Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/567 E. 2021/1711 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü ve Ticaret Ünvanının Terkini

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/10/2019 tarih ve 2018/73 E.- 2019/405 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı …. Ve Tic. Ltd. Şirket vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,müvekkilinin güzellik, bakım ve kozmetik sektöründe dünyanın önde gelen kuruluşlarından biri olduğunu, sektörde yenilik çalışmalarına önem vererek hizmette ve kalitede devamlılığı birinci unsur olarak belirlediğini ve bu suretle tanınmış hale geldiğini, müvekkili şirketin Instagram sosyal paylaşım sitesinde “…” kullanıcı adı ile …’de faaliyette olduğunu ve eğitim seminerleri düzenlediğini, müvekkili şirketin “… 1.618” ibareli markasının tescili için yaptığı marka başvurusunun, davalı şirkete ait redde mesnet marka gerekçe gösterilerek 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca 44. sınıftaki hizmetler için resen reddedildiğini, müvekkili markasının redde mesnet gösterilen markadan çok daha önce kullanıldığını ve tescil edildiğini, … markasının gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalı şirkete ait markanın müvekkili şirket markası ile aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer bir şekilde ve müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği alanda tescil ettirdiğini, davalı yan markasının bu hali ile müvekkili şirket markası ile karıştırılacağını, bağlantı kurulabileceğini ve tanınmış marka statüsünü sulandıracağını, davalı markasının ve ticaret unvanının, iltibasa sebebiyet vereceğini ve haksız rekabet yaratacağını, davalı yanın kötüniyetli olduğunu ileri sürerek “… 1.618” ibareli marka tescil başvurularının kısmen reddine ilişkin 28.12.2017 tarih ve 2017-M-11183 sayılı YİDK kararının iptaline,…. no ile tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve davalı şirketin ticaret ünvanının terkini ile terkin kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davacının … asıllı olup tüzel kişiliğe sahip bir şirket olduğunu,bu nedenle teminat yatırması gerektiğini, davadaki ticaret ünvanının terkini talebi yönünde Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli ve yetkili bulunduğunu, marka hükümsüzlüğü istemi yönünden de SMK’nın 156/4 maddesi gereğince İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu “…” markasının dava dışı … tarafından 04.08.2016 tarihinde 2016/63325 no ile marka sicilinde tescil ettirildiğini ve bu şahsın “inhisari hak” sahibi olduğunu, davacı şirket sahibinin…. markası ile yola çıktığı, …’nin de İstanbul’da “…” markası ile yola çıktığını, markanın daha sonra müvekkili şirket tarafından devir alındığını, davacı yanın huzurdaki davayı ikame etmeden önce müvekkili şirketin marka üzerindeki gerçek hak sahipliğini kabul kabul ederek gerçek hak sahipliğinin kendisine protokol ile devrini talep etmiş iken huzurdaki davada gerçek hak sahibi olduğundan bahisle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmesinin çelişkili davranış niteliğinde olduğunu ve kötü niyetli bulunduğunu, müvekkili şirkete ait … markanın 44. sınıfta tescil edildiğini ve bu sınıfta güzellik hizmetlerinin yanı sıra tıbbi malzemeler, veterinerlik hizmetleri, tarım bahçecilik ve ormancılık hizmetlerinin de bulunduğunu, bu sebeple hem tanınmışlık statüsüne erişmemiş bulunan hem de müvekkili şirket markasından farklı olarak kalıcı kaş (…) işi ile iştigal eden davacı şirketin … markasının …’deki hakiki sahibine karşı ikame ettiği davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusunun YİDK kararının iptali, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ve ticaret unvanının terkini olduğu, YİDK kararının iptal talebi yönünden 6769 Sayılı Yasa’nın 156 /2 maddesi uyarınca yetkili ve görevli mahkeme Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğundan ve hükümsüzlük talebinin de aynı taraflarla ilgili aynı markaya ilişkin bulunduğundan yine ticaret unvanının terkini yönünden de yine aynı taraflarla ilgili olup dayanılan markanın da aynı marka olması nedeniyle birlikte görülmesinde fayda bulunduğundan davalının yetki ve görev itirazının yerinde olmadığı, Paris Sözleşmesinin 2. maddesi uyarınca davacıdan teminat alınması gerekmediği, davacı markası ile redde mesnet marka arasında 6769 sayılı SMK’nun 5/1-ç maddesi kapsamında , ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu, dava konusu Kurum kararının yerinde bulunduğu, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının dava konusu YİDK kararının iptali yönünden dinlenemeyeceğini, davacı tarafça sunulan delillerden “…” ibaresi üzerinde 44/02 sınıfta yer alan “…” yönünden SMK’nın 6/3 maddesine dayalı üstün ve öncelik hakkı bulunduğunun anlaşıldığı, diğer taraftan davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının, davacı markasını taklit ettiği, kendi web sitesinde kendisini … … olarak tanıtmak suretiyle, “…’un … temsilcisi/distribütörü” olduğu imajını yartatığı, Google arama motorunda “… …” anahtar kelimesi ile kendisi sayfasına yönlendirme yapan davalının, dava konusu … markasını tesadüfen seçip tescil ettirdiğini/tescil sonrası devraldığı kabul etmenin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, bu nedenle davalının kötüniyetli olduğu, taraflar arasında yapılan sulh görüşmelerinin de, davalının iddia ettiğinin aksine …’de tescilli markanın davacı tarafından kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, tam tersi davacının yargı yoluna başvurmadan sulh olmaya çabaladığını ve davalı markasının tesciline öğrendiği andan itibaren karşı çıktığını tevsik edeceğini, davalı şirketin ticaret sicil ünvanının 02/11/2017 tarihinde tescil ettirdiği, davalı şirketin ticaret unvanında, davacının tescilli 2017/36414 sayılı markasının esaslı ayırt edici unsuru olan … ibaresini kullanması TTK’nın 55/1-a-(4) maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiği, ayrıca SMK’nun 7/3-e maddesi uyarınca davacının bu işaretin davalı unvanından kullanmasını engelleme hakkı da bulunduğu, davalı şirketin iştigal alanı ile davacı markasının kapsadığı hizmetlerin de aynı ve benzer olduğu gerekçesiyle YİDK kararının iptal talebi yönünden davanın reddine, davalı markasının hükümsüzlüğü ve ticaret ünvanı terkin talepleri yönünden davanın kabulü ile davalı adına tescilli ….. sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 44. