Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/649 E. 2021/1718 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2019
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/06/2019 tarih ve 2018/404 E. – 2019/272 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar ……. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından…. itirazda bulunulduğunu, itirazın kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım emtianın çıkartıldığını, oysa müvekkili markası tanınmış olduğundan başvuru kapsamında bırakılan 41. sınıfta yer alan hizmetler yönünden de iltibas ve tanınmışlık koşullarının oluştuğunu, zira dava konusu başvuruda müvekkilinin tanınmış markasının birebir yer aldığını, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek …. sayılı kararının iptaline ve başvrunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…. vekili, davcaının itirazı sonrası dava konusu başvuru kapsamında bırakılan 41. sınıf hizmetlerin davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer almadığı gibi tanınmış olduğu sektörle ilişkilendirilebilecek mal ve hizmetler olmadığını, kötüniyet iddiasının da ispatlanamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket, usulüne uygun tebligat rağmen davaya süresinde cevap vermemiş, davalı şirket vekili yargılama aşmasında sunduğu beyan dilekçeleri ve duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların marka işaretleri arasında “…” ibaresinin asıl unsur olarak yer almasından kaynaklı benzerlik bulunduğu ancak uyuşmazlık konusu 41. sınıf hizmetlerin davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer mallar benzer olmadığından SMK’nın 6/1 maddesinki koşulların oluşmadığı ancak davacının “…” ibaresini içeren markasının davalı Kurum nezdinde…numarası ile tanınmış marka olarak tescilli bulunması, davacı adına … ibaresini esas ve/veya yan unsur olarak içeren ve seri marka şeklinde tescil edilmiş markalarının varlığı, davaya konu marka başvurusunda, davacı adına tescilli ve tanınmış … ibaresinin birebir kullanılıyor olması, davaya konu marka başvurusunda … ibaresi haricinde yer alan … ibaresinin, bahse konu marka başvurusuna ne tek başına ve ne de bir bütün olarak gerekli ve yeterli ayırt ediciliği katamaması davaya konu markaların, birbirinin devamı intibaı uyandırması karşısında dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu hizmetler yönünden tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağından ve markanın itibarına zarar verebileceğinden SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğu, diğer taraftan davalı şirketin kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile…. sayılı kararının iptaline, marka henüz tescil edilmemiş olduğundan hükümsüzlük ve sicilden terkin ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı …. vekili, dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde kullanılması davacının veya markanın itibarını zedelemeyeceği gibi davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar da sağlamayacağını, somut olayda SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, 24/04/2019 tarihli beyan ve 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin dikkate alınmadığını, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, bilirkişi raporu taraflarına tebliğ edilmeden karar verildiğini, müvekkili başvurusu kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetlerin de davacı markalarının kapsamında yer almadığını, tarafların faaliyet alanlarının tamamen farklı bulunduğunu, … logosunun karıştırılması ihtimalinin olmadığını, taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığını, SMK’nın 6/5 koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin restoran-bar işlettiğini, davacının markasını kullandığı dondurma ürünlerin satmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şirketin “… …” ibaresinin 41 ve 43. Sınıfta yer alan hizmetler yönünden tescili için 16/06/2017 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, davacının “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışılık ve kötü niyet gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından SMK’nın 6/1 ve 6/5 maddeleri uyarınca itirazın kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 43. sınıfın tamamının ve 41. sınıfta yer alan “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri” nin çıkarıldığı, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın davacının itirazının kısmen reddine dair kararına karşı davacı tarafından yapılan itirazın ise YİDK’nun ,,,, sayılı kararı ile reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 17/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 02/10/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, tarafların marka işaretleri benzer bulunmasına rağmen uyuşmazlık konusu 41. Sınıfta yer alan hizmetlerin davacının itirazına mesnet marka kapsamında yer almadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığı, ancak davacının “…” ibareli markalarının tanınmış olduğu, dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu hizmetler yönünden tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağından ve markanın itibarına zarar verebileceğinen SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğu, başvurunun kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, karara karşı davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmakla taraflar arasındaki uyuşmazlık tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunup bulunmadığı ve somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Dava konusu başvuru, beyaz zemin üzerine siyah renkte düz yazı karakteri ile yazılmış “… …” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda yer alan “…” ibaresi İngilizce olup kırmızı anlamına geldiğinden ve bu hali ayırt ediciliği bulunmadığından başvurunun asli unsuru “…” ibaresidir. Davacının itirazına mesnet markaları da “…” asıl unsurlu olup, bu markalarda yer alan diğer unsurlar tali unsur konumundadır. Dolayısıyla, davacı markalarının asli unsurlarını oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanılması, markalar arasında karıştırılma tehlikesine yol açacak nitelikte olduğundan ilk derece mahkemesinin tarafların marka işaretlerinin benzer olduğu kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı şirket vekilinin marka işaretlerinin benzer olmadığı yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere dava konusu başvuru kapsamında bırakılan 41. sınıfta yer alan ” Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerden farklıdır.
SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu reddedilir. Tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlamaktan kast edilen; tanınmış markanın tüketiciler nezdinde sahip olduğu olumlu imajın hukuka aykırı bir şekilde diğer markaya aktarılmasıdır. Bu yolla tanınmış markanın reklâm değeri ve şöhreti sömürülmekte, tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edilmektedir. Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi hali ise, doktrinde lekeleme (tarnishment) olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda, marka itibarı zarar görecek şekilde küçültücü, imaj zedeleyici bir mal veya hizmet için kullanılmaktadır Ayrıca SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan tanınmış markadan haksız yararlanma halleri, her somut olayın özelliklerine, markanın ne kadar tanınmış olduğuna, tanınmış markanın ayırt edicilik derecesinin ne derecede yüksek olduğuna, her iki tarafa ait markanın birebir aynı olup olmamasına, farklı sınıftaki mal veya hizmetin tanınmış markanın asıl olarak kullanıldığı sektör veya sektörlerden mal ve/veya hizmetlerden ne derece uzak ya da yakın, ne derece farklı olduğuna göre değerlendirilmelidir (Yargıtay 11.HD’nin 22.03.2017 tarih, 2015/14059 E., 2017/1721 K. Sayılı ilamı).
Somut olayda, dosyada mevcut bilirkişi raporunda davacının … asıl unsurlu markalarının tanınmış olduğu bildirilmekle birlikte bu tanınmışlığın hangi mal ve hizmetlerde olduğu yönünde bir değerlendirme yapılmamışsa da Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/11410 Esas -2014/1050 Karar ve 2011/9617 Esas -2012/16261 Karar sayılı ilamlarında kabul edildiği üzere davacının … ibareli markaları “dondurma ” emtiasında tanınmıştr. Yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu başvuruda, davacı markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerle benzer olmayan ” Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetleri bulunmaktadır. Davacı markaları ile dava konusu başvuru arasındaki benzerliğin seviyesi, davacı markalarının tanınmışlık düzeyleri, davacı markalarının tanınmış olduğu “dondurma” emtiası ile başvuru kapsamında yer alıp, yukarıda belirtilen hizmetler arasında hiçbir yakınlık bulunmaması, diğer bir deyişle başvuru kapsamındaki yukarıda belirtilen hizmetlerin, davacı markalarının tanınmış olduğu sektöre son derece uzak ve farklı olması gözetildiğinde, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde bulunmamıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; ilk derece mahkemesince somut olayda SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, DairemizceDavalılar … ile …Şti vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile …i vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/06/2019 gün ve 2018/404 E. – 2019/272 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdiren 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı,,,, tarafından istinaf aşamasında yapılan 33,50 TL posta masrafından oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … … Ltd. Şti tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davalılar … ile … … Ltd. Şti tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2022