Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/68 E. 2021/1209 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabet Tespiti,
Önlenmesi, Kaldırılması, Maddi-Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/09/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin sahibi bulunduğu “…” markasının, Türkiye ve dünyada tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin kullanım hakkını üçüncü kişilere vermediğini, dolayısıyla ibarenin üçüncü kişilerce kullanımının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalının ise mağazasının dış ön cephesinde ve mağazada satılan ürünler üzerinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun biçimde “…….” ibaresini kullandığını, bu durumun mahkeme eliyle yapılan delil tespiti ile belirlendiğini, davalı tarafça kullanılan ibarenin, müvekkili ile hiçbir bağlantısı bulunmayan bir İtalyan firmasının ticaret unvanı olduğunu, belirtilen firma ile müvekkili arasında yurt içinde ve yurt dışında marka ihlalinden kaynaklanan davalar bulunduğunu, davalının söz konusu ibareyi markasal olarak kullandığını ve bu durumun müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalının “…” ibaresini kullanmak suretiyle müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız fayda sağladığını ve müvekkilinin itibarını zedelediğini ileri sürerek, 20.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, 100.000,00 TL itibar tazminatının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalıya ait “…” ibaresini içeren tüm ürün ve diğer materyallerin imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 29/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 244.946,20 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, “……. isimli dava dışı şirket adına Türkiye ve farklı ülkelerde tescilli markayı taşıyan ürünleri satışa sunduğunu, bu markaları taşıyan ürünleri satışa sunma yetkisini de marka sahibi şirketin lisansörü ile yaptıkları distribütörlük anlaşmasından aldığını, kullanılan markaların davacıya ait olmadığını, ortada hukuka aykırı bir kullanımın bulunmadığını, davacı şirketin kullandığı markalarla müvekkili tarafından kullanılan markaların birbirinden farklı olduklarını, müvekkili kullanımında “…” ibaresinin bulunmadığını, “… 19.69 … … …” ibaresinin, müvekkilinin distribütörü olduğu şirketin ticaret unvanı olduğunu ve markasal kullanımın söz konusu olmadığını, müvekkilinin, dava dışı şirketin ticaret unvanının bir bütün olarak kullanımı dışında tek başına “…” şeklinde bir kullanımının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafın “…” ibareli 29/05/2007 tarihinde tescil edilen ….sayılı ve 13/12/2012 tarihinde tescil edilen …. sayılı markası olduğu, tespit ve dava tarihinde korumasının devam ettiği, yapılan delil tespiti sonrası sunulan bilirkişi raporunda, “iş yerinde kumaşların bir kısmının arka yüzeyindeki kullanımın, tespit isteyen taraf adına…..sayılı “…”, “…” ibareli markalar ile benzer olduğu,…. sayılı markaların kapsamında kumaş ve perakendecilik hizmetinin bulunduğu, bu nedenle aleyhine tespit istenen tarafça kumaş arka etiketi üzerinde kullanılan “… 19-69” ibaresinin, tespit isteyen taraf adına …. sayılı “…”, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali yaratabileceği, davalı tarafın “…… … …” ticaret unvanını işyeri vitrininde, tabelasında ve ürünleri üzerinde marka algısı yaratacak biçimde kullandığı ve davalı kullanımının ticaret unvanının olağan kullanımı ötesinde markasal kullanım olduğu, davacı tarafla, dava dışı “… …. … …” firması arasında 02/07/2012 İtalya’da imzalanmış bir uzlaşı tutanağı bulunsa da, bu tutanakta dava dışı firmanın ‘… 19.69 … … …” şeklindeki ticaret unvanının marka algısı yaratacak biçimde kullanımına davacı tarafça izin verildiğini gösterir herhangi bir ifadenin bulunmadığı, davacının ….sayılı “…”, “…” ibareli markaları ile davalının ‘… 19.69 … … …” ibaresini kullanımı arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu durumun davacının marka tescilinden kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, yoksun kalınan kazanç tutarının 244.946,20 TL olduğu, dosya kapsamında davalının dava konusu markayı kullanımı nedeniyle, davacının itibarının ne şekilde zarar gördüğünü gösteren belge ve bilgi bulunmadığından davacının itibar tazminatı talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu ve 15.000,00 TL manevi tazminatın uygun görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı taraf eyleminin davacı tarafa ait tescilli marka haklarına tecavüz oluşturduğunun ve haksız rekabette bulunulduğunun tespitine, marka hakkına tecavüz eyleminin ve haksız rekabetin durdurulmasına, marka tecavüz eyleminin kaldırılmasına, 244.964,20 TL maddi tazminatın (20.000,00 TL’si dava tarihinden, 224.964,20 TL’si ise ıslah tarihinden itibaren) hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı tarafça talep edilen itibar tazminat talebinin reddine, 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmün ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece takdir takdir edilen manevi tazminat miktarının somut olayın özellikleri dikkate alındığından oldukça düşük olduğunu, yine itibar tazminatı taleplerinin reddinin de doğru olmadığını, zira müvekkili