Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/645 E. 2021/1669 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/10/2019 tarih ve….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili,müvekkili Şirketin 2004/38350 sayılı “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalı Şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2017/90969 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, önce … sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa markaların kapsamlarındaki mallar aynı olduğunu, yine markaların okunuşlarının da ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, markaların tüketici kitlesi dikkate alındığında okunuş, yazılış ve genel görünüş itibariyle ilişkilendirilecek derecede benzer olduklarını, markalar arasında seri marka imajının oluştuğunu, buna rağmen marka başvurusuna itirazlarının reddedildiğini ileri sürerek,… sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka ile davacı markası arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddialarını ne itiraz aşamasında ne de dava dosyası kapsamında ispat edemediği gibi taraf markaları arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle somut uyuşmazlıkta tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, hükme esas bilirkişi raporunda, müvekkil markasının telaffuz edilişinin hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde ” …” olarak değerlendirildiğini, ancak bunun doğru olmadığını, herhangi somut bir dayanak olmaksızın, hatalı olarak gerçekleştirilen bu okunuş değerlendirmesini benimseyerek kurulan hükmün hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkil markasının “…..” olarak okunduğunu, bu halde, markaların okunuşlarının neredeyse bire bir aynı olduğunu, yerel mahkemeden İngilizce ya da Almanca diline vakıf bir çevirmenden ya da Türk dili uzmanından “…” ibareli müvekkil markasının okunuşun ne şekilde olduğuna dair görüş alınmasını talep etmiş iseler de taleplerinin dikkate alınmadan yapılan yoruma istinaden verilen kararın eksik ve hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkil markası ile dava konusu başvurunun “…” hecesi ile sona ermekte olup, okunuşu bakımından her ikisinin de “…” hecesini haiz olduklarını, harflerin dizilişi, okunuşu ve her iki ibarenin aynı sınıfta oldukları da dikkate alındığında ilişkilendirilme/karıştırılma riski taşıdıklarının sabit bulunduğunu, müvekkilinin alanında bilinirliğinin ve markasının tanınırlığının yeterince değerlendirilmediğini, müvekkil markasının tanınmışlığına ilişkin sundukları delillerin dikkate alınmadığını, müvekkili markasının, sektörünün bilinen ve tanınan markalarından olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf isteminin 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca süresinde olduğu, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli unsurlu marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira marka işaretleri arasında anlamsal bir benzerlik olmadığı gibi görsel yönden de markaların farklı oldukları, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacı markaları tanınmış olsalar dahi SMK’nın 6/5 maddesinin somut olaya uygulanmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2022

….