Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/625 E. 2021/1679 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/12/2017 tarih ve 2017/168 E. – 2017/595 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkili şirketin…. ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı ……başvuruda bulunduğunu, …. kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itiraz yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa başvuruda yer alan “… “ibaresinin davalının çatı markası olduğunu, davalının … ibaresini tek başına tescil ettirmeyeceğinden çatı markası altında tescil ettirmeye çalıştığını, markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını, başvurunun kötü niyetli olduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek…. sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın, 29,30,32 35 ve 43. Sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, kendisinin faaliyet alanı ile davacının faaliyet alanının farklı olduğunu, markaların tüketiciler nezdinde karıştırılmayacağını, markasında esas unsurun “…” kelimesi değil, “…” kelimesi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı markasının “… … … …” şeklinde bir grup kelimeden oluştuğu ve bir bütün olarak algılandığı, markada “…” kelimesinin esas unsur olduğu, uyuşmazlık konusu “…” kelimesinin markada “…” şeklinde bitişik yazıldığı, “…” ve “…” şeklinde ayrılamayacağı, … ibaresinin İngilizcede “kar” anlamına geldiği, herhangi bir dilde karşılığı olmayan ve “sağlıklı, düşük kalorili” anlamlarda kullanılabilecek bir kelime olan uyuşmazlık konusu “…” kelimesi ile ilgili 29.ve 30. sınıflarda …… nezdinde yapılan araştırmada, 500’ü aşkın sonuca ulaşıldığı, marka yaratmada sıkça kullanılan bir kelime olduğu, ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, buna göre davalı markası kapsamında kalan sınıflar açısından aynı malllar tespit edilse de, fonetik ve görsel olarak bir bütün halinde yapılan değerlendirilme sonucunda taraf markaları hem görsel olarak hem de telaffuz edildiğinde birbirinin aynı veya devamı olduğu intibaını uyandırmadığından davalı başvurusu ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine dayalı iddiasının yerinde bulunmadığı, dosya içeriği itibari ile 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığından tanınmışlığın sonuca etkili olmadığı, dava konu marka başvurusunun kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, taraf markaları arasında sınıfsal olarak ayniyet bulunduğunun mahkemece de kabul edildiğini, markaların bezer bulunmadığı yönündeki tespitin hatalı bulunduğunu, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin davalının çatı markası olduğunu, davalının tek başına tescil ettirmeyeceği … ibaresinin çatı markası altında tescil ettirmeye çalıştığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/14051 E/2017/1843K ve 2018/4315E, 2019/5627 K sayılı ilamlarında “…” ve “…” ibareli markaların, müvekkili markalarıyla benzer kabul ettiğini, … ibaresinin zayıf bir ibare olmadığını, anılan ibarenin ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğunu, mahkemece uyuşmazlık konusu malların ucuz olduğu bununda iltbas ihtimalini arttırdığı hususun dikkate alınmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… … … …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira davacının iltibas iddiasının dava konusu markada yer alan “…” ibaresinden kaynaklandığı, anılan ibarede davacı markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresi öne çıkartılmadığı gibi esasen “…” ibaresinin İngilizce olup “…” anlamına geldiği, diğer taraftan “…” ibaresi dava konusu başvuruda dahi, baskın olarak olarak yer alan “…” ibaresinin altına “…” ibaresine göre oldukça düşük puntolarla yazıldığından geri planda kaldığı, bu hali ile dava konusu başvurunun davacının itirazına mesnet markalarından işitsel, görsel ve anlamsal olarak yeterince farklılaştığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/01/2022