Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/577 E. 2021/1595 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/10/2019 tarih ve…… sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanının çekirdek unsuru olan “…” markasının dünyanın birçok ülkesinde tescilli ve ayrıca uzun yıllar süren kullanım nedeniyle tanınmış marka olduğunu, anılan markanın ülkemizde de……. sayıları ile tescilli bulunduğunu, davalı yanın 20. sınıf emtialarda……. sayılı…..” markasını tescil ettirmeye çalıştığını, anılan markanın, müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin İsveç’te bir yer (eyalet) adı olduğunu, dolayısıyla başvurunun esas unsurunun “hälsa” ibaresi olduğunu, davalının sadece görsel ve işitsel değil, ayrıca kavramsal bir benzerlik de yaratmaya çalıştığını, her iki ibarenin de İsveç dilinde olması, Türkçe’de bir anlamlarının olmaması nedeniyle genel intiba açısından markalar arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerekeceğini, dava konusu markanın “…..” malları üzerinde kullanılmak istenmesinin, markanın tescili halinde müvekkilinin markalarından biri olduğu algısını oluşturacağını, her iki markanın da 20. sınıf emtiaları kapsadığını, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, başvuru sahibinin müvekkilinin sadece kendisiyle özdeşleşen …. rengi, yatakları üzerinde kullandığı deseni, afişlerinde kullandığı kompozisyonu, katalogları ve ticari sunumlarını taklit etmekle kalmadığını, müvekkilinin İsveç kimliğini dahi taklit ettiğini, İstanbul 1. FSHHM’de başvuru sahibi aleyhine …..sayısı ile açılan davada, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının yanı sıra, davalı markalarının hükümsüzlüğünün de talep edildiğini, davalının showroomunda, afişlerinde, ürün kataloglarında dahi müvekkilinin kullanımlarını birebir kopyaladığını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının YİDK’nın 20.07.2018 tarih ve …… sayılı kararıyla reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili firmanın 80 yılı aşkın bir süredir ev gereçleri ve dayanıklı tüketim malları üzerinde faaliyet gösterdiğini, 2015 yılında ticari tecrübesini İsveç’ten ilham alarak, yataklar ve ev tekstili doğrultusunda genişlettiğini, 2015 yılı itibariyle hazırlıklarına başladığı İsveç’te kayıtlı … AB şirketini, 28.04.2016 tarihinde tescil ettirdiğini, anılan şirketin ortağının, aynı zamanda müvekkili şirketin ortağı olan … olduğunu, yani …’nın sadece bir Türk’ün ortak bulunduğu bir İsveç markası olduğunu, üretilen … yataklarının Türkiye’de 23 ayrı mağazada satışlarının gerçekleştirildiğini, müvekkilinin 2015 yılından bu yana pek çok yüksek tirajlı dergi ve gazetede, “…” markalarının reklamını yaptığını, “…” markasının lansmanının Aralık 2015’te İstanbul’un İsveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleştirildiğini, müvekkilinin Türkiye’nin yanı sıra pek çok ülkede satış yaptığını, İsveç’te ödüller kazandığını, müvekkilinin “…” ibaresinin yanına İsveç’te bulunan çeşitli yer adlarını ekleyerek tesciller aldığını, müvekkilinin markası ile davacı yanın markalarının benzer olmadığını, davacı markalarında ayırt ediciliği yüksek bir at figürünün yer aldığını, markaların okunuş ve tonlamalarının birbirlerinden farklı olduğunu, “…” ibaresinin İsveç dilinde “sağlık”, davacı markasının ise “at” anlamına geldiğini, müvekkilinin daha önceki ….. sayılı markalarının kurum nezdinde zaten tescilli olduğunu, davacının, ….. sayılı müvekkili başvurularına yönelik itirazlarının, …… tarafından daha önce de reddedildiğini, müvekkilinin ürünlerinin İsveç’te üretildiğini, o nedenle İsveç’in başkentinin adının kullanılmasının son derece doğal olduğunu, müvekkilinin İsveç’teki ticari işlemlerini … AB üzerinden yürüttüğünü, savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu malların/hizmetin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının, malların/hizmetin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım/yararlanım süresi içerisinde, davalı markalarını taşıyan emtiaları satın almak yahut hizmetten yararlanmak isterken, davacının işaretini taşıyan emtiaları satın alma yahut hizmetten yararlanma olasılığının bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacının markaları arsında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, gerek bütünsel gerekse içerisinde bulunan diğer unsurlar nedeniyle başvuru konusu işaretin, davacı markalarını sunan işletmeyle idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçiminde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, taraf markaları birbirine benzer görülmediğinden SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddelerinin şartlarının somut olayda oluşmadığı, kötü niyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının markasının, müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresi ile diğer kelimede kullanılan ve Türkçe’de yer almayan “ä” harfinin benzerliği artırdığını, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/4. maddesi koşullarının somut uyuşmazlıkta oluştuğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “….. …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.