Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/688 E. 2022/112 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/02/2020 tarih ve 2019/319 E. – 2020/93 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/74682 sayılı “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin 2013/09291 sayılı ve….” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın, 2019-M-4274 sayılı YİDK kararı ile kabul edilerek, başvurularının reddine karar verildiğini, oysa müvekkili şirketin Antalya ilinde “…” markalı ürünleri ile dondurma sektöründe faaliyet gösteren, belli bir ticari itibar kazanmış işletmenin sahibi olduğunu, müvekkili şirketin tescil ettirmek istediği markasını uzun süredir bu şekilde kullandığını ve bu markaya ciddi yatırımlar yaptığını, davalı markasının tescilli olduğu tüm emtialar açısından kullanılmasının mümkün olmadığını, zaten davalı firmanın dondurma üretimi yapmadığını, ayrıca davalı firmanın işletmesinin Bingöl Merkezde faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla tarafların farklı bölgelerde ticaret yaptıklarını, taraf markalarının birbirlerine görsel, işitsel ve logo anlamında benzemediklerini, markalardaki sadece logolara bakıldığında bile tarafların farklı sektörlerde faaliyet gösterdiklerinin anlaşılmasının mümkün olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket temsilcisi savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 30. sınıf malların, redde dayanak marka kapsamındaki mallarla aynı tür oldukları, başvurunun standart karekterle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın standart karekterle yazılı “… …+şekil” ibaresinden oluştuğu, taraf markalarının her ikisinin de birden fazla kelime ve şekil unsurlarından oluşmuş karma markalar olduğu, bu markalarda “…” ibaresinin tek başına “esas unsur” olarak ele alınmasının, markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajı açısından mümkün görülmediği, markalarda yer alan diğer kelime, şekil, renk ve kompozisyon unsurlarının, markaların bütünü içinde göz ardı edilebilir niteliğe soktuğunun söylenmesinin mümkün olmadığı, hem markaların kelime ve harf sayılarının, hem de okunuşlarının birbirinden son derece farklı olduğu, taraf markalarında “…” ve ….” ibarelerinin mevcut olmasının, markaları görsel/duyusal/anlamsal açılardan karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzer kılmadığı, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’nun 2019-M-4274 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tescili talep edilen markanın mal ve hizmet listesinde bulunan 30. sınıf malların bir kısmının redde mesnet markada da aynen yer aldığını, başvuru konusu markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile redde mesnet markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi arasında, kelimelerin sonunda bulunan “…..” harfinden kaynaklı farklılık bulunmasının, iltibası kaldıracak nitelikte olmadığını, tarafların markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların faaliyet alanlarının benzer olduğunun mahkemenin de kabulünde bulunduğunu, “…” ve “…” ibareleri arasında da ciddi bir benzerlik olduğunu ve benzer düzeyde algı yarattığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden ise davalı şirket adına ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuran …’ın istinaf dilekçesinin, Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesine 30.06.2020 tarihinde fiilen sunulduğu ve 2020/923 numarasının verildiği, dolayısıyla istinaf isteminin 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca süresinde olduğu görülmüş, Ahmet Alkın’ın ise davalı şirketin münferiden temsile yetkili müdürü olan Muhittin Kalkan tarafından düzenlenen 30.07.2020 tarihli genel vekaletname ile davalı şirket adına iş takibine yetkili kılındığı anlaşılmıştır.
Oysa 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35/1. maddesine göre mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer yargı organları huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etme ve savunma yetkisi sadece baroda yazılı avukatlara aittir.
Gerek TTK.’nun limited şirketlere ilişkin idare ve temsil yetkisi kurallarına, gerekse Avukatlık Kanunu hükümlerine göre, davalı limited şirketi mahkemeler huzurunda avukat veya müdürü olmayan bir kişi tarafından bu şekilde temsil ve ilzam edilebilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla davalı şirket adına Avukatlık Kanunu’nun 35/1 maddesine göre adli işlemleri yapma yetkisi olmayan … tarafından yapılan 30.06.2020 havale tarihli istinaf istemi geçersizdir. Yargıtay 11. H.D.’nin uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 11. H.D.’nin
10.09.2014 tarih ve 2014/9515 E.- 2014/13511 K., 24.12.2012 tarih ve 2011/12473 E.- 2012/21547 K., 23.12.2009 tarih ve 2009/11595 E.- 2009/13146 K.).
Bu durum karşısında ortada usulüne uygun bir istinaf istemi bulunmadığından, davalı şirket adına yapılan …’ın 30.06.2020 tarihli istinaf isteminin, HMK’nın 352/1-ç. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların markalarının kapsamlarında bulunan 30. sınıf mallar aynı ise de, davacının dava konusu başvurusunun standart harflerle yazılmış “…+şekil” ibaresinden oluşurken, itiraza dayanak markanın “… …+şekil” ibaresinden oluştuğu, özellikle davalı markasında yer alan şekil ve kompozisyon unsurlarının, taraf markalarını benzer kılmaktan uzaklaştırdığı, bu durum karşısında davalı markasında “…” ibaresinin tek başına “…..” olarak ele alınmasının ve bu nedenle taraf markalarının benzer kabul edilmesinin, markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığı vurgulayan imajı açısından mümkün görülmediği, markalarda yer alan diğer kelime, şekil, renk ve kompozisyon unsurlarının, markaların bütünü içinde göz ardı edilebilir nitelikte olmadığı, hem markaların kelime ve harf sayılarının, hem de okunuşlarının birbirinden son derece farklı olduğu, dolayısıyla somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında markalar arasında ibareler yönünden, ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … … adına … tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinin, HMK’nın 352/1-ç. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Davalı …. Kurumundan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/02/2022