Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/652 E. 2021/1730 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/02/2020 tarih ve 2019/437 E. – 2020/97 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkili şirketin 2008 55255, 2011/110606, 2000 04179, 2011 110596, 99/004862, 103490, 98 013222, 99 004781, 2001 05921, 2011 110650, 2011 110645, 2011 110653, 2011 110657, 2011 110663, 2005 37670, 2009 04690, 2011 110675 sayılı ve …. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2015/01584 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa, davalı başvurusuna konu “… … …” ibaresi ile müvekkili Şirketler adına tescilli muhtelif “…” ibareli markaların ayırt edilemeyecek derecede aynı hatta birebir aynı olduğunu, aynı zamanda davalı Şirket başvurusunun, müvekkili Şirketlerin markalarının kapsadığı eşya sınıflarında birebir aynı ürünler için tescil edilmek istendiğini, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, somut uyuşmazlığa ilişkin emsal kararlar da bulunduğunu ileri sürerek 2016-M-7419 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait dava konusu 2015/01584 sayılı “… … …” ibareli marka ile davacı şirketlerin “…” ibareli markaların kapsamındaki emtia aynı/benzer olmakla birlikte marka işaretleri farklı olduğundan, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında iltibas oluşmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinin iş bu dava yönünden uygulanabilirliğinin bulunmadığı, dava konusu başvurunun, 556 sayılı KHK’nın 35/1 maddesi anlamında kötü niyetle yapıldığına dair delil olmadığı, 01.08.2016 tarih ve 2016-M-7419 YİDK kararının iptali ve 2015/01584 sayılı “… kırımızı …” ibareli markanın hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili Şirkete ait redde mesnet markalar ile dava konusu “… … …” ibareli marka başvurusu arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik/iltibas oluşmadığına ilişkin kararın eksik ve hatalı olduğunu, zira gerek işitsel, anlamsal ve görüntü itibariyle ve gerekse emtia listesi bakımından, davalı marka başvurusu ile müvekkili şirketlere ait “…” ibareli markalar arasında iltibas oluştuğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına bakıldığında, bir markanın görünüş ve telaffuz itibariyle küçük ilavelerle eşinin ya da benzerinin kullanılması halinde bu kullanmanın aynen kullanma olacağı ve iltibasa yol açacağının belirtildiğini, dava konusu markada vurgulanmak istenen asıl unsurun “…” ibaresi olduğunu, tüketicilerin markalar arasında işletmesel bağlantı kuracağını, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, emsal kararlar olduğunu, davalının başvurusunun kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı … …. AŞ’nin, marka başvurusuna itirazında ve davada yalnızca 97/012756 sayılı “… … …” ibareli markasına dayandığı, bu markanın, yasal koruma süresi sonunda yenilenmediğinden, hükümden düşmüş olup, başvuru tarihi ve YİDK karar tarihi itibariyle hüküm ifade etmeyen bu markanın iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, anılan davacının “…” asıl unsurlu bir markası ya da marka başvurusu olmadığından, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b veya 8/4 maddelerine dayalı olarak başvurunun tesciline engel olmasının da mümkün olmadığı, anlaşılmakla, davacı … …….vekilinin tüm istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı … …. AŞ vekilinin istinaf itirazlarına gelince; 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, dava konusu 2015/01584 sayılı “… … …” ibareli başvurunun asli unsurunun birini de “…” ibaresinin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Zira “… …” ibarelerinin ayırt edicilikte yeterli farklılık katmadığı, başvurunun yapıldığı 29. sınıf mallarda ayırt edicilik düşük olduğu, dolayısıyla tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler yönünden markalar arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik bulunduğu anlaşılmaktadır.
Başvuru kapsamında yer alan 29. sınıf mallar ise davacının itiraza mesnet markalarında aynen yer almaktadır. O halde tarafların markaları arasında anılan KHK hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunması koşulu gerçekleşmiştir.
Ayrıca, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin; “… … … – … …” ibareli markalara yönelik verdiği 2015/1178 Esas, 2015/6747 Karar ve 15/05/2015 Tarihli, “… … … – … …” ibareli markalara yönelik verdiği 2014/4610 Esas, 2014/16634 Karar ve 03/11/2014 Tarihli, “… … – … …” ibareli markalara yönelik verdiği 2013/17309 Esas, 2014/1883 Karar ve 04/02/2014 Tarihli ilamlarının da bu yöne ilişkin bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik bulunduğundan, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının davacılar yararına oluşup oluşmadığı noktasında bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı … … San. AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … ……vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı … … San. AŞ vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/02/2020 gün ve 2019/437 E. – 2020/97 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davacı … … A.Ş. tarafından açılan DAVANIN REDDİNE,
4-Davacı …….. A.Ş. tarafından açılan YİDK iptaline yönelik davanın KABULÜ ile …. Kurumunun 2016-M-7419 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
5-Dava konusu edilen 2015/01584 sayılı … … … ibareli marka tescil edilmediği için davacı ….. A.Ş.’nin hükümsüzlük talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı …. A.Ş. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı…. Kurumu kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı … … A.Ş.’den alınarak davalı …. verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 bilirkişi ücreti, 415,14 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 126,10 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.041,24 TL’ye, 29,20 TL başvurma harcı ve 29,20 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.099,64 TL.’nin davalılardan alınarak davacı …..i San. A.Ş.’ye verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacılara iadesine (HMK m.333),
10-Davacı …… A.Ş.’den peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021