Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/608 E. 2021/1655 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I … A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2016
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : … Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/10/2016 tarih ve 2013/169 E. – 2016/279 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin bisküvi, çikolata, gofret vs. ürünler üretip pazarlayan sektöründe tanınmış bir firma olduğunu ve “…” esas ibareli tanımış markaların ayrıca “…”, “…” asıl unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2011/20248 kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından ,,,,Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin … markasını çeşitli şekillerde kullandığını, markaya büyük yatırım yaparak tanınmış hale getirdiğini, bu hususun davalı tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, davalının … ibareli markayı tescil ettirerek aynı emtiada kullanması halinde tüketicilerin markalar arasında bağlantı kuracaklarını ve müvekkilinin markasının zarar göreceğini, davalı markasında … harfinin iltibası ortadan kaldırmayacağını, markanın müvekkili markası ile karışıtırılma ihtimali bulunduğunu, tüketicilerin başvuruyu, müvekkili şirketin seri markalarından birisi olarak algılayacağını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 2013-M-2972 sayılı … kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı iddialarının aksine ne … ne de … … ibarelerinin davacının tanınmış markaları olmadığını, … kelimesinin tek başına markasal bir ayırt ediciliği bulunmadığını, şayet öyle olsaydı başka firmaların bu markayı tescil ettirmelerinin mümkün olmayacağını, davacının … harfinin ayırt edici olmadığını ileri sürdüğünü ancak müvekkili markasının … … şeklinde bir bütün olduğunu ve bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, … … ve … … markaları arasında benzerlik ve iltibas riski bulunmadığını, markanın müvekkili tarafından …’… şeklinde kullanıldığını, markalar arasında görsel ve işitsel bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 2011/20248 sayılı … … ibareli marka başvurusu ile davacının … … markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzer olduğu, mal ve hizmet listelerinin 30. Sınıf itibariyle aynı/aynı tür ve benzer bulunduğu, bu sebeple de taraf markaları arasında 30. Sınıf bakımından “karıştırılma ihtimali” ve davalı başvurusu yönünden tescil engeli/hükümsüzlük nedeni bulunduğu, 43. Sınıf bakımından ise markalar arasında itibas tehlikesi bulunmadığı, davacı markası hükümsüz kılınmadıkça, davalının gerçek hak sahipliği iddiasına dayanılarak, davacı markası ile iltibas yaratan marka başvurusunun 30. Sınıfta tescil edilemeyeceği, … … markasının 556 s. KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca tanınmış marka olmadığı, davalının tescilli markanın kullanımı mahiyetindeki eylemlerinin TTK m. 54 vd. hükümleri gereğince haksız rekabet teşkil etmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, …’nın 2013-M-2972 sayılı kararının 30. Sınıf yönünden iptaline, 2011/20248 sayılı markanın 30. Sınıf yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 43. Sınıf bakımından da müvekkilinin markası ile davalı markasının karıştırma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle de davalı başvurusunun iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının bozma nedeni olduğunu, … … markasının tanınmış marka olarak kabul edilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının doğru bulunmadığını, diğer taraftan davalının TTK. 54 vd. maddeleri gereğince eylemlerinin haksız rakabet teşkil etmediği yönünde hüküm kurulmasının da doğru olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı adına verilmiş bir … kararı bulunmadığını, davada taraf sıfatının olmadığını, dava açma süresinin kaçırıldığını, iki marka arasında iltibas ihtimalinin de olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili katılma yolu ile istinaf başvuru dilekçesinde, davacının davasının süresi içerisinde açılmaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı açık olmasına rağmen yerel mahkemenin bu hususta hatalı karar vermesinin, kararın müvekkili lehine bozulmasını gerektirdiğini, müvekkilinin markasının ayırt edici unsura sahip olduğu ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, … marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Kurum tarafından davacı adına verilmiş bir … kararı bulunmadığı ve davanın süresinde açılmadığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de, dava konusu … kararında davacının itirazlarının karşılandığı, davanın yasal süresi içerisinde açıldığı, esasa yönelik olarak ise davalının başvurusuna konu olan 2011/20248 sayılı “… …” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet “… …” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzer olduğu, mal ve hizmet listelerinin 30. Sınıf itibariyle aynı/aynı tür ve benzer bulunduğu, bu sebeple de taraf markaları arasında 30. Sınıf bakımından “karıştırılma ihtimali” ve davalı başvurusu yönünden tescil engeli/hükümsüzlük nedeni bulunduğu, “… …” markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca tanınmış marka olmadığı, ayrıca tanınmışlıktan yararlanma, haksız yarar sağlanması, itibarına zarar verilmesi gibi durumların da dosya kapsamına göre sabit bulunmadığı, dosya kapsamında davalının açıkça kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, 43. Sınıf bakımından da müvekkilinin markası ile davalı markasının karıştırma ihtimali bulunduğunu, bu nedenle de davalının başvurusunun iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Gerçekten de, tüm dosya kapsamı bir arada irdelendiğinde, dava konusu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalarının ibare bakımından benzer olduğu, başvuru ve redde mesnet markaların kapsamlarının tam olarak aynı olmadığı, fakat başvuruda 43/01. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden davacı markalarının koruma kapsamındaki mallar ile benzerlik olduğu, zira davacı markalarının kapsamındaki malların sunulmasına ilişkin olduğu, bu nedenle 43/01. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesine göre karıştırılma ihtimali bulunduğu, benzer bulunan markaların tanınmış marka olduğunun kanıtlanamadığı, tanınmış kabul edilseydi dahi; 43/02, 43/03. sınıflardaki hizmetlerin KHK’nın 8/4 hükmü uyarınca engellenemeyeceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, … … – … Tatlı markalarına ilişkin verdiği 2016/14010 Esas, 2018/5391 Karar ve 18/09/2018 Tarihli ilamın da bu yönde olduğu, bu nedenle davanın 43/01. Sınıfta ”yiyecek içecek sağlanması hizmetleri” yönünden de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar vekillerinin tüm, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 25/10/2016 gün ve 2013/169 E. – 2016/279 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, ,,,,2 sayılı … kararının 30. Sınıfın tümü ve 43/1. Sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden iptaline,
4-Davalı Şirket adına tescil edilen 2011/20248 sayılı markanın 30. Sınıfın tümü ve 43/1. Sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden kısmen hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine,
5-Fazlaya dair istemlerin reddine,
6-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 35,00 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 232,20 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 79,00 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 1.811,20 TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 905,60 TL.’ye, 24,30 TL başvurma harcı ile 24,30 TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 954,20 TL.’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı şirket tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan tebligat ve posta masrafı 38,00 TL ve istinaf aşamasında yapılan posta giderleri 37,10 TL olmak üzere toplam 75,10 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 37,55 TL.’nin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, bakiyesinin anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
13-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
14-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
15-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 23/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021