Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/627 E. 2021/1715 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/02/2020 tarih ve 2019/277 E. – 2020/107 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkili şirketin………ibareli markların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markları arasında iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri marklarından birisi olarak algılanacağını, her iki markayı yan yana görme ihtimali olmayan tüketicinin markaların aynı işletmeye ait olduğu izlenimi edineceğini ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-4499 sayılı kararının iptalini ile 2017/120511 sayılı “… …” markasının başvurunun iptaline, tescil edilmişse hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını ,müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin davacı firma ile aynı sektörde faaliyet göstermediğini, davacı taraf “…” alanında faaliyet gösterirken müvekkilinin “…” sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” tüketicinin … dükkanına girerek içeride satılan ürünleri … ürünleri sanmasının mümkün bulunmadığını, müvekkilinin markasının münhasıran kelime unsurundan oluştuğunu, davacının markasında “…” kelimesinin yanısıra “…”, “…”, “…”, gibi yan unsurların yer aldığını, markalarda yer alan harf, kelime veya renk unsurunun tek başına iltibas yaratmadığını, davacı markasında ayrıca “…” unsurunun da bulunduğunu, oysa müvekkiline ait markada böyle bir durumun söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında dava konusu marka kapsamında yer alan bir kısım mallar yönünden emtia benzerliği koşulu gerçekleşse de marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluşmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşullar da bulunmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığından tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin itirazına mesnet markalarında esas unsur olarak yer alan “…” ibaresinin dava konusu markada da aynen esas unsur olarak yer aldığını, markada yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu nedenle taraf markaları benzer olup mahkemenin aksi yöndeki kabulünün hatalı bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarından birisi olarak algılanacağını, her iki markayı yan yana görme ihtimali olmayan tüketicinin markaların aynı işletmeye ait olduğu izlenimi edineceğini, “…” ibareli başka markaların müvekkili markaları ile benzer kabul edildiği emsal yargı kararlarının olduğunu, diğer taraftan markaların emtia karşılaştırmasının da eksik yapıldığını, dava konu marka kapsamında benzer kabul edilmeyen malların müvekkilinin itirazına mesnet markaları kapsamında yer aldığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “ … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2985 E-2019/419 K sayılı ilamı ile “…” ibaresi ile davacının “…” ibareli markaları arasında benzerlik bulunmadığının kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre … olarak imzalanmıştır.