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının ticaret ünvanından … ibaresinin terkinine, terkin kararının ticaret sicil gazetesinde ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili, yetkli mahkemenin SMK’nın 156/4 maddesi gereğince İstabul Fikri ve Sınai Haklar hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının teminattan muaf bulunmadığını, davacının kötüniyetli olduğu yönünde tanık dinletme taleplerinin reddinin savunma haklarını kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, davacının davadan önce müvekkili şirketle yaptığı görüşmelerde markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu kabul ettiğini, buna rağmen işbu davayı açmasının çelişkili davranış yasağına aykırı bulunduğu gibi davacının kötü niyetli olduğunu da gösterdiğin, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, müvekkilinin ülkesellik ilkesi gereğince markanın yasal sahibi bulunduğunu, davacı markasının kalıcı kaş ürününe ilişkin olduğunu oysa müvekkili markasının kapsamında güzellik hizmetlerinin yanı sıra tıbbi hizmetler, tarım bahçecilik ve ormancılık hizmetlerini de kapsadığını, davacının ticaret unvanının terkini talebinin ve önceye dayalı hak iddiasının davacının rüçhan hak talebinde bulunmaması nedeniyle yerinde bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, davacının marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali, SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca davalı şirket markasının hükümsüzlüğü ve ticaret ünvanının terkini istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca, tescilsiz bir markaya dayalı olarak hak elde edilebilmesi için tescilsiz markanın, öncelikle markasal biçimde kullanılması ve bu kullanımın Yargıtay 11. HD’nin 13.05.2019 tarih, 2018/2275 E., 2019/3674 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere, yerelden daha geniş coğrafyada ve ciddi surette yapılması, ayrıca markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandıracak nitelikte bulunması gerektiği, somut olayda davacının ” …” ibaresi üzerinde 44/02 sınıfta yer alan “…” yönünden SMK’nın 6/3 maddesi uyarınca üstün ve öncelik hakkı bulunduğunun usulüne uygun delillerle ispatlandığı, Yargıtay HGK.’nun 16.07.2008 gün ve…. sayılı kararında da belirtildiği gibi, marka hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedeklemek, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötü niyetli olarak kabul edildiği, kötü niyetin varlığının her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmesinin ve Yargıtay HGK.’nun 21.09.2005 gün ve 2005/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, ….. hükümleri uyarınca iyiniyetin asıl, kötüniyetin istisna olması sebebiyle, davalının kötüniyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesinin gerektiği, somut olayda davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin web sitesinde kendisini … … olarak tanıtmak suretiyle, “…’un … temsilcisi/distribütörü” olduğu imajını yarattığı, Google arama motorunda “… …” anahtar kelimesi ile kendisi sayfasına yönlendirme yapan davalının, dava konusu … markasını tesadüfen seçmesinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesince davalı şirketin kötü niyetli bulunduğu kabulünde de bir isabetsizlik olmadığı, yine davalının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini markasal olarak kullandığı da dosya kapsamına sunulan delillerle ispat edildiğinden ilk derece mahkemesinin anılan ibarenin davalının ticaret ünvaınından terkinine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmediği, öte yandan davalı şirket tarafından, davadaki SMK’nın 6/3 maddesine dayalı marka hükümsüzlüğü istemi yönünden yetkili mahkemenin İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetki itirazında bulunulmuşsa da SMK’nın 6/3 maddesine dayalı olarak açılan marka hükümsüzlüğü davasında yetkili mahkemenin SMK’nın 156/5 maddesine göre davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalı şirketin yerleşim yerinin ise Bakırköy olduğu, buna göre davalı tarafça ileri sürülen yetki itirazı yetkili mahkemenin yanlış belirtilmesi nedeniyle usulüne uygun olmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 19/4 maddesi uyarınca davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği , yine davacı şirketin Paris Sözleşmesinin 2. maddesi uyarınca teminattan muaf bulunduğu, ayrıca davadan önce davacının talebi üzerine taraflar arasında gerçekleştirilen sulh görüşmelerinin dava konusu markanın gerçek hak sahibinin davalı şirket olduğunun davacı tarafça kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, zira davacı tarafça hazırlanan sulh dilekçesi içeriğinde açıkça markanın gerçek hak sahibinin davacı olduğunun belirtildiği anlaşılmakla davalı …. ve Tic. Ltd. Şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı …. ve Tic. Ltd. Şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı …. ve Tic. Ltd. Şirket vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalı …. ve Tic. Ltd. Şirket’ inden tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı …. Ve Tic. Ltd. Şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı …. ve Tic. Ltd. Şirket üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/12/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2022