Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/690 E. 2022/111 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/02/2019 tarih ve 2018/87 E. – 2019/50 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…+şekil” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, …. kod numarasını alan başvurunun, YİDK’nun… sayılı kararı ile 2015/85372 numaralı ve “…” ibareli markaya benzer olduğundan bahisle 6769 sayılı SMK madde 5/1-ç bendi uyarınca kısmen reddettiğini, oysa müvekkilinin 1990 yılında kurulduğu tarihten bu yana “…+ŞEKİL” markasını kullandığını, markasının … nezdinde de …. no ile tescilli olduğunu, davalı Kurum nezdinde de 2009/64107 sayılı “…..” ve 2012/71265 sayılı …., 98/017108 sayılı “…+ŞEKİL” markalarının bulunduğunu, “…” ve türevleri markaların gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalı adına her nasılsa tescil edilen “…” markası ile davacının itibar kaybettiğini, maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, redde mesnet davalı markasının tescilli olduğu sınıflarda faaliyetinin bulunmadığını, bu sınıflarda tescilinin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı… Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı …, davacının 12, 38, 41. sınıflar dışındaki sınıflar bakımından ödeme yapmayarak markasını müddet bıraktığını, halen 45. sınıf üzerinden hak iddia ettiğini, markanın kullanılmadığı iddialarının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamından çıkarılan redde mesnet mal/hizmetlerin tamamının, davalı markası ile aynı/aynı tür olduğu, hem davacı markasının hem de itiraza mesnet markalarda esas unsurun “…” ibaresi olduğu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğu, davacının kazanılmış hak iddiasına konu önceki tarihli markalarının, 03.12.2009 tarihli 16, 35, 41. sınıfta tescilli 2009/64107 sayılı “…” ibareli; 04.03.2010 tarihli 39 sınıfta tescilli….” ibareli; 14.08.2012 tarihli 16, 35, 41.sınıfta tescilli “…” ibareli 2012/71215 sayılı; 01.12.1998 tarihli 39.sınıfta tescilli 204219 sayılı “…+şekil” ibareli markalardan oluştuğu, davacının önceki tarihli markalarının taraflar arasında çekişme konusu olmadığı, davacının “…+şekil” markasının dava konusu marka işareti gibi aynı şekil ve yazım karakteri ile oluşturulduğu, benzer renklerin kullanıldığı, bu anlamda önceki tarihli markanın asli unsurunun, işbu dava konusu markada da korunduğu, ancak anılan markanın tescilli olduğu 39. sınıf hizmetlerin, davacının işbu dava konusu marka başvurusu kapsamında bulunmadığından, yani önceki tescilin koruma kapsamının, işbu dava konusu markada genişletildiğinden, davacının önceki tarihli “…+ŞEKİL” markasına dayalı bir kazanılmış hakkının bulunmadığı, davacının önceki tarihli diğer markalarında da birbirinden farklı yazı stillerinin ve ilave kelime unsurlarının kullanıldığı, dolayısıyla davacının önceki tarihli markalarının, dava konusu başvuru markası bakımından kazanılmış hak teşkil etmediği, davacının kötü niyet, tanınmışlık, gerçek hak sahipliği iddialarının da somut olaya etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” markasının gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, haksız ve kötüniyetli şekilde tescil edilen davalı …’a ait markanın, işbu davanın ret sebebi olarak gerekçe gösterilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından, davalı … aleyhine ikame edilen, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/501 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan markanın hükümsüzlüğü konulu dava dosyasının akıbetinin, işbu davayı ilgilendirdiğinden ve sonucunu etkileyebileceğinden, anılan dava dosyasının bekletici mesele yapılması taleplerinin reddinin de hatalı olduğunu, davalının dava konusu markasını tescil ettirdiği sınıflarda faaliyetinin bulunmadığının, davalı yanın da kabulünde olup, davalının müvekkiline ait markayı işbu sınıflarda tescilinin tamamen kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin önceki markalarına dayalı kazanılmış hakkının bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetlerin tamamının, davalının redde mesnet markası ile aynı tür olduğu, ibareler yönünden de taraf markaları arasında SMK 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü için davacı tarafça, dava konusu YİDK kararı tarihinden sonra açılan Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/501 Esas sayılı dava dosyasının akıbetinin, işbu davada bekletici mesele yapılmasının mümkün olmadığı, redde mesnet markanın kullanılmadığı iddiasının ise SMK’nın 19/2. maddesi uyarınca, aynı Yasanın 5/1-ç maddesine dayalı uyuşmazlıklarda ileri sürülemeyeceği, davacının kazanılmış hak iddiasına konu…. sayılı markalarının esas unsurlarının, işbu dava konusu başvurudan farklı olduğu, 204219 sayılı markanın tescilli bulunduğu 39. sınıf hizmetlerin ise, davacının işbu dava konusu marka başvurusu kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla davacının önceki tarihli markalarına dayalı bir kazanılmış hakkının olmadığı, her ne kadar SMK 5/1-ç maddesine dayalı uyuşmazlıklarda, redde mesnet marka sahibinin davalı olarak gösterilmesi mümkün bulunmadığından, davalı … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddi gerekirken, mahkemece anılan davalı yönünden de işin esasının incelenerek, davanın esastan reddine karar verilmesi doğru değilse de, ilk derece mahkemesi kararının sadece davacı tarafça istinaf edilmesi sebebiyle, mahkemece yapılan bu yanlışlığın, kararın kaldırılması nedeni yapılamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2022