ürünlerinin çok kaliteli olduklarını ve bu markanın davalı tarafından satılan kumaşlarda kullanılmasının müvekkili markasının itibarını zedelediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka hakkına tecavüzün durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ilk derece mahkemesince kurulan hükmün yalnızca davacı tarafça istinaf edildiği, buna göre istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık halleri hariç davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması gerektiği gibi kanun yoluna başvuran davacının aleyhine olacak biçimde karar verilmesinin de mümkün olmadığı, bu itibarla markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine ilişkin olarak ilk derece mahkemesince kurulan hükmün istinaf incelemesine konu yapılamayacağı, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK’nın 150/2. maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebileceği, somut olayda anılan madde koşullarının gerçekleştiğinin ispat edilemediği, diğer bir deyişle davacı markasının kötü şekilde kullanıldığına veya üretildiğine ya da bu şekilde üretilen ürünlerin uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürüldüğüne ilişkin bir delilin dosya kapsamında bulunmadığı, davalı tarafından satılan ve yukarıda belirtildiği gibi kötü şekilde üretildiği iddia ve ispat olunmayan kumaşlar üzerinde sırf davacı markasının kullanılmasının da itibar tazminatına hak kazandırmayacağı, bu nedenlerle itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacının, marka hakkının ihlali nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 149/1-ç maddesine dayalı olarak manevi tazminat talep hakkı mevcuttur. Özel durumlar göz önünde tutularak hükmedilecek manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut uyuşmazlıkta manevi tazminat koşullarının davacı yararına gerçekleştiği yönündeki ilk derece mahkemesi kabulünde bir isabetsizlik yok ise de mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının, davalının markasal kullanımının boyutu, marka hakkı tecavüze uğrayan davacının, piyasada oluşturduğu kalite algısı, yarattığı güven ve imajda meydana gelebilecek tahribat ile tarafların ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulduğunda somut olayın özelliklerine uygun olmadığı, daha fazla bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmış, açıklanan hususlar çerçevesinde 50.000,00 TL manevi tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bir miktar olduğu kabul edilmiş ve bu miktar Dairemizce hüküm altına alınmıştır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/09/2019 gün ve ….. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı taraf eyleminin davacı tarafa ait tescilli marka haklarına tecavüz oluşturduğunun ve haksız rekabette bulunulduğunun TESPİTİNE, marka hakkına tecavüz eyleminin ve haksız rekabetin DURDURULMASINA, markaya tecavüz eyleminin KALDIRILMASINA,
4-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 244.964,20 TL maddi tazminatın, 20.000,00 TL’sine dava tarihinden, 224.964,20 TL’sine ise ıslah tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça talep edilen itibar tazminat talebinin REDDİNE,
6-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
7-Karar özetinin Türkiye genelinde yayınlanan ve tirajı 100.000’in üzerinde olan bir gazetede masrafı sonradan davalı tarafça karşılanmak üzere bir kez İLAN edilmesine,

8-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 20.149,00 TL. nispi karar ve ilam harcından peşin harç olarak alınan 3.757,05 TL ile ıslah harcı olarak alınan 3.885,92 TL olmak üzere toplam 7.642,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.506,03 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre 20.647,84 TL, manevi tazminat yönünden ise iş bu karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.300,00 TL olmak üzere toplam 27.947,84 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, işbu karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre reddedilen manevi tazminat yönünden 7.300,00 TL, itibar tazminatı yönünden ise ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 10.750,00 TL (bu yönden ilk derece mahkemesince kurulan hükme yönelik bir istinaf itirazı ileri sürülmediğinden) olmak üzere toplam 18.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

11-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.950,00 TL bilirkişi ücreti, 166,00 TL tebligat ve posta masrafı, 615,70 TL D.İş tespit dosyasında yapılan masraf ile istinaf aşamasında yapılan 16,50 TL tebligat masrafından oluşan toplam 2.748,20 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.374,10 TL.’ye, peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 7.642,97 TL harç tutarı eklenerek toplam 9.017,07 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 60,00 TL tercüme ücreti ile istinaf aşamasında yapılan 37,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 97,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 48,55 TL.’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
13-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
14-Davacıdan peşin olarak alınan 4.439,54 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
15-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip