Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/673 E. 2022/1620 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/673
KARAR NO : 2022/1620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI : 2013/298 E. – 2019/454 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Tasarım Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/10/2019 tarih ve 2013/298 E. – 2019/454 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin… sayısı ile tasarım başvurusuna konu ettiği “…” tasarımının, müvekkilinin 2003 yllından beri tesciline sahip olduğu … sıra numaralı tasarım ve fiilen 2003 yılından beri satışını gerçekleştirdiği ürünler ile benzer bulunduğunu, her iki ürün arasındaki terk farkın, davalı şirketin davaya konu ambalaj üzerine istiridye deseni koyması olduğunu, bunun dışında tasarımlar arasında bir fark olmadığını, söz konusu tasarım ile ilgili olarak Bakırköy 1.FSHHM’nin 2013/17 D.iş sayılı dosya ile gerçekleştirilen tespit işlemleri neticesinde alınan bilirkişi raporunda da davalıya ait ürünün iltibasa sebebiyet vereceğinin tespit edildiğini, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2013/T-646 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, dava konusu tasarımların aynı amaca yönelik olduklarını ve alternatif özgürlüğünün kısıtlı bulunduğunu, ürünler üzerinde görsel olarak ve kullanıma ilişkin farkların korumayı hak eder nitelikte olduğunu, davacı şirket adına tescilli tasarım hakkında Bakırköy 2. FSHHM’de 2013/241 E sayısı ile hükümsüzlük davası açıldığını, müvekkilinin ürünü ile muhatap şirketin tescilli tasarımı arasında, sadece bilgilenmiş kullanıcı nezdinde değil, sıradan müşteriler tarafından dahi ayırt edilebilecek farkların mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu… numaralı tasarımın, itiraza ve işbu davaya mesnet olarak sunulan tasarımlar karşısında yeni ve ayırt edici olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi heyetinin davalının ürününün içe doğru oval olduğu, dış kapağında da oval bir yükseltinin sağlandığı, bu özelliğin ise müvekkilinin tasarımında bulunmadığı tespitlerinden hareketle benzerlik değerlendirmesi yapmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin tasarımıının gerek alt tabağının gerekse kapağının oval bir yüksekliğe sahip bulunduğunu ve bu şekilde 12 yıldır kullanıldığını, alttaki bu konkav yapı nedeniyle de üst üste istiflenebildiğini, buna rağmen hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda, müvekkili şirket tasarımında yer alan görselden, alt tablanın bir çıkıntıya sahip olup olmadığının anlaşılamadığının iddia edildiğini, müvekkiline ait 2003 tarihli söz konusu tasarımın ürün görsellerinin, dosyaya delil olarak ibraz edilmiş raporlarda görüldüğünü, dolayısıyla benzerlik değerlendirmesi yapan bilirkişi heyetinin, her iki tasarım arasındaki tek farkın istiridye deseninden kaynaklandığını açıkça ortaya koymak yerine, bu hali ile müvekkili aleyhine hüküm tesis edilmesinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca bilirkişilerce harcı alemlik bakımından herhangi bir incelemenin yapılmadığını ve eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi heyetinden harcıalemlik ile ilgili olarak kamuya sunulmuş bilgi, belge ve veri tabanlarından dayanakları ile görüş bildirilmesi istenilmişken, bu konuda hiç bir inceleme yapılmadığını, teknik zorunluluk ve seçenek özgürlüğü hususundaki itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi heyetinin küçük ayrıntılardaki farklılığı doğru bir şekilde tanımlamışken, iki ürünün birbirine benzemediğini söyleyebilmesinin hatalı olduğunu, yine dosyaya sunulan Bakırköy FSHHM’nin 2013/17 D. İş., Bakırköy 2. FSHHM’nin 2013/241 E., Bakırköy 1. FSHHM’nin 2013/127 E. sayılı dosyalarında yer alan bilirkişi raporları düşünüldüğünde, ortada büyük bir çelişkinin bulunduğunu, bu çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirkete ait 2017/03787 sıra sayılı tasarımın, 554 sayılı KHK’nin 3 vd. maddelerinde yazılı koruma koşullarına sahip bir tasarım olup olmadığı ve 554 sayılı KHK’nin 43/I-(a) ve (c) bentlerinde yazılı hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. YİDK kararının davacı vekiline 21.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, 18.12.2013 günü açılan davanın 60 günlük hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Bu çerçevede ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği gibi özellikle anılan tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir.
Ancak mahkemece alınan bilirkişi raporları ile dosyaya sunulan ve Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/241 Esas- 2015/74 Karar sayılı ve Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/17 D.iş sayılı dosyalarında alınan bilirkişi raporları arasında, davalı şirkete ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine sahip olup olmadığı konusunda açık çelişki bulunduğundan ve davalı tasarımının mutlak yenilik kriterini taşıyıp taşımadığı konusunda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadığından ve bu konularda inceleme yapılması gerekli görüldüğünden, Dairemizce inceleme aşamasının duruşmalı olarak yapılmasına ve öncelikle Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/241 Esas- 2015/74 Karar sayılı dosyasında incelenen ve davacının … sayılı tasarımına tecavüz oluşturduğuna karar verilen davalı ürünü ile işbu dava dosyasında incelenen davalı tasarımının aynı olup olmadığının belirlenmesi, buna göre işbu davada alınan bilirkişi raporu ile anılan rapor arasında çelişki olup olmadığının değerlendirilmesi, her halükarda Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/241 Esas- 2015/74 Karar sayılı dosyasında incelenen ve davacının … ve davalının … sayılı tasarımları arasında iltibas olduğu tespiti ile işbu davada alınan bilirkişi raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmesi, bu yapılırken özellikle davalının dava konusu tasarımında bulunduğu halde, davacı tasarımında olmayan “…” unsurunun, ayrıntılardaki küçük farklılık mı olduğu yoksa tasarımlara ilk bakışta derhal fark edilecek ciddi bir farklılık mı kattığı hususunun değerlendirilmesi, aynı konuda Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin dosyaya sunulan 2013/17 D.iş sayılı dosyasında alınan 25.08.2013 tarihli tespit bilirkişisi raporu ile işbu davada alınan bilirkişi raporu arasında meydana gelen çelişkinin de giderilmesi, yine dosyaya sunulan Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/127 Esas sayılı dava dosyasında incelenen davalı tasarımının, işbu dava konusu tasarım ile aynı olup olmadığının incelenmesi ile aynı olduğunun tespiti halinde, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak, işbu davada alınan bilirkişi raporu ile arasında meydana gelen çelişkinin giderilmesi, bilirkişi heyetinin mesleki bilgi ve tecrübesi de nazara alınarak, davalının dava konusu tasarım başvurusunun mutlak yenilik kritelerini de haiz olup olmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılması için bir patent vekili, bir pazarlama uzmanı ve bir endüstriyel tasarım uzmanı öğretim üyesinden oluşacak yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir.
Dairemizce bu amaçla 10.02.2022 tarihli tensip zaptı oluşturulmuş, her bir bilirkişi için bilirkişi ücreti ve diğer giderler için davacı tarafça yatırılması gereken delil avansı ücreti belirtilmiş, ancak getirtilmesi istenen Bakırköy (Kapatılan) 2. FSHHM’nin 2013/241 Esas- 2015/74 Karar sayılı dosyası 14.09.2022 tarihli oturumda gönderildiğinden, anılan celsede delil avansı için gereken meblağlara ilişkin ara kararı yeniden kurulmuş, HMK’nın 358/1-3, 147/2. maddeleri uyarınca usulüne uygun meşruhat içeren tensip zaptı ve meşruhatlı davetiye, istinaf isteminde bulunan davacı vekiline tebliğ edilmiş, anılan meşruhatlı davetiyenin tebliğine rağmen, verilen kesin süre içinde davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığı gibi, 22.12.2022 tarihli son oturum tarihinde de yatırılmadığı anlaşılmış, aynı oturumda davacı vekilinin kabul edilebilir bir nedene dayanmayan ve belgelendirilmeyen mazeretinin de reddine karar verilmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, Dairemizce belirlenen eksiklikler giderilmeden, davalı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz bulunup bulunmadığının tespiti ve dolayısıyla işbu davada dosyanın mevcut durumuna göre karar verilebilmesine olanak bulunmadığından, HMK’nın 358/3. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2019 tarih ve 2018/3585 E.- 2019/995 K. sayılı ilamı ile de belirlendiği üzere, burada verilecek başvurunun reddine dair karar, usulden değil esastan ret kararıdır ve Bölge Adliye Mahkemesince tahkikatla ilgili giderlerin süresi içinde yatırılmadığı takdirde, öngörülen tahkikat yapılmaksızın dosyanın mevcut durumuna göre karar verilmesine imkân bulunmayan hâllerde, duruşmaya gelmemenin ve gider yatırmamanın müeyyidesinin düzenlendiği HMK.’nın 358/3. maddesine göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm vermek gereklidir.
Tüm bu hususlar gözetilerek, Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 358/3 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,3‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açıldığından ve birden fazla duruşma yapıldığından, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 11.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, kendisini duruşmalarda vekille temsil eden davalı … verilmesine,
Dair, duruşmaya katılan davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, yapılan açık yargılama sonucunda 21/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip