Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/686 E. 2022/208 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/05/2019 tarih ve 2018/292 E. – 2019/261 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2017/02317 sayılı “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin başvurusuna karşı … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş. tarafından itiraz edildiğini,… tarafından itirazların reddedildiğini, ancak YİDK tarafından 24.05.2018 tarihinde verilen….numaralı karar ile … A.Ş’nin itirazının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-b ve c hükümleri gerekçe gösterilerek kabul edildiğini ve müvekkilinin başvurusunun reddedildiğini, oysa “…” ülkemizde hemen hemen herkesçe bilinen bir video paylaşım ve video TV platformu olduğunu, müvekkili tarafından 11 yıl önce başvurusu yapılmak suretiyle tescilli bir marka olarak da yıllardan beri kullanıldığını, “…” markasının 2007/07106 tescil numarasıyla 13.02.2007 tarihinden itibaren müvekkil adına 38. ve 41. sınıflarda koruma altında bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı…. vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davaya konu markanın “…” ve “TV” kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu, “TV” kelimesinin ortalama tüketici nezdinde hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, “…” kelimesinin ise tüm ürün ve hizmetler bakımından herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, marka vasfını haiz olmadığını, itiraza konu markanın bütünsel olarak da hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, 2017/02317 numaralı ibareli başvurusunun SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c bendleri kapsamında ayırt edici özelliğinin bulunduğu ve dolayısıyla marka olma özelliğini haiz olduğu, dava konusu 2017/02317 numaralı ibareli marka başvurusunun davacı şirket tarafından etkin ve yoğun bir şekilde kullanıldığının dosya kapsamında yer alan deliller ile ispatlanamadığı, dolayısıyla somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 5/2. maddesinin uygulama alanın bulunmadığı, davacı şirketin önceki tarihli “…” ibareli marka tescili nedeniyle reddedilen 38. sınıfta yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.” hizmetleri yönünden müktesep hak sahibi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’nun 2018-M-4198 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvurunun asıl unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, ortalama tüketiciler tarafından doğrudan doğruya “… teknolojiye sahip tv sistemleri” olarak algılanacağını, başvurudaki şekil unsurunun da bu algıyı destekleyeceğini, bu haliyle başvuru konusu ibarenin, kapsamındaki mal ve hizmetler ile ilgili olarak, somut ve soyut ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davacının anılan ibare üzerinde 6769 sayılı SMK’nın 5/2. maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığını ispatlayan bir delil sunamadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “… + ŞEKİL” ibaresinin, tescili istenen mal ve hizmet sınıfları bakımından ayırt edicilikten yoksun bulunduğunu, marka olarak tescil edilebilir bir işaret olmadığını, dolayısıyla başvurunun tescilinin 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve c bendi uyarınca mümkün bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin kazanılmış hak oluşturduğunu kabul ettiği 2007/07106 başvuru numaralı markanın, “…” ibaresinden, dava konusu başvurunun ise “… + ŞEKİL” ibaresinin bütününden oluştuğunu, dolayısıyla davacının önceki markası ile dava konusu ibare arasında benzerlik bulunmadığını ve davacı tarafın “…+ ŞEKİL” ibaresi üzerinde müktesep hak sahibi olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin başvuru markasının başvuru tarihinden çok önceki tarihlerden itibaren kullanılmaya başlandığını, müvekkilinin markası ile yayın yapan TV kanalıyla özdeşleştiğini, bu hususta yayıncı kuruluşlardan ve ….. gelen cevabi yazıların, video ve arşiv görüntülerinin dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin markasının kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanma şartlarını taşımadığına ilişkin mahkeme kararının hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak, müvekkilinin markasının kullanım yoluyla ayırt edicilik kazanmadığı değerlendirilmesi yönünden kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE: Dava, YİDK marka kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan ve aralarında üniversitelerin iletişim fakültesinden öğretim üyesinin de bulunduğu uzman bilirkişi heyeti tarafından, “…” ibaresinin bir bütün olarak, teknolojik açıdan özellikleri arttırılmış olan televizyonların ve bu televizyon konseptinin adı olduğunun, bir televizyon türünün adı olduğu için de tescili talep edilen 38. sınıf hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve c bentleri uyarınca ayırt edicilik niteliğine sahip, marka olarak tescil edilebilir bir işaret olduğunun bildirildiği, bu durum karşısında somut uyuşmazlık yönünden davacının anılan ibareye kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıp kazandırmadığının veya önceki markalarına dayalı kazanılmış hakkının bulunup bulunmadığının sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/02/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.