Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/618 E. 2021/629 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/618
KARAR NO : 2021/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2019
NUMARASI :
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri (Maddi ve Manevi Tazminat İstemli)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/11/2019 tarih ve …../….. E. – ……./……. K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketle aradaki karşılıklı sözleşme gereğince tek başına çevirisini yaptığı ve ücretinin tamamını aldığı “…… ve ……: …….. …….. …….” adlı kitabı, davalının kitabın künyesinde çevirmen olarak “…….. …… ……. …….” göstererek bastığını, bu suretle müvekkilinin telif hakkına tecavüz edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına davalının tecavüzünün durdurulmasını, tecavüze konu kitapların toplatılmasını, 20.000 TL manevi tazminat ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın, kitapların basım tarihi olan Nisan 2019’dan itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davacı tarafın eser sahipliğinden kaynaklı haklarına tecavüz edildiğini belirterek 5846 sayılı Kanun m.70 hükmü bağlamında maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğundan, söz konusu davanın niteliği gereği dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının gerektiğini, somut olayda dava dilekçesine ekli olarak arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslının ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğinin ibraz edilmediğinden davacı vekiline ihtaratlı tebligat çıkartıldığı, davacı vekilinin 06/11/2019 havale tarihli dilekçesinde, dava tarihinden önce maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olmak üzere arabulucuya müracaat etmediğini bildirdiği gerekçesiyle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın usulden reddi ile müvekkili lehine sonuçlanmasına ve müvekkilinin kendisini bir vekil aracılığıyla temsil ettirmesine rağmen, mahkemece hukuken kabul edilemeyecek bir gerekçe ile vekalet ücretine hükmedilmemesinin, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, 5846 sayılı FSEK.’na dayalı tecavüzünün durdurulması, tecavüze konu kitapların toplatılması, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Anayasamızın 9. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, ülkemizde yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı ve 36. maddesinde de, herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, mahkemelerin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacakları esası benimsenmiştir. Bununla birlikte, 07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile; bazı hukuk uyuşmazlıkları yönünden, bir yandan tarafların kendi iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla, yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da, 06.12.2018 tarih ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar yönünden mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’ya 5/A maddesine getirilen düzenleme ile, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların, ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerekir. Yargıtay 11. HD.’nin 09.12.2020 tarih ve 2020/933 E.- 2020/5776 K., 04.11.2020 tarih ve 2019/3611 E.- 2020/4734 K., 10.02.2020 tarih ve 2019/3048 E.- 2020/1093 K., 17.02.2020 tarih ve 2020/197 E.- 2020/1578K. sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olayda da davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yanında, eser sahipliğinin tespiti, tecavüzünün durdurulması, tecavüze konu kitapların toplatılması taleplerini bir arada ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-a-6 maddesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
2- İstinaf kararının neden ve kapsamına göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 08/11/2019 gün ve ……./……. E. – ……/….. K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/04/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip