Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/634 E. 2021/1714 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI :…
ASIL DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
KARŞI DAVANIN KONUSU: Marka İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/02/2020 tarih ve 2019/14 E. – 2020/76 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı-karşı davalı, davalı-karşı davacı ile asıl davada davalı …. Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, asıl davada müvekkili şirketin …. ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa taraf markalarının karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzer bulunduğunu, müvekkilinin … markalarının uzun yıllardır harcadığı emek ve yaptığı yatırımlar ile tanınmış hale getirdiğini, müvekkili markalarının tanınmış marka olmasından dolayı, iltibas değerlendirilmesinde daha geniş bir korumadan yararlanması gerektiğini, … markasının ayırt ediciliğinin yüksek olup, tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirilme ihtimalinin de son derece yüksek olacağını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek … …. sayılı kararın iptalini ve dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında sesçil, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunmadığını, davadaki hükümsüzlük talebi yönünden davacının itirazına dayanak tüm markalarına karşı tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler yönünden kullanmama definde bulunduklarını, davacı markalarının tanınmışlığının ispatlanmadığını, kötüniyet iddialarının yerinde olmadığını savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davada ise davacı/kaşrı davalının ……+şekil” ibareli marklanının tescilli olduğu tüm ve mal hizmetlerde kullanılmadığını ileri sürerek anılan markaların kullanmama nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili, davalı/karşı davacının marka tescil başvurusunun kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin 25 ve 35.sınıfa yönelik olmasına rağmen müvekkili şirket markalarının 1-45.sınıflarda tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden iptal talebinde hukuki yararı bulunmadığı gibi karşı davanın kötü niyetli olduğunu, 10.01.2022 tarihinden önce kullanmama nedeniyle iptal davası açılabilmesinin mümkün bulunmadığını savunarak karşı davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında benzerlik bulunduğu gibi başvuru kapsamında yer alan 25.sınıf “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” ile 35.sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bebekler için kundak örtüleri.Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetler, davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle benzer olduğundan anılan mal ve hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların oluştuğu, davacının itirazına mesnet markaları hazır giyim sektöründe tanınmış olsa da benzer bulunmayan mallar yönünden SMK’nın 6/5 maddesindeki koşullarının oluşmadığı, aynı Kanunun’nun 6/6 maddesi uyarınca da tescil engeli bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olmadığı gerkeçsiyle asıl davanın ksımen kabulüne TPMK YİDK nın 2018-M-10209 sayılı kararının 25. sınıf “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” ile 35. sınıf “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bebekler için kundak örtüleri. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” emtialar yönünden kısmen iptali ile dava konusu markanın anılan mal ve hizmetler yönünden hükümüsüzlüğüne, karşı davanın ise davacı/karşı davalının adına tescilli …. 02708, 2005 25619 sayılı markaların, davalı/karşı davacının dava konusu 2018/15139 sayılı marka başvurusunun, başvuru sınıfları olan 25.sınıf mallar ve bu malların satışı hizmetleri (35/son) yönünden ciddi biçimde kullanıldığı, davacı/karşı davalının anılan markalarının kullanılmama nedeni ile iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/karşı davalı vekili, itirazlarına mesnet markalarının dava konusu marka kapsamında bırakılan 35. Sınıftaki tüm malları kapsadığını, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin asıl davaya ilişkin kararının kaldırılarak asıl davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı/karşı davacı vekili, mahkemece alınan birinci ve ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından karıştırılma ihtimali olmadığını, asıl davadaki kullanmama defilerinin dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, karşı davada davaya konu markaların tescilli oldukları tüm mal ve hizmetler yönünden kullanmama nedeniyle iptalini talep ettiklerini ancak mahkemece karşı davanın sadece 25. sınıfta yer alan bir kısım mallar ile bu mallara özgü satış hizmetleri yönünden açılmış gibi değerlendirildiğini ve sadece anılan mal ve hizmetler yönünden kullanım ispatı sağlandığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verildiğini, mahkemece kullanım ispatının gerçekleştiği kabul edilen mal ve hizmetler dışındaki mal ve hizmetler yönünden karşı davanın kabul edilmesi gerekirken reddinin hukuka aykırı bulunduğunu, müvekkilinin karşı davada davacı markalarının tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler yönünden kullanmama nedenine dayalı olarak iptalini talep etmekte hukuki yararı bulunduğunu, karşı davada iptali talep edilen her bir marka yönünden kullanımın ayır ayrı ispatlanması gerektiğini, ancak hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda belirtilen kullanımların davacı/karşı davalının sadece iki markasına ilişkin bulunduğunu, bu kullanımların diğer markalar içinde kullanım olarak kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada daval… vekil, taraf markalarının benzer olmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, dava konusu marka başvurusuna itiraz aşamasında ileri sürülmeyen hususların YİDK kararının iptali davasında ileri sürülemeyeceğini, mahkemece itiraz aşamasında sunulmayan gerekçeyle YİDK kararının iptaline karar verilmesinin yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE :1-Asıl dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine, karşı dava ise kullanmama nedenine dayalı marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi uyarınca mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ….. Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut olayda; karşı davada , davacı-karşı davada davalının …..+şekil” ibareli markaların tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden kullanmama nedenine dayalı olarak SMK’nın 9. Maddesi uyarınca iptali talep edilmiş olup, karşı davada davacının anılan markaların tescilli olduğu sınıflarda iptali talep etmekte hukuki yararı bulunduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Karşı davanın konusunu oluşturan 99/018178 sayılı markanın 25. sınıf mallar , 2002/12322 sayılı markanın 10.,14.,18.,21.,24.,25.,27.,28.,34.,35.,37.,40.,41.,42.,43.,44.,45. sınıf mal ve hizmetler , 2004/01056 sayılı markanın 18.,25.,35. sınıf mal ve hizmetler 2004/02708 sayılı markanın 1’den 45′ kadar olan tüm sınıflarda yer alan mal ve hizmetler, 2005/25619 sayılı markanın da 3.,9.,14.,18.,20.,24.,25.,26.35. sınıf mal ve hizmetler yönünden tescilli olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince karşı davanın konusunu oluşturan markaların sadece 25. sınıf mallar ve bu malların satışı hizmetleri (35/son) yönünden ciddi biçimde kullanıldığı kabul edilmesine rağmen karşı davanın tümden reddine karar verilmiştir.Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesince yukarıda sayılan mal ve hizmetler dışında karşı davanın konusu markaların SMK’nın 9. Maddesi gereğince ciddi biçimde kullanılmadığı kabul edilmesine rağmen karşı davanın tümden reddine karar verilmiştir. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Öte yandan, asıl davada davalı- karşı davacı, asıl davadaki marka hükümsüzlüğü istemi yönünden kullanım ispatı def’inde bulunmasına rağmen ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacının bu savunması yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmaması da doğru olmamıştır.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olması nedeniyle, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu nedenle, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile kararın gerekçesi ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/02/2020 tarih ve 2019/14 E. – 2020/76 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde taraflara ayrı ayrı iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :26/01/2022