Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/638 E. 2021/1651 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2019
NUMARASI …

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/10/2019 tarih ve 2018/84 E. – 2019/744 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında personel taşıma hizmetine ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmeden kaynaklı 30/11/2017 tarihli 5.755,20 TL tutarlı fatura düzenlendiğini ve davalı tarafa teslim edildiğini, alacağın ödenmesi için 26/12/2017 tarihinde davalıya ihtarname çekildiğini, ancak ihtarnameye rağmen herhangi bir ödemenin gerçekleşmediğini, bunun üzerine Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2018/127 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve borçlu hakkında %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı taraf arasında sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin içeriğinin ….. 3-4-5 etap personel taşıma işi olduğunu, davacı tarafından müvekkiline 30/11/2017 tarihli 5.755,20 TL tutarlı fatura gönderdiğini, sözleşmenin 8. maddesi gereğince Kurum tarafından kesilen cezaların miktarları mahsup edildikten sonra ödeme yapılacağının davacıya bildirildiğini, buna rağmen davacı tarafça haksız olarak icra takibi başlatıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın davalı tarafla yaptığı hizmet sözleşmesi kapsamında … plakalı aracı ile personel/öğrenci taşıma hizmetini gerçekleştirdiği, 2017 Kasım ayına ait fatura bedelinin 5.755,20 TL olduğunun tarafların kabulünde olduğu, davalı yüklenicinin … tarafından kesilen cezaların davacı taşıyıcıdan kesilmesi gerektiğini iddia ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde araç sahibinin hatasından kaynaklanan cezalarından sorumlu olduğunun düzenlendiği ancak, sözleşmenin 4. maddesinde çalışma saatlerinin 09:00 ve 18:00 olarak belirtildiği, ayrıca … ile davalı arasındaki sözleşmenin taraflar arasındaki sözleşmeye ek yapılmadığı, … hangi durumda ceza keseceğinin sözleşmede açıkça zikredilmediği, kesilen cezalarla ilgili Kasım ayına kadar herhangi bildirim, ihtarda yapılmadığı, davacının aracı ile çalışma saatinin 09:00’dan başladığı, bu saatin çalışmanın başladığı yolcuları alma saati olarak da düşünüleceği, açıkça bu saatin kuruma giriş olarak belirtilmediği, dolayısı ile davacı araç sahibinin kurumun davalı şirkete kestiği cezalardan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2018/127 Esas sayılı dosyasında 5.755,20 TL asıl alacak ile ilgili borçlu itirazının iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte takibin devamına, İ.İ.K. 67/2 maddesi gereği davalı aleyhine kabul edilen miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarını sunmadığını, davacı ticari defterlerini incelemeye sunmadığından, davaya konu faturanın kendi defterlerinde kayıtlı olup olmadığı dahi tespit edilemediğini, usulüne uygun tutulan defter ve kayıtlara göre ise davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, aksine müvekkilin davacıdan alacaklı olduğu sabit olduğunu, itirazın iptali davası takip talebiyle bağlı olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de haksız ve hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ….. Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, … Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da, mahkemece, kısa kararda “Dava açıldıktan sonra 02/02/2018 tarihinde borçlu tarafça yapılan ödeme 5.493,60 TL’nin İcra Müdürlüğünce infazda dikkate alınmasına” karar verildiği ve tefhim edildiği halde, gerekçeli kararda, bu fıkraya yer verilmediği görülmektedir.
Bu husus, az yukarıda açıklanan kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16/10/2019 tarih ve … sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan 98,28 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021