoksa tahkikat yapılmayabilir. Tek dikkat edilmesi gereken, bu kesitler aynı duruşmada yapılırsa mutlaka her birinin gereklerinin yerine getirilmesidir (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuk, 15.Bası, Cilt:2, s:1335, 1336).
Somut uyuşmazlıkta ise mahkemece birleşen davada ön inceleme duruşması yapılmadan, 19.11.2019 tarihinde birleştirme kararı verilmiştir. Dolayısıyla mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, ön inceleme duruşması yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca mahkemece asıl dava ile birleştikten sonra, davalı şirket vekilinin sunduğu cevap dilekçesine karşı davacı vekilinin verdiği cevap dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmemiş, dolayısıyla dilekçeler teatisi aşaması da tamamlanmamıştır.
Bu durum karşısında mahkemece dilekçeler teatisi aşaması tamamlanmadan yargılamanın bitirilip karar verilmesi dahi usule aykırı olmuş, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/12/2019 tarih ve 2018/384 E. – 2019/596 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/02/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
….
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.