Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/613 E. 2021/1652 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/10/2019 tarih ve 2018/378 E. – 2019/455 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı başvuruda bulunduğunu, 2017/79502 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda edildiğini, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, tescilli markalarının asli unsurunun … ibaresi olduğunu, … ibaresinin 25 yıldır kesintisiz olarak kullanıldığını ve tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale getirildiğini, taraf markalarının 30. Sınıfta yer aldığını, bu durumda davalı yanın markasının tüketici nezdinde malların aynı işletmeden geldiği yada üreticileri arasında ekonomik organik bağlantı bulunduğu yönünde algılamaya yol açacağını ve karıştırılma ihtimalinin oluşacağını, dava konusu markanın müvekkilinin tescilli … ibareli tanınmış markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalının bu tescilinin, haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-6006 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2017/79502 başvuru numaralı “… … …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, ortalama tüketicinin kahve ile dondurma arasındaki farkı ayırt edebildiğini, … ibaresinin İngilizce’de sihir, büyü anlamına geldiğini ve İngilizce’ de günlük hayatta herkes tarafından bilindiğini, İngilizce gibi çokça kişi tarafından bilinen bir yabancı dilden herhangi bir kelimenin davacı tarafından tescil edilmiş olmasının farklı renkler, harfler, sloganlar amblemler ve farklı ürünler üreten müvekkil markasının tesciline engel teşkil etmemesi gerektiğini, taraf markalarının ayırt edici unsurlarının birbirine benzemediğini, … ibaresinin ne dondurmayı ne de kahveyi çağrıştırmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak asılsız iddialarda bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, markalarda ortak kelime olarak … ibaresi görünse de markaların bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olduğundan, bazı parçaların benzerliği, markaların da benzer olduğu sonucuna ulaştırmayacağı, tüketicinin taraf markalarının farklı markalar olduğunu anlayabileceği, markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili adına tescilli “…” hakim unsurlu markalar ile dava konusu marka arasında iltibas olmadığı yönündeki Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, markalar arasındaki bu düzeydeki bir benzerliğin karıştırılma ihtimaline neden olabileceğini, kapsamların da aynı olduğunu, davalı yanın müvekkili firmanın “…” ibaresinden teşekkül markasının karşısında davalı yan adına tescil müracaatına konu edilmiş olan iş bu dava konusu markanın müvekkili firmanın seri markalarından birisi olarak algılanacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalının “… … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının ibareler arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu markası ile davacının itirazına mesnet markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davalının başvurusuna konu ibarenin “… … …” olduğu, başvuru konusu ibarede karşılaştırmada esas alınacak ibarenin “…” olduğu, zira Kahve ve … ibarelerinin bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı, davacı markasının da esas ibaresinin “…” olduğu, görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, …… ibareli markalara ilişkin verdiği, 2020/1910 Esas, 2021/3020 Karar ve 29/03/2021 Tarihli; …-… ibareli markalara ilişkin verdiği, 2011/5582 Esas, 2013/3092 Karar ve 21/02/2013 Tarihli; …-… …. ibareli markalara ilişkin verdiği, 2009/10887 Esas, 2011/4650 Karar ve 19/04/2011 Tarihli ilamlarının da bu yönde olduğu görülmüştür.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden davacının itirazına mesnet markaları ile davalının başvurusunun kapsamında bulunan 30. Sınıf emtianın aynı/benzer olduğu, zira karşılaştırılan malların dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri aynı olduğu gibi birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliklerinin de bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/10/2019 gün ve 2018/378 E. – 2019/455 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, …nun 2018-M-6006 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davalı … adına tescil edilen 2017/79502 sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 239,60.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 88,00.TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 2.127,60.TL yargılama giderine, 35,90.TL başvurma harcı ile 35,90.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.199,40.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip