Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/651 E. 2021/1680 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/651
KARAR NO : 2021/1680
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2020
NUMARASI : 2019/176 E. – 2020/22 K.

DAVACI : …
VEKİLİ : Av.

DAVALI :
VEKİLİ : Av. ….

DAVALI : 2-…
VEKİLLERİ : Av.

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/01/2020 tarih ve 2019/176 E.-2020/22K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkili şirketin 99 000296, 2016 22627, 2016 18427, 99 000293, 99 000295, 2016 18267, 99 011019, 2009 42371, 2009 42372, 2009 42373, 2009 42374, 2010 46527, 2010 60282, 201132520, 201132521, 2011 32522, 2012 06560, 2013 13136, 2013 13864, 2014 43688, 2014 43693, 2014 44564, 2014 44575, 2014 44579, 2014 46608, 2014 46615, 2014 46630, 2014 46637, 2014 93101, 2014 93106, 2015 09794, 2015 18474, 2016 103493, 2016 53278, 99 001458, 2004 41535 sayılı ve “… … şekil”, “… …”, “… by …”, “… … şekil”, “… … şekil”, “…”, “… … şekil”, “…”, “… …”, “… … …”, “… şekil”, “… by … … şekil”, “… online bir tıkla alışverişi evinize indirin! şekil”, “… … şekil”, “… … … şekil”, “… … … … şekil”, “… …”, “…”, “… service”, “…&… …”, “…”, “… … out … …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… …”, “… by …”, “… by …”, “… … …”, “… …”, “…”, “…”, “… şekil”, “… … şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TÜRKPATENT’e başvuruda bulunduğunu, 2018/42893 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin olduğunu, davalının markasını tescil ettirmek istediği 24.ve 27. sınıflarda, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli tescilli muhtelif seri markalarının bulunduğunu, itiraz konusu “macroser” markasının, müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markalarıyla görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya neden olacağını, itiraza konu “…” ibaresinin, müvekkilinin www…com.tr ibareli alan adıyla benzer bulunduğunu, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının bu tescilinin, haksız ve kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek TÜRKPATENT YİDK’nun 2019-M-11606 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2018/42893 başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının itiraza mesnet markalarında “…” ibaresinin tek başına ya da seri marka olarak yer almadığını, “…” unsurunun sadece farklı unsurlarla birleştirilmiş olarak kullanıldığını, markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında karıştırılma ihtimali doğmayacağını, davacı yanın 24. ve 27.sınıflarda tescilli “…” ibareli hiç bir markasının bulunmadığını, davacının tanımış markasının “…/…” ibaresi değil “Migros” ibaresi olduğunu, müvekkilinin marka başvurusunun kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, başvuru kapsamındaki 24, 27. sınıftaki mallar ve hizmetlerin, davacının itirazına dayanak markaları kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları ancak marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığı, marka işaretleri benzer olmadığından davacı markalarının tanınmışlığının sonuca etkili bulunmadığı gibi SMK’nın 6/5 koşulların da oluşmadığı, davalı şirketin kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kabulünün aksine davaya konu “…” ibareli marka ile müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli seri markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olduğunu, zira müvekkiline ait markalarda yer alan ikincil unsurların, tanımlayıcı nitelik taşıdıklarını ve markaların esas unsurunun “…/…” ibaresinden oluştuğunu, aynı şekilde başvuru markasında da esas unsurunun müvekkili şirket markalarında olduğu gibi … ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkiline ait seri markalardan biri olarak algılacağını, müvekkili şirkete ait “…/…” ibareli markaların yoğun kullanım ve tanıtım neticesinde ayırt edicilik kazandığını ve tüketici nezdinde tanınmış olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koymasının gerektiğini, somut olayda dava konusu ibarelerin seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığını, müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ve kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, dava YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira “…” ve “…” ibarelerinin Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliklerinin oldukça düşük bulunduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerektiği, bu hususun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/14005 Esas, 2015/59 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği, buna göre dava konusu başvurunun, davacının itirazına mesnet markalarından yeterince farklılaştığı, taraf marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip